Davacı vekili, müvekkilinin davalı belediyede 15.04.1995 başlangıç tarihli hizmet akdi ile çalışmaya başladığını, Belediye Başkanlığı tarafından 15.04.1995 - 01.07.2000 dönemleri arasında zorunlu tasarruf kesintileri ve işveren paylarının hesaba yatırılmadığını, Sosyal Sigortalar Kurumunun ise, resen tahsil yoluna gitmeyerek nemalandırma işleminin yapılmasını engellediğini, davalının yasal yükümlülüklerini yerine getirmeyerek müvekkilini zarara uğrattıklarını belirterek davacının zorunlu tasarruf kesinti ve işveren katkı payının 4853 sayılı kanunun 6. maddesinde belirtilen ödeme tarihlerinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu yapılan alacakların zamanaşımına uğradığını, mahkemenin görevsiz olduğunu, uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli bulunduğunu, 3417 sayılı Yasa uyarınca SSK"nun sorumluluğu bulunduğundan davada hasım gösterilmesi gerektiğini, dava konusunu da kapsayan belediye borçlarının 5393 sayılı Yasanın geçici 5. maddesine göre Uzlaşma Komisyonunca değerlendirilerek uzlaşma kapsamına alındığını, 12.07.2006 Bakanlar Kurulu Kararı çerçevesinde söz konusu borçların belediyenin İller Bankasından aldığı paylardan kaynakta mahsup suretiyle kuruma aktarıldığını, davanın konusuz kaldığını, faiz niteliğindeki nema alacağına faiz yürütülmesi talebinin yasaya aykırı olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı belediyenin kuruma olan borçları karşılığı uzlaşmaya gittiği ve İller Bankasından verilecek payların kuruma aktarılması suretiyle kuruma olan borçlarının, bu arada çalışanların tasarrufu teşvik prim gecikme zamları ve faizlerinin kuruma aktarılmak suretiyle kapatılacağı, henüz borç kapatılması ve tasarrufu teşvik primlerinin bankaya aktarılması işlemlerinin yapılmadığının anlaşıldığı gibi, ne zaman bu işlemlerin tamamlanacağının da belli olmadığı tespit edildiğinden, 4,87 TL tasarrufu teşvik kesintisi ana para alacağının ve 2.275,11 TL nema alacağının 08.04.2008 temerrüt tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte, davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından karar temyiz edilmiştir.
Tasarruf teşvik kesintisi ve katkı payı ödemeleri, 18.03.1988 tarihinde yürürlüğe giren 3417 sayılı Yasa ile öngörülmüş, anılan Yasanın 6. maddesine göre kesintilerin ilgili adına açılacak banka hesabına yatırılmaması durumunda, Sosyal Sigortalar Kurumunun tahsil görevinin olduğu açıklanmıştır.
3417 sayılı yasa 24.04.2003 tarih ve 4853 sayılı yasa ile yürürlükten kaldırılmış ve sözü edilen yasanın 7. maddesinde, “3417 sayılı Kanunun mülga 2. maddesi kapsamındaki hak sahipleri tarafından bu Kanun kapsamına giren alacaklarla ilgili olarak yargı mercilerine açılmış ve devam eden davalar ile icra takipleri hakkında bu Kanun hükümleri uygulanır” şeklinde kurala yer verilmiştir. 4853 sayılı Yasanın 8. maddesinde ise, tasarruf teşvik kesintileri ile katkı paylarını süresinde işverence yatırılmaması halinde, Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından primlerin tahsiline ilişkin hükümler çerçevesinde tahsil edileceği açıklamıştır.
Tasarruf teşvik kesintisi, işveren katkı payı ve bunların neması işçiye ait bir hak olsa da, yasa gereği işverenden tahsil yükümü Sosyal Sigortalar Kurumuna ait olmakla, anılan kurum tarafından tasarruf teşvik kesintisinin yasalar uyarınca tahsil edilmiş olması halinde, işverenin yükümlülüğünün devam ettiğinden söz edilemez. Aksi halde davalı belediyenin aynı borç sebebiyle mükerrer şekilde sorumluluğuna gidilmiş olur. Tasarruf teşvik kesintisi ile katkı payını tahsil eden Sosyal Sigortalar Kurumunun, 4853 sayılı Yasanın 7. maddesi gereği ilgilinin T.C. Ziraat Bankası nezdindeki hesaplarına yatırması gerekir.
4853 sayılı Kanuna 26.12.2006 tarihinde 5568 sayılı yasa ile eklenen ek madde 1 hükmü doğrultusunda, tasarruf teşvik hesaplarına dair tüm varlık ve yükümlülükler 31.12.2007 tarihi itibarıyla Hazineye devredilmiş durumdadır. Anılan hükümde, “Mülga 09.03.1988 tarihli ve 3417 sayılı Kanunla kurulan ve bu kapsamda hak sahiplerine yapılacak ödemelere ilişkin usûl ve esasları belirlemek üzere 24.04.2003 tarihli ve 4853 sayılı Kanunla tasfiye edilen Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabına ait tüm varlık ve yükümlülükler, 31.12.2007 tarihine kadar Hazineye devrolunur. Devre ilişkin hususları belirlemeye Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan yetkilidir. Devir tarihinden sonra hak sahiplerine yapılacak her türlü ödeme, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi kayıtları esas alınarak banka tarafından gerçekleştirilir. Bu ödemelere ilişkin bilgi ve belgelerin Hazine Müsteşarlığına iletilmesini takiben söz konusu ödeme karşılığı tutarlar Müsteşarlık bütçesine bu amaçla konulacak ödenekten karşılanmak suretiyle hak sahibine ödenmek üzere bankaya aktarılır. Konusu suç teşkil eden fiillerden kaynaklanan ödemeler hariç hak sahiplerine fazla ödeme yapıldığının tespiti halinde, bu tutarların tahsilinden vazgeçilerek terkin edilir ve Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi yönünden gerçekleşmiş ödemelere ilişkin tüm hak ve yükümlülükler kendiliğinden sona erer” şeklinde kurala yer verilmiş olmakla, tasarruf teşvik kesintisi, katkı payı ve nema alacaklarından sorumluluk bu tarihten itibaren Hazine Müsteşarlığına geçmiştir.
Davalı işyerinden getirtilen kayıtlardan davacının maaşından kesinti yapıldığı ve bu kesintinin ilgili yerlere yatırılmadığı sabittir. Ancak 31.12.2007 tarihi itibari ile 4853 sayılı Yasanın Ek 1. maddesi uyarınca tasarruf teşvik hesaplarına dair tüm varlık ve yükümlülükler Hazineye devredilmiştir. Söz konusu alacak bu tarih itibari ile hazinenin sorumluluğundadır. Davalı Belediye ile SGK arasında uzlaşma bulunduğu dosya arasında bulunan uzlaşma komisyonu kararından anlaşıldığından taraf kesintileri ve nemalarının uzlaşma kapsamında olup olmadığı araştırılmalı, uzlaşma kapsamında ise halefiyet esasına göre
Hazine Müsteşarlığı davaya dahil edilmeli, dava dilekçesi hazineye tebliğ edilmeli ve hazinenin sorumluluğuna gidilmeli dava açılmasına neden olan diğer davalı hakkında hüküm kurulmamalı ve devir nedeni ile lehine vekalet ücretine ve yargılama giderine karar verilmemelidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 17.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.