8. Hukuk Dairesi 2009/4371 E. , 2010/216 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
... ile... aralarındaki tapu iptali, tescil ve tazminat davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... Asliye Hukuk (Aile) Hâkimliğinden verilen 19.02.2009 gün ve 496/83 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 252,00 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 802,11 TL’nin temyiz eden davalıdan alınmasına 25.01.2010 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Davacı vekili, vekil edeninin davalı ile 19.04.1992 tarihinde evlendiğini,...3. Aile Mahkemesinin 17.06.2004 tarihli tenfiz kararıyla ... Yerel Mahkemesinin boşanmaya ilişkin kararının tenfiz edildiğini ve bu kararın 8.10.2004 tarihinde kesinleştiğini, tarafların evlilik birliği içinde dava konusu Burhaniye ilçesi, Pelit köyü, Karantılık mevkiindeki 5329 nolu parsel üzerinde bulunan binanın zemin 1 kat 26 nolu bağımsız bölümünün satın alınması nedeniyle bu evin alımına 25 milyar lira katkıda bulunduğunu, ayrıca, ev eşyalarının satın alınması için de 5 milyar lira katkıda bulunduğundan toplam 30 milyar lira katkının yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmazın müvekkilinin geliriyle satın alındığını, davacının herhangi bir işte çalışmadığından gelirinin olmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bilirkişilerin raporları dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne, 17.848,25 TL konuttaki katkı alacağı ile 828 TL eşyalardaki katkı alacağının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine vs, karar verilmiştir.
Hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan kanıtlar tüm dosya içerisinden; Taraflar 19.4.1992 tarihinde evlenmişlerdir. Ankara 3. Aile Mahkemesinin tenfiz kararı 8.10.2004 tarihinde kesinleşmiştir. Eldeki derdest dava 3.12.2003 tarihinde açılmıştır. Dava konusu taşınmazın tapu kaydı 10.7.1998 tarihinde kat mülkiyeti üzere tam mülkiyet halinde davalı...adına tescil edilmiştir. Davalı bu taşınmazla ilgili kooperatif üyeliğini 29.9.1993 tarihinde edinmiştir. Açıklanan hususlar tarafların ve mahkemenin kabulündedir. Uyuşmazlık, 1.1.2002 tarihinden önce edinilmiş olan taşınmaz nedeniyle davacının katkısının bulunup bulunmadığında toplanmaktadır. 743 sayılı TMK. nu uyarınca taşınmazın kooperatiften davalı adına devir edildiği tarih ile davalı kişi adına kat mülkiyetinin oluştuğu tarih dikkate alındığında taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin bulunduğu tartışmasızdır. Yerel mahkemenin karar içeriğinde belirtildiği üzere Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı uyarınca tapu iptali ve tescil davasının dinlenemeyeceği izahtan varestedir. Ancak, taraflar taşınmazın edinmesinde katkıda bulunmuşlarsa bunu talep edebileceklerdir. Ne var ki, somut olayda, davacı, özellikle Dortmund Yerel Mahkemesi kararında ve eldeki dosya içeriğinde belirtildiği üzere gelir getiren herhangi bir işte çalışmamıştır. Eş anlatımla, varsa gelirlerini kanıtlayamamıştır.... Kent Konut Yapı Kooperatifinin kurucu ortaklarından olduğu bildirilen ve davacının dedesi (annesinin babası) olan kişinin davacı adına kooperatif üye aidatlarının ödendiğine ilişkin hiçbir yazılı delil dosya içerisinde yoktur. Davacının yakın tanıklarının bu konudaki beyanları dosyada mevcut ... Yerel Mahkeme kararı ve yazılı deliller karşısında davacı yararına değerlendirilmesi mümkün olmamıştır.
Hal böyle olunca, davacının davasının reddine karar vermek gerekirken yazılı olduğu üzere kabul kararı verilmesi doğru değildir. Kabule göre ise, evlenme tarihinden itibaren davalı adına kooperatif üyeliğinin oluştuğu tarih dikkate alınarak en çok bu süre için katkı payı hesaplanması gerekirken evlenme tarihinden itibaren davalı adına kat mülkiyetinin oluştuğu tarih dikkate alınarak kabul kararı verilmesi isabetsizdir. Tüm bu sebeplerle mahalli mahkeme kararının bozulması gerektiği kanaatindeyim. Açıkladığım gerekçelerle Dairenin sayın çoğunluğunun görüşlerine katılmıyorum.