Esas No: 2019/2932
Karar No: 2022/610
Karar Tarihi: 22.02.2022
Danıştay 3. Daire 2019/2932 Esas 2022/610 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2019/2932 E. , 2022/610 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/2932
Karar No : 2022/610
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı/…
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
Av. …
İSTEMİN KONUSU: ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, kanuni temsilcisi olduğu … Nakliyat Demir Çelik Kömür Petrol Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin 2016 ve 2017 yıllarına ait katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinden oluşan kamu alacağının güvence altına alınması amacıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 17. maddesinin 1. bendi gereğince ihtiyati tahakkuk kararı alınmasına yönelik … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 9. maddesinin 1. fıkrasında, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği, 13. maddenin 1. bendinde, 9. madde gereğince teminat istenmesini mucip hallerin varlığı halinde ihtiyati haciz kararı alınacağı, aynı Kanun'un 17. maddesinin 1. bendinde ise, 13. maddenin 1 ila 5. bentlerinde sayılan hallerin bulunması durumunda ihtiyati tahakkuk yapılacağının hükme bağlandığı, uyuşmazlık konusu olayda, 6183 sayılı Yasa'nın 13. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen 9.madde gereğince teminat istenmesini mucip haller koşulunun gerçekleştiği anlaşıldığından 213 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca asıl borçlu şirkete ait kamu alacaklarından sorumlu tutulabilecek olan ve aynı zamanda 6183 sayılı Kanun'un 3. maddesi gereğince amme borçlusu sıfatı bulunan davacı adına kamu alacağının güvence altına alınması amacıyla vergi inceleme elemanınca yapılan ilk hesaplamalara göre belirlenen miktar dikkate alınarak alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurun kararına dayalı olarak tesis edilen dava konusu ihtiyati tahakkuk işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti : 6183 sayılı Kanun'un 17. maddesinde ihtiyati tahakkuk işleminin mükellefler adına tesis edilebileceğinin öngörüldüğü, davacının kanuni temsilcisi olması dolayısıyla belli şartların gerçekleşmesi halinde 213 sayılı Kanun'un 10. maddesi ve 6183 sayılı Kanun'un mükerrer 35. maddesi kapsamında sorumluğu bulunsa da sözü edilen durumun davacıyı vergi mükellefi konumuna getirmeyeceği dikkate alındığında, hakkında tesis edilen işlemde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurusu kabul edilerek Vergi Mahkemesi kararı kaldırıldıktan sonra dava konusu işlem iptal edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: … Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında Vergi Denetim Kurulu müfettişlerinin de katılımıyla çok sayıda adreste yapılan arama, el koyma ve gözaltı işlemleri neticesinde elde edilen bilgi ve belgelerden hareketle söz konusu işlemleri koordine eden kurum tarafından ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz işlemleri yönünden talepte bulunulduğu, uyuşmazlık konusu işlemin tesis edilebilmesi için kamu alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olmasının yeterli sayıldığı, davacının da aralarında bulunduğu 180 mükellefi kapsayan incelemenin mahiyeti gereği bir ekip tarafından yürütüldüğü, inceleme sırasında ortaya çıkan hususların ekip başkanına aktarıldığı ve bu doğrultuda kurum içi yazışmaların yapıldığı, davacının ortağı olduğu şirketin 2016 ve 2017 yıllarında kayıtlarına aldığı sahte fatura tutarları dikkate alınmak suretiye katma değer vergisi yönünden ilk hesaplamaların yapıldığı, ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz kararı üzerine davacı adına kayıtlı taşıtlar ve banka hesaplarına elektronik haciz uygulandığı, tapu sicil müdürlüklerine haciz bildirileri gönderildiği, demir çelik sektöründe kayıt dışı faaliyetin çok yaygın olduğu, paravan firmalar arasında gerçeği yansıtmayan işlemler nedeniyle kamu zararına yol açıldığı, ihtiyati tahakkuk ve haciz işlemlerinin, teminat gösterilmediği de dikkate alındığında, davacının ticari faaliyetine engel oluşturmayacağı, kamu alacağının güvence altına alınmasına yönelik dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: 213 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca asıl borçlu şirkete ait kamu alacaklarından sorumlu tutulabilecek olan ve aynı zamanda 6183 sayılı Kanun'un 3. maddesi gereğince amme borçlusu sıfatı bulunan davacı hakkında 6183 sayılı Yasa'nın 17. maddesi uyarınca tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından temyiz istemine konu edilen kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacının kanuni temsilcisi olduğu şirketin sahte fatura düzenleme ve kullanma organizasyonu içinde yer aldığından bahisle yürütülen incelemede yapılan ilk hesaplamalara göre önerilecek vergi ve cezaların teminat altına alınması amacıyla dava konusu ihtiyati tahakkuk işleminin tesis edildiği anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 9. maddesinin 1. fıkrasında, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği, 13. maddenin 1. bendinde, 9. madde gereğince teminat istenmesini mucip hallerin varlığı halinde ihtiyati haciz kararı alınacağı, aynı Kanun'un 17. maddesinin 1. bendinde ise, 13. maddenin 1 ila 5. bentlerinde sayılan hallerin bulunması durumunda ihtiyati tahakkuk yapılabileceği hükmüne yer verilmiştir.
213 sayılı Kanun'un 10. maddesinde de; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin yerine getirilmemesi yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
6183 sayılı Kanun'un "Amme Alacaklarının Korunması" başlıklı ikinci bölümünde yer alan teminat isteme, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk işlemleri, icrai muamelelere başlamadan önce tahsile konu kamu alacağının tehlikeye girmesini engellemeye yönelik işlemlerdir. Kamu alacağının cebren tahsil ve takibiyle ilgili olmayıp korunmasına yönelik bu işlemlerin asıl muhatabı ise kamu alacağının gerçek borçlusu, diğer bir ifade ile verginin mükellefi veya sorumlularıdır.
Bu nedenle, esas kamu borçlusu olmayan tüzel kişiliğin kanuni temsilcileri adına teminat isteme ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz gibi kamu alacağının korunmasına yönelik tedbirlerin uygulanması söz konusu olmayacaktır.
Tüzel kişilerin kanuni temsilcilerinin ancak kesinleşen ve tüzel kişiliğin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu borçlarından dolayı sorumlu tutulabilecekleri ve haklarında şirket borçlarıyla ilgili olarak ancak bu aşamada ihtiyati tahakkuk gibi kamu alacağının korunmasına ilişkin bir işlemin uygulanabileceği dikkate alındığında, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından yazılı gerekçeyle verilen Vergi Dava Dairesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararına yöneltilen TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine 22/02/2022 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi
(X).KARŞI OY :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un "Amme Alacaklarının Korunması" başlıklı ikinci bölümünde düzenlenen teminat, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk hükümleri, kamu alacağının korunmasına ilişkin tedbirler olup cebren takip ve tahsil yöntemleriyle ilgili olmadıklarından, henüz tahakkuk etmemiş alacaklara da uygulanabilirler.
Vergi Dava Dairesince, ihtiyati tahakkuk işleminin sadece vergi mükellefleri hakkında uygulanabileceği sonucuna varılmak suretiyle vergi mükellefi olarak değerlendirilmeyecek olan limited şirket kanuni temsilcisi olan davacı hakkında uygulanan ihtiyati tahakkukun hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiş ise de, 213 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca asıl borçlu şirkete ait kamu alacaklarından sorumlu tutulabilecek olan ve aynı zamanda 6183 sayılı Kanun'un 3. maddesi gereğince amme borçlusu sıfatı bulunan davacı hakkında 6183 sayılı Yasa'nın 17. maddesi uyarınca tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.