8. Hukuk Dairesi 2009/5157 E. , 2010/218 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : 22. Asliye Hukuk Mahkemesi
S.. Ş.. ve müşterekleri ile Hazine, M.. B.., ... Köyü Tüzel Kişiliği ve dahili davalı Büyükşehir Belediye Başkanlığı aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne dair 22.Asliye Hukuk Hâkimliğinden verilen 29.01.2009 gün ve 337/6 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili ile dahili davalı Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 2588 sayılı Kanunla eklenen 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi uyarınca Hazineden harç alınmasına mahal olmadığına ve aşağıda dökümü yazılı 6.625,00 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna 25.01.2010 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Davacılar, dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı olan ve tapulamada sebebi belirtilmeksizin tespit harici bırakılan tahmini 35 dönüm miktarındaki yerin imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği hukuksal nedenlerine tutunarak adlarına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı Hazine, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... Köyü Tüzel Kişiliği tebligata rağmen oturumlara katılmamış ve yanıt vermemiştir.
Davaya dahil edilen M.. B.. ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne, dava konusu yerin fenni bilirkişi Mustafa Malkoç tarafından düzenlenen krokide yeşil renkle boyalı A harfiyle işaretli 27.265 m2.lik alanın son parsel numarası verilerek davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
Hüküm süresi içerisinde Hazine vekili ile davaya dahil edilen Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Toplanan kanıtlar, tüm dosya kapsamından; dava konusu taşınmazın 1950’li yıllarda yapılan tapulama çalışmalarında..., ... ve ...hudutları arasında sebebi belirtilmeksizin tespit harici bırakılan bir yer olduğu ... Kadastro Müdürlüğünün dosyada mevcut 15.12.2008 tarih ve 2223 sayılı yazılarından anlaşılmıştır.
Ayrıca, dosyada mevcut fenni bilirkişiler ile ziraatçı bilirkişilerin rapor ve krokileri ile harita mühendislerinin hava fotoğraflarının uygulanmasına ilişkin raporları kapsamlarından dava konusu yerde 1975 yılından itibaren tarımsal faaliyetin başladığı anlaşılmaktadır. Ancak, dosyaya bilgi ve delil amaçlı olarak sunulan ve Yargıtay 8.Hukuk Dairesinden onanarak geçen 18 Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.03.2001 tarih, 1998/631 esas 2001/123 karar sayılı ilamı ve 8.Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.10.2002 tarih ve 1995/25 esas, 2002/629 karar sayılı Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen ilamı kapsamına göre; taşınmaza sınır olan Kızılcaköyü’nün imar planının 1994 yılında tamamlandığı bu tarih dikkate alındığında 3402 sayılı Kanunun 17.maddesi uyarınca zilyetlik ve imar-ihya yoluyla kazanılmasının olanaklı olmadığı, yine 1 nolu Asliye Hukuk Mahkemesinin Kadastro Mahkemesi sıfatıyla verdiği 1998/780-25 esas ve karar sayılı kararın Yargıtay 16.Hukuk Dairesinin 27.04.2000 tarih, 2000/1901-1858 esas ve karar sayılı ilamıyla davanın reddine karar verilmesinden bahisle bozulduğu, ayrıca, tescili istenen bu taşınmazın ... Barajı Su Toplama Havzasında kaldığı dikkate alındığında; bu bilgi ve verilerin öncelikle mahalli mahkemece değerlendirilmesi, ondan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, dosyada mevcut bu karar ve belgelerin yerel mahkemece herhangi bir değerlendirmeye tabi tutulmadan yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Kabule göre de davalı ... köyü 5216 sayılı Kanuna göre mahalle olup; tüzel kişiliği kalmadığından husumet yönetilmesi ve davalı safında gösterilmesi isabetsizdir. Öte yandan, tescili talep edilen taşınmaz; Ortaköy, Kızılcaköy ve ... köylerinin sınırlarında bulunduğundan davanın başlangıcında her üç köye de husumet yönetilmemesi isabetsizdir. Keşifte her üç köyden mahalli bilirkişi dinlenmemesi de doğru olmamıştır. Açıkladığım nedenlerle Dairenin sayın çoğunluğunun görüşlerine katılamıyorum. Bu sebeplerle yerel mahkeme kararının bozulması gerektiği kanaatindeyim. 25.01.2010