Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/4527
Karar No: 2012/4763

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2012/4527 Esas 2012/4763 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2012/4527 E.  ,  2012/4763 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi
    Davacı Kurum, trafik iş kazası sonucu ölen sigortalı işçinin hak sahiplerine bağlanan gelirler ile tedavi gideri, geçici iş göremezlik ödeneği ve cenaze giderinin 506 Sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca Tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkeme, Anayasa Mahkemesi İptal Kararını resen gözeterek, yazılı biçimde davanın kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davacı Kurum avukatı ile davalı ... avukatı, davalı ... avukatı, davalı ...avukatı, davalı ...avukatı ve davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, hükmü temyiz eden tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-Dava, iş kazasından doğan rücu tazminatı istemine ilişkin olup, 506 Sayılı Kanunun 26/1.inci maddesindeki “....sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere...” bölümünün, Anayasa Mahkemesince 23.11.2006 tarih ve ...Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş olması karşısında, Kurumun bu maddeden doğan rücu hakkının, “halefiyete” değil, “kanundan doğan basit rücu hakkına” dayandığının kabul edilmesi ve bu kabul çerçevesinde, Kurumun rücu alacağının, ilk peşin değerin kusura tekabül eden miktarıyla sınırlı bulunmasına, öte yandan, kesinleşen önceki rücu davalarında hükmolunan miktarın mahsubu yapılırken, sigortalıya bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin esas alınması gerektiğine; şayet ilk peşin sermaye değerli gelirle
    Birlikte artışlara da hükmedilmişse, artışların hükmolunacak rücu tazminatından mahsup edilmesine olanak bulunmamasına, bu çevrede meseleye fiili ödemeler açısından bakıldığında ise fiili ödemenin mevcudiyeti halinde, kurumun talep edebileceği miktarın hesabının da aynı şekilde gerçekleştirilmesi gerekmekte olup; şayet ilk peşin sermaye değerli gelirin kusur karşılığı, fiili ödeme miktarından düşük ise o takdirde ilk peşin sermaye değerine itibar edilmesi; aksine fiili ödeme miktarı ilk peşin değerden düşük ise o takdirde de fiili ödeme miktarının esas alınması gerektiğine göre, mahkemece, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının derdest davalara uygulanması gerektiği gerekçe gösterilerek yargılama yapılıp hüküm tesis edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Ancak, davalı sürücü ...’a %50, diğer davalı sürücü ...’a %15, davalı sürücü ...’in işvereni dava dışı.... %25, ölen sigortalıya %10 kusur izafe edilen bilirkişi raporu hükme dayanak kılınmış ise de davalı ..."in işvereni olduğu gerekçesiyle %25 kusur izafe edilen ... tüzel kişiliğinin bulunp bulunmadığının araştırılmaması yerinde görülmemiştir. Dosya içeriğinden anılan firmanın, birleşen dosyanın davalısı ... ait olduğu anlaşıldığına göre, araştırma sonucu anılan firmanın tüzel kişiliğinin mevcut olduğunun belirlenmesi halinde, tarafların kusur oran ve aidiyetlerinin belirlenmesi yönünde yeniden kusur raporu alınması gereğinin, aksi halde mevcut raporun şimdiki gibi hükme dayanak kılınması gereğinin gözetilmemesi isabetsiz bulunmuştur. Kabule göre de, hükme dayanak kılınan kusur raporunda, davalı ...’a kusur izafe edilmemesine rağmen, anılan davalının müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması, davada teselsüle dayanılmadığı halde dava dışı “...” firmasına atfedilen %25 kusur oranı da dahil edilmek suretiyle hükmü temyiz eden davalıların %65 kusur karşılığı rücu alacağı yerine, %90 kusur karşılığı rücu alacağından sorumlu tutulması, talebin %87,5 kusura yönelik bulunmasına rağmen, karar tarihinde yürürlükte bulunan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 74. maddesinde öngörülen taleple bağlılık ilkesi aşılarak, %90 kusur karşılığı rücu alacağına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
    Diğer taraftan, davanın yasal dayanağını oluşturan, 506 sayılı Yasanın 26. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “...sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere...” ibaresi, Anayasa Mahkemesi’nin 23.11.2006 gün ve ... sayılı kararıyla, Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş; Anayasa’nın 152 ve 153. maddelerinde öngörülen düzenleme uyarınca, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesi ile birlikte, elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanmasının zorunlu olması karşısında, iptal kararının Resmi Gazetede yayınlandığı 21.03.2007 tarihinden sonra, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76. maddesi uyarınca, yürürlükteki yasaları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın, iptal kararı ile yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkisi bulunmadığından; dava tarihindeki mevzuat ve içtihatlara uygun olarak açılan davanın, anılan iptal hükmü nedeniyle oluşan hukuksal durum gereğince reddine karar verilmesinde, tarafların sorumluluğu bulunmadığı halde; davacı Kurumun davada haksız çıkan taraf olarak nitelenip vekâlet ücreti ve yargılama giderleriyle sorumluluğuna hükmedilmiş olması ayrıca isabetsiz bulunmuştur.
    Öte yandan, Yasa Koyucu tarafından, trafik kazası nedeniyle sağlık hizmeti sunucularınca verilen tedavi hizmet bedellerinin tamamının... tarafından karşılanması esasının getirilmesi amacıyla 25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarih 6111 Sayılı Yasanın 59. maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesi değiştirilmiş, anılan değişiklik ile “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın .... tarafından karşılanır.
    Trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigortalarda; sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve güvence hesabınca tahsil edilen katkı paylarının %15’ini aşmamak üzere, münhasıran bu teminatın karşılığı olarak...sigortacılık ilkeleri çerçevesinde maktu veya nispi olarak belirlenen tutarın tamamı sigorta şirketleri ve 03.06.2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14. maddesinde düzenlenen durumlar için Güvence Hesabı tarafından... aktarılır. Söz konusu tutar, ilgili sigorta şirketleri için sigortacılık ilkelerine göre ayrı ayrı belirlenebilir. Aktarım ile sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının bu teminat kapsamındaki yükümlülükleri sona erer. ... bağlı bulunduğu Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu söz konusu tutarı %50’sine kadar artırmaya veya azaltmaya yetkilidir...” hükmü getirilmiştir.
    6111 Sayılı Kanunun, yayımı tarihinde yürürlüğe giren Geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri...tarafından karşılanır. Söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59 uncu maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülükleri sona erer...” hükmü öngörülmüştür.
    2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesine göre, işletenler motorlu taşıtların kullanılmasından doğan, üçüncü kişilere verdikleri zararları karşılamak üzere zorunlu mesuliyet sigortası yaptırmak zorundadırlar. Sigorta şirketi, araç sahibinin, gerek müstahdeminin kusurundan ve gerekse bizzat kendi kusurundan doğacak mali mesuliyetini temin etmektedir. Bu yönden sigorta şirketleri işletenin yada şoförlerinin, kusurları ile neden oldukları olaydan dolayı doğan mali sorumluluklarının belirli limit dahilinde kefili durumundadır. Karayolları Trafik Kanununa göre zorunlu mali mesuliyet sigortası yaptırmak zorunlu bulunmakla beraber, bu tür sigorta sözleşmesi de diğer sözleşmeler gibi sigorta ettiren ile sigortacı arasında karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklaması ile sigorta sözleşmesi poliçeye bağlanmak suretiyle kurulur.
    Tedavi giderleri kapsamında, sigorta şirketinin, motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan sorumluluğun zorunlu olarak sigorta teminatına bağlanması nedeniyle yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. Ne var ki; anılan Yasanın 59 ve Geçici 1. maddelerinde, aktarım ile sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının bu teminat kapsamındaki yükümlülüklerinin sona ereceği belirtilmiş olup, Yasanın açık hükmü karşısında, sorumluluğun ancak yapılacak aktarım sonrasında ortadan kalktığının kabulü gerekir. Nitekim bu husus 27.08.2011 tarihli 28038 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte de vurgulanmıştır.
    Bu haktan, sigorta sözleşmesinin tarafı olan işleteni ve şoförlerinin yararlanması gerekmekte olup, poliçe limiti kapsamında kalan tedavi giderleri nedeniyle sorumlulukları sona erecektir. Ancak, zorunlu sigorta teminat tutarlarını aşan tedavi giderlerinin, zarara sebep olan veya hukuken sorumlu olanlar tarafından karşılanacağı, bu kişiler yönünden poliçe limitini aşan kısım yönünden sorumluluğun devam edeceği de kabul edilmelidir.
    Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, 6111 Sayılı Yasanın 59 ve Geçici 1. maddelerinde belirtilen tutarların sigorta şirketleri tarafından aktarılıp aktarılmadığı araştırılmaksızın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    Kabule göre de, hükmü temyiz eden ... poliçe limitine konu tutarı 25.01.2000 tarihinde ödediğini ileri sürmesine göre, anılan davalının ileri sürdüğü ödeme savunması üzerinde gereğince durulup, bu yöne ilişkin ödeme belgelerinin gerçekliği araştırılarak ve ödemenin varlığı halinde ise ödemeye konu tutar yönünden sigorta şirketinin sorumluluğunun ortadan kalkacağının gözetilip sonucuna göre karar tesis edilmesi gerektiği gözetilmemesi yerinde görülmemiştir.
    O halde, davacı Kurum avukatı ile davalı ... avukatı, davalı ... avukatı, davalı ...avukatı, davalı Reasürans Şirketler Birliği avukatı ve davalı ...’ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ...haricindeki davalılara iadesine, Üye ...’in muhalefetine karşı; Başkan ..., Üyeler; ..., ... ve ...’ın oylarıyla ve oy çokluğuyla 13.03.2012 gününde karar verildi.
    (M)
    25.02.2011 Tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarih 6111 sayılı Yasanın 59. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesi değiştirilmiş, anılan değişiklik ile "Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın ... tarafından karşılanır." hükmü getirilmiştir. Maddedenin devamında trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigortalarda; sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve Güvence Hesabınca tahsil edilen katkı paylarının Kuruma aktarılacağı, aktarım ile sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının bu teminat kapsamındaki yükümlülükleri sona ereceği belirtilmektedir.
    Sayın Daire çoğunluğu, tedavi gideri kapsamında, sigorta şirketinin, işleten ve şoförlerin, motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan sorumluluğun zorunlu olarak sigorta teminatına bağlanması nedeniyle yasadan ve sözleşmeden doğan yükümlülüğü primlerin aktarımı ile sone ereceği, aktarım olmamış ise sorumluluğun yasa değişikliğinden önceki duruma göre devam edeceği düşüncesindedir. Bu görüşe aşağıdaki nedenlerle katılmamaktayım.
    Aramızdaki ihtilaf, 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Yasanın 59. ve geçici madde 1 kapsamında, yasanın yayımlandığı tarihten önce ve sonrasında meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri... tarafından karşılanmasında, sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve Güvence Hesabınca tahsil edilen katkı paylarının Kuruma aktarılmasının beklenip beklenmeyeceği hususudur.
    Bu konuda 6111 sayılı yasanın 59. ve geçici madde 1. ile getirilen değişikliğin amacına ve yasal düzenlemelere bakmak gerekir.
    6111 sayılı Yasanın 59. maddesinde, yasanın yürürlük tarihi olan 25.02.2011 tarihinden sonrası için trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, Geçici madde 1"de ise Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri (milad belirtilmeksizin) ... tarafından karşılanacağı düzenlenmiştir.
    27 Ağustos 2011 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanan ... tarafından çıkarılan Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik"te de aktarımın nasıl yapılacağı belirlenmiş, kanunun yürürlüğünden önceki dönem yönünden ise 01.01.2001-25.02.2011 tarihleri arasında (bu tarihler dahil) ilgili sigorta branşında ruhsat sahibi sigorta şirketlerince bu sigorta kapsamında gerçekleştirilen tedavi teminatı ödeme tutarlarında söz konusu dönemde faaliyette bulunan tüm
    sigorta şirketlerinin hisseleri, ilgili dönem için ... hazırlanan Sektör Faaliyet Raporlarında yer alan bedeni tazminat tutarları dikkate alınarak belirleneceği belirtilmiştir. (Yönetmelik 5. madde ve Eki)
    Sigorta şirketleri ve ... tarafından ödenecek meblağın süresinde ödenmemesi halinde 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Kanunun 89"uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Kuruma zorla tahsil yetkisi verilmiştir.
    ...20.01.2012 tarihli genelgesi ile "trafik kazalanndan kaynaklanan tedavi giderlerinin tahsili için sigorta şirketleri, Güvence Hesabı ve 3. kişiler aleyhine icra takibi ve dava açılmaması, Kanunun yürürlük tarihinden önce açılan icra talciplerine devam edilmemesi, (ancak feragat edilmeyerek sadece takipsiz bırakılması)
    İtiirazlı icra takipleri için itirazın iptali için dava açılmaması, Kanunun yürürlük tarihinden önce açılmış davalar yönünden; Yargıtay"ın yerleşik içtihatlan gereğince, mahkemeden davanın konusuz kalması sebebiyle "dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına... " şeklinde hüküm kurulması" gerektiği belirtilmiştir.
    Bu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, Kanun değişikliğindeki amaç, kanunun yürürlük tarihinden sonra ve önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin, ...tarafından karşılanmasıdır. Bu, Kurumun geçmiş 10 yıllık süre dahil sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve ... tahsil edilen katkı paylarının Kuruma aktarılması ile sağlanacaktır. Aktarım, somut kazaya ait poliçelere ilişkin olmayıp, tüm poliçe prim ve katkı paylarının toplu aktarımıdır. Bu durumda Kurum, bir nevi sigorta şirketi ve ... yerine geçerek tahsil ettiği primler ile kar ve zararı kendisine ait olmak üzere trafik kazaları sebebiyle sağlık hizmet bedellerini karşılayacaktır. Eğer sağlık hizmet bedelleri Kuruma çok ağır yük getirecek olursa 6111 sayılı Yasanın 59. maddesi ile...prim ve katkı paylarını % 50"sine kadar artırmaya yetki verilmiştir.
    6111 sayılı Yasanın 59. maddesi ile değiştirilen 2918 sayılı yasanın 98/2. fıkrada "Aktarım ile sigorta şirketlerinin ve ... bu teminat kapsamındaki yükümlülükleri sona erer." hükmü ile sigorta şirketi henüz primleri aktarmamış ise sorumluluğunun devam edeceği anlaşılıyor ise de 3. fıkrada "Bu madde çerçevesinde sigorta şirketleri ve ....tarafından ödenecek meblağın süresinde ödenmemesi halinde 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Kanunun 89"uncu maddesinin ikinci fıkrası uygulanır." hümü ile Kuruma primleri tahsil yetkisi verildiğinden bu hüküm sigorta şirketine eski hükümlere göre rücu hakkı verecek şekilde yorumlanamaz. Kurum, sadece primleri tahsil için takip yapabilir. Yani sigorta şirketlerinin ve ...aktarım ile prim aktarma borçları sona erer.
    Akatarım olmaması halinde, sorumluluğun eski düzenleme gibi devam edeceği ve Kurumun sigorta şirketine, güvence hesabına, işletene ve şoföre rücu hakkının devam edeceğinin kabulü, kanunun amacına ve Kurumun uygulamasına aykırıdır. Yasada aktarım için üç yıllık bir süre öngörülmüştür. Sorumluluk için aktarımın başladığı tarih mi yoksa aktarımın bittiği tarih mi esas alınacaktır? Aynı zamanda aktarım tarihine kadar sorumluluğun devam edeceği kabul edilirse 6111 sayılı Yasanın geçici 1. maddede düzenlenen geçmiş dönemlerin prim ve katkı paylarının aktarımı hususu fiilen uygulanamaz hale gelecektir. Bu durumda Kurum, hem geçmiş dönemin primlerini ve katkı paylarını tahsil edecek hem de sigorta şirketlerinden, sürücü ve işletenden zararını rücuan tahsil edeceğinden Kurumun sebepsiz zenginleşmesine yol açacaktır.
    Yukarıda anlatılan gerekçelerle, yasanın yürürlük tarihi olan 25.02.2011 tarihinden itibaren Kurumun, sigorta şirketlerine, ... sürücü ve işlete karı rücü hakkı ortadan kalkmıştır. Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri nedeniyle ... açtığı davalar ile derdest tüm davalarda, Kurumun Hukuk Müşavirliğinin genelgesi doğrultusunda "davanın konusu kalmaması nedeniyle karar vermeye yer olmadığına" karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi