Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/5323
Karar No: 2010/268
Karar Tarihi: 26.01.2010

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2009/5323 Esas 2010/268 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2009/5323 E.  ,  2010/268 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : ...1. Asliye Hukuk Mahkemesi


    Ş.. A.. ve müşterekleri ile ... Kalfaoğlu ve müşterekleri, dahili davalılar E.. K.., Hazine ve Ü.. B.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ...1.Asliye Hukuk Hâkimliğinden verilen 16.07.2009 gün ve 573/270 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi dahili davalılar E.. K.. ve müşterekleri vekili, duruşmasız olarak incelenmesi ise davalı Hazine vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 26.01.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden dahili davalılar ... ve müşterekleri vekili Avukat... , davalı Hazine vekili Avukat ...ve karşı taraftan Ş.. A.. ve müşterekleri vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Davacılar Ş.. A.. ve arkadaşları vekili, dava konusu 164 ada 1, 165 ada 1, 166 ada 1 ve 169 ada 3 parsellerin davalıların miras bırakanı ...(...) adına kayıtlı iken 1.10.1966 tarihli adi senet ile vekil edenlerinin miras bırakanı ...’a satılıp devredildiğini, 20 yılı aşkın süreden beri vekil edenlerinin ve miras bırakanlarının zilyetliğinde olduğunu, tapu malikinin öldüğünü, mirasçılarına intikalin yapılmadığını ileri sürerek TMK’nun 713/2 maddesi uyarınca tapu kaydının iptali ile vekil edenleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar ... ve arkadaşları ile gerçek kişi dahili davalılar vekili, tapulu taşınmazların tapu dışı satışının geçersiz olduğunu belirterek; dahili davalı Hazine vekili ise husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davacılar lehine kazanma koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı ve gerçek kişi dahili davalıların miras bırakanları adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesi üzerine, hüküm davalı ve dahili davalı gerçek kişiler vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Öncesi 280 parsel olan dava konusu taşınmazlar, 17.8.1966 tarihinde kadastro yoluyla Adile Dirik adına tescil edilmiş, 26.12.2003 tarihinde imar uygulaması ile 164 ada 1 parselin tamamı, 165 ada 1 parselin 11/777 payı, 166 ada 1 parselin 16/45 payı ve 169 ada 3


