(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2011/13354 E. , 2012/247 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı ... avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin Uşak Devlet Hastanesinde 19.09.2003 tarihinden itibaren personel müdürü olarak çalışmaya başladığını, İş Kanunu’na aykırı olarak işten çıkartıldığını, yazılı bir fesih bildiriminde bulunulmadığını, müvekkilinin farklı taşeron firmalar olan Birim Bilgi İşlem-Barla-Tuteks Ltd. Şti.-ARC Bilişim ve İletişim Ltd. Şti. gibi alt işverenlerin işçisi gibi gösterildiğini, davalı Bakanlık’ın hastanede ihale ile verdiği hizmet işinin İş Kanunu’nun 26/6. maddesi anlamında yardımcı iş olduğunu, yönetim hakkının ise tamamen davalı ...’nın yetkisinde olduğunu, İş Kanunu’nun 2/6 ve 7. maddeleri gereği davalı Bakanlık’ın asıl işveren olduğunu ve müvekkilinin sürekli çalışması gereği asıl işveren olan davalı Bakanlık’ın işçisi olduğunu, müvekkilinin farklı taşeron Işverenlerin işçisi gibi gösterilmiş olmasının iş sözleşmesinin belirli süreli iş sözleşmesi olduğunu göstermediğini, müvekkilinin personel müdürü olarak çalıştığını, ihaleyi alan şirketlerin değişmiş olmasına rağmen halen aynı işyerinde çalışmaya devam ettiğini, tüm talimatları da davalı ...’na bağlı hastane yönetiminden aldığını, işçilerin işe alınmasında ve işten çıkartılmasında tüm yetkilerin Bakanlık’ta olduğunu, bu yetkinin hastane tarafından kurulan komisyonca kullanıldığını, çalışma koşullarının davalı kurumca belirleniyor olması ve yönetim hakkının davalı kurumda olması nedenleriyle asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunu ve müvekkilinin davalı kurum işçisi olduğunu belirterek müvekkilinin işe iadesine ve yasal haklarına karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, İş Kanunu’na göre işçinin iş güvenliği hükümlerinden yararlanabilmesi için bazı şartların varlığının gerektiğini, buna göre öncelikle işçinin belirsiz süreli iş akdi ile çalışmasının gerektiğini, davaya konu iş akdinin Bakanlık ile yüklenici firma arasında yapılan sözleşmede ve şartnamelerinde belirli süreli olarak yapıldığının belirtildiğini ve sürenin 731 gün olarak belirlendiğini, yine işe iade davası açılabilmesi için işyerinde 30 işçinin bulunması gerektiğini, dava konusu olayda işçilerin tümünün alt işveren olan yüklenici firma işçileri olduğunu, bu nedenlerle, işe iade davası şartlarının gerçekleşmemiş olduğunu, diğer yandan davalılar arasında taşeronluk
sözleşmesinin sonlanması nedeniyle davalı kurumun devre dışı olduğunu, davalı Bakanlığın asıl işveren olduğunun kabulü halinde bile, yüklenici firmadan sadece hizmet satın almakta olduğunu ve işçilerin tamamının yüklenici firmanın işçileri olduğunu, sözleşmede işçilerin özlük işleri ile işe alınmaları, ücret, çalışma koşulları vs konularda tamamen yüklenici firmanın yetkili ve sorumlu olduğunun belirlendiğini, davacının sözleşmenin muvazaalı olduğu iddiasını kabul etmediklerini, davacıyı işe alanın, ücreti, sosyal hakları, sigorta primleri vs konularıyla ilgili olanın ihaleyi alan firma olduğunu, yapılmış olan ihalenin kararname ve eki hükümlere dayandığını, yasalarla düzenlenen hizmet satın alma sözleşmesinin muvazaalı olduğundan söz edilemeyeceğini, işin asıl işverenin işyerinde yapılıyor olmasının muvazaalı olduğu anlamına gelemeyeceğini, alt işverenin değişmesine rağmen bir kısım işçinin yeni alt işverende çalışmasını yasaklayan bir hüküm olmadığını ve bu durumun muvazaaya delil sayılamayacağını, davacının davasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bu nedenlerle davada ...’nın taraf sıfatı olamayacağını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ARC’ye usulüne uygun tebligata rağmen cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
Mahkemece, işçilerin işe alınmalarında ve işlerine son verilmesinde hastane idaresinin yetkili olduğu, çalışan işçilerin çalışma koşullarının da hastane yönetimince belirlendiği, alt işverenlerin çalıştırdıkları işçilerin üzerindeki yönetim hakkının tamamen asıl işveren tarafından yürütüldüğü ve gerçek anlamda bir alt işveren asıl işveren ilişkisinin olmadığı, davacının başından beri davalı ... işçisi olduğu gerekçesiyle, feshin geçersizliğine ve işçinin ... yönünden işe iadesine haklardan davalıların müşterek ve müteselsil sorumluluğuna karar verilmiştir.
Hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 2/6 son cümlesi uyarınca asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerden alt işverenle birlikte sorumludur.
Feshin geçersizliği ve işe iade davasının alt ve asıl işveren ilişkisinde, her iki işverene birlikte açılması halinde, davacı işçi alt işveren işçisi olup, iş sözleşmesi alt işveren tarafından feshedildiğinden, feshin geçersizliği ve işe iade yükümlülüğü alt işverenindir. Asıl işverenin iş ilişkisinde sözleşmenin taraf sıfat bulunmadığından, asıl işverenin işe iade yönünde bir yükümlülüğünden söz edilemez. Asıl işverenin işe iade kararı sonrası işçinin işe başlamak için başvurması ve alt işverenin işe almamasından kaynaklanan işe başlatmama tazminatı ile dört aya kadar boşta geçen süre ücretinden yukarda belirtilen hüküm nedeni ile alt işverenle birlikte sorumluluğu vardır.
Somut uyuşmazlıkta, davalılar arasında Uşak Devlet Hastanesi ve ünitelerinde, tıbbi kayıt hizmetleri, taburcu, faturalama, raporlama, dosyalama işlerinin yapılması, diğer sekreterlik hizmetlerinin yürütülmesi, hasta ve ziyaretçileri yönlendirme hizmetlerinin yerine getirilmesi konusunda hizmet alım sözleşmesi bulunduğu, davacı işçinin işvereni olan şirketin bu işi üstlendiği, davalılar arasında asıl-alt işveren ilişkisi olduğu, davacının iş sözleşmesinin davalı alt işveren tarafından geçerli neden olmadan feshedildiği de dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Mahkemece dosya içeriğine göre feshin geçersizliğine karar verilmesi yerindedir. Ancak hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olduğu sonucuna varılması doğru olmamıştır. Davalı ... Bakanlığının denetim yetkisi kapsamında bazı yetkileri kullanması asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayandığını göstermez. Bu konuda
davacı ile menfaat birliği içinde olan tanık beyanlarına itibar edilerek söz konusu ilişkinin muvazaalı olduğuna karar verilmesi hatalıdır. Davalılar arasında geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğundan davacının alt işverene ait işyerine iadesine karar verilmeli, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücretinden ise davalıların birlikte sorumluluğu yönünde hüküm kurulmalıdır.
Kabule göre de, davalı ... asıl işveren olarak görüldüğü halde, hüküm fıkrasında diğer davalı şirketin de haklardan sorumlu tutulması hatalıdır.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı İş Kanunun 20.maddesinin 3.fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1-)Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-)İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE VE DAVACININ DAVALI ARC BİLİŞİM VE İLETİŞİM TEKNOLOJİ DANIŞMANLIK LTD ŞTİ’NE AİT İŞYERİNDEKİ İŞİNE İADESİNE,
3-)Davacının yasal sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde davalılar tarafından müştereken ve müteselsilen ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih nedeni ve kıdemi dikkate alınarak 4 aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4-)Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine, davacının işe başlatılması halinde varsa ödenen ihbar ve kıdem tazminatının bu alacaktan mahsubuna,
5-)Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6-)Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.200,00 TL vekâlet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
7-)Davacı tarafından yapılan (199.00) TL yargılama giderinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, kesin olarak, oybirliğiyle 19/01/2012 tarihinde karar verildi.