10. Hukuk Dairesi 2020/124 E. , 2020/2337 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma sonrasında yapılan yargılama neticesinde ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı Kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Mahkemece Dairemizce verilen bozma kararına uyulmuş ise de, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir. Bozma sonrası yapılan araştırmanın eksik olduğu, bozma gereklerinin yerine getirilmediği, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olmadığı görülmektedir.
Önceki bozma ilamında "Eldeki davada, davacının 2005/2. ay öncesi dönem yönünden zamanaşımı nedeniyle sorumluluğu bulunmadığından bu yöndeki mahkeme kabulü yerinde ise de; devralan ortak olarak davacının 2005/2–2009/3 arası dönem yönünden hissesi oranında sorumluluğu bulunmakta olup; 2009/4-5 arası dönem yönünden de yetkili temsilci sıfatı bulunduğundan bu dönem bakımından borcun tamamından sorumluluğu söz konusu olup bu yönde bir değerlendirme yapılarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir." şeklinde detaylı ve yol gösterici açıklama yapılarak karar bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de davanın reddedilen kısmına ilişkin olarak; ödeme emirlerinin davacının hissesi oranında düzenlenip düzenlenmediği hususu ile 6183 sayılı Yasa"nın 35. maddesi uyarınca limited şirket ortakları şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacaklarından şirket hakkında tahsil edilememe koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğine dair araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılması gereken iş, öncelikle ödeme emirlerine konu amme alacağının dava dışı şirketten tahsil edilememe koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin irdelenmesi; bu şartın gerçekleşmiş olması halinde davacının devralan ortak olarak 2005/2 – 2009/3 arası dönem yönünden hissesi oranında sorumluluğu bulunduğundan ödeme emrinin hissesi oranında düzenlenip düzenlenmediğinin araştırılması; 2009/4-5 arası dönem yönünden de yetkili temsilci sıfatı bulunduğundan bu dönem bakımından borcun tamamından sorumluluğu bulunduğunun gözetilmesi ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesinden ibarettir.
Mahkemece açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilerek karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 11.03.2020 gününde karar verildi.