    parselin ise 27/200 payı aynı kişi adına tescil edilmiş, 4.6.2008 tarihinde kişisel kimlik bilgilerinin düzeltilmesi nedeniyle aynı paylar Mehmet kızı Fatma Bulgun adına tescil edilmiştir.
    Dava, TMK’nun 713/2 maddesine dayanılarak açılmış iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK.nun 713/2 maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya 20 yıl önce ölmüş, ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” denilmiştir.
    Somut olayda, davacılar vekili, tapu malikinin ölüm tarihinden itibaren 20 yıllık kazanma koşullarına uygun zilyet olunduğunu ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. 1.10.1966 tarihli adi nitelikli satış senedinde satıcı Fatma Bulgun 10.000 TL karşılığında maliki olduğu 280 parseli alıcısı davacıların miras bırakanı Mustafa Acar’a satıp zilyetliğini devretmiştir. Dosya arasındaki mirasçılık belgesine göre, Fatma Bulgun 20.12.1976 tarihinde ölmüş, davalı ve gerçek kişi dahili davalıları mirasçı bırakmıştır.
    Keşifte ve yargılama oturumlarında dinlenen davacı tanıkları özetle, dava konusu taşınmazları 30-35 yıldan beri miras bırakanları ...ve ölümünden sonra da davacıların bizzat veya yarıcıya vermek suretiyle tasarruf ettiklerini bildirmişler, davalı tanıkları ise, ...’un bizzat ...’ye taşındıktan sonra da akrabası aracılığıyla yarıcılara vermek suretiyle tasarruf ettiğini, davacıların ve miras bırakanlarının zilyetliklerini görmediklerini bildirmişlerdir. Her iki taraf tanıklarının ifadeleri arasında aykırılık bulunmasına rağmen yüzleştirmek suretiyle giderilmeye çalışılmamıştır. Mahkemece, yerel bilirkişi ve tanıkların HUMK.nun 258.maddesi hükmü uyarınca keşif yerinde hazır bulunmak üzere davetiye ile çağrılmaları, aynı kanunun 259.maddesi hükmü uyarınca taşınmaz başında yapılacak keşif yerinde dinlenilerek taşınmazın öncesinin ne nitelikte ve kime ait olduğunun, kimler tarafından ne şekilde kullanıldığının, uyuşmazlık konusu olan bu yerin halen kimler tarafından zilyet ve tasarruf edildiğinin, üstün kullanma hakkının kimde bulunduğunun, kendilerinden sorulup belirlenmesi, beyanları arasında aykırılık çıktığı takdirde aynı kanunun 265.maddesi hükmü gözönünde tutularak çelişkinin giderilmesine çalışılması, ondan sonra miras bırakanlar arasında düzenlenen adi satış senedi, iddia ve savunma çerçevesinde toplanan diğer tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken bu husus üzerinde durulmaması eksikliktir.
    Tapulu taşınmazlarda mülkiyetin aktarılmasını amaçlayan iptal ve tescil davaları, tapu sicilinin malik sütununda adı geçen malik ya da belirlenen mirasçılarına yöneltilir. Görülmekte olan dava, tapu malikinin dosya arasında bulunan mirasçılık belgesine göre belirlenen bir kısım mirasçılarına yöneltildikten sonra kalan gerçek kişi mirasçıları da sonradan davacı tarafından davaya katılmıştır. Tapu maliki ...’un mirasçıları arasında Hazine ve Belediye bulunmadığından davanın bu kamu tüzel kişiliklerine yöneltilmesi doğru değildir. Hazine ve Belediye Başkanlığı aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken olumlu-olumsuz karar verilmemiş olması da doğru değildir.

    Kabule göre de; TMK.nun 713/2 maddesi aynı maddenin birinci fıkrasına yollamada bulunmak suretiyle bir düzenleme getirmiştir. Bu tür davalarda davanın başarıya ulaşması halinde kayıt malikinin mirasçıları harç, avukatlık ücreti ve diğer yargılama giderlerinden sorumlu tutulamazlar. Dairemizin bu uygulamasına rağmen, harç, yargılama giderleri ve davacılar lehine takdir edilen avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesi de doğru bulunmamıştır.
    Tüm bu açıklamalar nedeniyle, davalılar ve gerçek kişi dahili davalılar vekili ile dahili davalı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı görülen hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 750 TL avukatlık ücretinin davacılardan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalılar, gerçek kişi dahili davalılar ve Hazineye verilmesine ve 1.404,50 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden dahili davalı E.. K.. ve müştereklerine iadesine 26.01.2010 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


    Davanın kabulüne ilişkin hükmün temyiz edilmesi üzerine Yüksek Daire çoğunluğunca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilemeyeceği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
    Uyuşmazlık, TMK. nun 713/2. fıkrasındaki hukuki sebeplere dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil davalarında davanın kabulüne karar verilmesi halinde harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilip yükletilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
    TMK. nun 713/2. fıkrasındaki hukuki nedenlere dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil davaları; kamusal yönü ağır basan, kamu düzenini yakından ilgilendiren, tapu sicilinin sağlıklı ve düzenli tutulması işlevini (amacını) öngören özel nitelikli davalar olduğundan duraksamamak gerekir. Açıklanan bu nitelikleriyle sözü edilen davalar kendiliğinden (re’sen) araştırma ve inceleme yöntemine tabi olup, dava koşulunun (taraf teşkilinin) yargılama sırasında da tamamlanması ve yerine getirilmesi mümkündür. Yani hakim bu tür davalarda tarafların iddia ve savunmasıyla bağlı değildir. Şu halde saptanan bu özellikleri ile anılan davalar HUMK. nun öngördüğü klasik tapu iptali ve tescil davalarından ayrılmaktadırlar. Esasen bu konuda bir uyuşmazlıkta yoktur.
    İlke olarak tüm tapu iptali ve tescil davalarında, (TMK. nun 713/2. fıkrasında öngörülen davalarda dahil olmak üzere) husumet tapuda kayıt maliki görünen kişiye yöneltilir. Kayıt maliki ölmüş ise, mirasçılarına, malik mirasçı bırakmadan ölmüş ise TMK. nun 501. maddesi hükmü uyarınca son mirasçının Hazine olduğu düşünülerek Hazineye husumet yöneltilir. Bu yönüyle TMK. nun 713/1. fıkrası gereğince açılan tescil davalarından ayrılmaktadırlar. Gerçekten çoğunluğun da vurguladığı gibi TMK. nun 713/1. fıkrasında; “aynı koşullar altında, …”denilmek suretiyle TMK. nun 713/1. fıkrasına yollama yapılmıştır.
    Ancak bu tapu iptali ve tescil davası olarak açılan davalarda davanın kabulü halinde tüm yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılacağı ve davacı yararına vekalet ücretine hükmedilemeyeceği biçiminde yorumlanmamalıdır. Dava koşulunu, yargılama sırasında yerine getirme hususu ile, araştırma ve inceleme yöntemi klasik tapu iptali ve tescil davalarından farklı da olsa, sonuç itibariyle dava bir tapu iptali ve tescil davasıdır ve böyle olduğunun kabulü gerekir.
    O halde, saptanan bu olgular karşısında HUMK. nun 417. maddesinde açıklanan genel kural uyarınca davayı kaybeden taraf sözü edilen tüm yargılama giderlerini ödemekle yükümlüdür.
    Nitekim, zilyetliğe dayanılarak (kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak) Hazineye karşı açılan tapu iptali ve tescil davalarında, davayı kaybeden Hazine yargılama giderleriyle sorumlu tutulmaktadır. (HGK. 20.11.1981 T., 8/483-753 E/K, HGK. 25.4.1979 T., 8/696-403 E/K., YKD. 1980/5, sh: 633-634, Prof. Dr..., Hukuk Muhakemeleri Usulü, C:5, 2001 Baskı, sh: 5339). Daire uygulaması da halen bu yöndedir. Esasen Prof. Dr...; TMK. nun 713/1 ve 2. fıkraları gereğince açılan davalarda, davayı kaybedenin her iki halde de yargılama giderlerinden sorumlu olduğunu vurgulamaktadır. (Kaynak aynı eser ve aynı sayfa). Saptanan bu hukuki ve somut olgular karşısında hükmü temyiz eden davalı ile bir kısım dahili davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
    Davalıların davayı kaybetmiş bulunmaları nedeniyle ve en geniş anlamıyla tüm yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerekmektedir. Hazineye karşı açılan bu tür davalarda harç hariç Hazine de yargılama giderlerinden sorumlu bulunmaktadır.
    TMK.nun 713/3. fıkrasında yer alan "...Hazine ve ilgili kamu tüzel kişileri..." Yüksek Yargıtay uygulaması gereğince kanuni hasım olarak kabul edilmiş ancak gerçek şahıslara karşı açılan tapu iptali ve tescil davalarında gerçek şahıslarında kanuni hasım biçiminde kabul edilmesi olanağı bulunmamaktadır. Böyle bir durum HUMK.nun 416 ve 417. maddelerine aykırılık oluşturur. Sayın çoğunluğun deyindiği görüşün yasal dayanağı da gösterilememiştir.
    Şu halde yapılan bu açıklamalar karşısında yerel mahkemenin davayı kaybeden tarafı yargılama giderleriyle sorumlu tutması yerinde olup harç ve yargılama giderleri yönünden gösterdikleri gerekçe ile hükmün bozulması biçiminde gerçekleşen sayın çoğunluğun görüşlerine açıklanan nedenlerle katılamıyorum. Ancak hükmün esasının bozulması yönündeki görüşlerine ise aynen katılıyorum 26.01.2010





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi