10. Hukuk Dairesi Esas No: 2010/17372 Karar No: 2012/4814
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2010/17372 Esas 2012/4814 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, su ve kanalizasyon işlerinde kesintisiz olarak çalıştığını iddia ederek, hizmet tespiti isteğinde bulunmuştur. Ancak mahkeme, beş yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Kanuna göre, sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmemesi veya çalışmaların Kurumca tespit edilememesi halinde, hak düşürücü süre geçerlidir. Mahkemece eksik araştırma yapılarak hüküm kurulmuştur ve davacının temyiz itirazları kabul edilmiştir. Kanun maddeleri ise; davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1’nci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanunun 79’uncu maddesi ve anılan maddenin 10’ncu fıkrasıdır.
10. Hukuk Dairesi 2010/17372 E. , 2012/4814 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davacı, davalılardan ... nezdinde 01.04.1995 – 20.10.2008 tarihleri arasında su ve kanalizasyon işlerinde kesintisiz çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, davacının çalıştığını iddia ettiği dönemler itibariyle beş yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1’nci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanunun 79’uncu maddesidir. Anılan maddenin 10’ncu fıkrası(eski 8) hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen veya Kurumca tespit edilemeyen çalışmaların, sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesi amacıyla açılacak davaların, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içinde açılması gerekir. 506 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte beş yıl olan hak düşürücü süre 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunla on yıla çıkarılmış, ancak 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunla tekrar beş yıla indirilmiştir. Söz konusu hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Somut olayda; mahkemece, celbedilen sigorta sicil dosyasındaki 16.03.1998 tarihinde işe girdiğine ilişkin işe giriş bildirgesi öncesinde işe giriş bildirgesi veya yönetmelikle tespit edilen belgelerden herhangi biri bulunmadığı gerekçesiyle hak düşürücü süre geçtiği kabul edilmiş ise de; davacının “...” tarafından işyerinde denetim yapılarak çalışmasının tespit edildiği beyanı karşısında, anılan denetim raporu ve eklerinin Kurum kayıtlarında bulunup bulunmadığı sorulup yöntemince araştırılmak suretiyle, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yapılarak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 15.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.