10. Hukuk Dairesi 2019/1631 E. , 2020/2307 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
Dava, hizmet tespiti ile sigorta primine esas kazancın tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince stinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine dair hüküm verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili ile davalı işveren şirket vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; müvekkilinin 01.03.2006 tarihinde işe başlamasına rağmen giriş işleminin 05.07.2006 tarihinde yapıldığını, çalıştığı süre boyunca sevibebe markası ile çeşitli bebek ürünleri üretimi ve satışı yapan davalı şirkette idari işler, ihracat ve planlama birimlerinin sorumlusu olan yönetici sıfatı ile görev yaptığını en son ücretinin 3.200.00 TL olduğunu, ancak ücretinin brüt 990.00 TL gösterildiğini, davacının ücretinin 2006 yılında 2.250.00 TL iken, 630.00 TL brüt, 2007 yılında 2.500.00 TL iken, 630.00 TL 2008 yılında 3.000.00 TL iken, 705.00 TL 2009 yılında ise 3.200.00 TL net maaş almasına karşın ücretinin 990.00 TL brüt ücret üzerinden bildirildiğini, yabancı dil bilen ve tecrübeli idareci olduğunu beyanla 01.03.2006 ile 05.07.2006 tarihleri arasında aylık net 2.250.00 TL ücret ile çalıştığının tespitine, 1.3.2006 ile 31.10.2009 tarihleri arasında 3.200,00 TL net ücretle çalıştığının tespitini ve SGK kayıtlarının bu şekilde düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının çalıştığı dönemlere ait imzalı ücret bordrosunun mevcut olduğunu, ... mağazalarının satış sorumlusu olarak çalıştığını, hiç bir ihracat evrakında imzasının olmadığını, ihracat müşterisi ile yazışması, ürün veya fiyat teklifinin olmadığını, tanık ... iş yerinde hırsızlık yaptığından tutuklandığı, diğer tanık ...’ın davacı ile aynı dönemde çalışmadığını, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. davasının reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; Yargıtay emsal kararları doğrultusunda davanın yazılı delille ispat edilmesi gerektiğini, 5 yıllık hak düşürücü süre içinde davanın açılması gerektiğini, kurum kayıtlarının asıl olduğunu, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesince; davanın kısmen kabulü ile, davacının davalı ... Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinde 01/03/2006-04/07/2006 tarihleri arasında 123 gün, asgari ücretten az olmamak üzere kuruma bildirilen taban ücret üzerinden çalıştığının tespitine, davacının prime esas gerçek ücret tespiti talebinin ispatlamadığından reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı; davacı vekili tarafından verilen istinaf dilekçesiyle, müvekkilinin davalı işyerinde yöneticilik yapan, idari işler, ihracat ve planlama departmanlarından sorumlu müdür olarak çalışan bir kişi olduğunu, patrondan sonra ikinci kişi olduğunu, müvekkilinin yaptığı işin niteliğine göre asgari ücretle çalışmasının ve uzun yıllar devam etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin davacı şirketten ayrıldıktan sonra 2012 yılında girdiği işyerinde 2.095 TL brüt ücretle işe başladığını, birkaç ay sonra ücretinin brüt 4.445 TL"ye yükseltildiğini, dinlenen tanık beyanları ile yönetici olan ve yabancı dil bilen bir kişinin asgari ücretle çalışmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, TUİK emsal araştırmasına göre müvekkilinin kazancının 2006 yılında 2.827 TL, 2010 yılında 3.634 TL olabileceği, dosyaya sunulan küpürlerin delil başlangıcı niteliğinde olduğu bu nedenle bunları doğrulayan tanık beyanlarının Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına göre itibar edilmesi gerektiği, meslek örgütlerinden de gelen cevaplar ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde kararın kısmen rededilen kısmın kaldırılarak delil başlangıcı niteliğindeki belgeler ve tanık beyanlarına göre davanın talepleri gibi kabulüne karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı; davalı kurum vekili tarafından verilen istinaf dilekçesiyle, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, 5 yıllık hak düşürücü süreden sonra davanın açıldığını, davanın kamu düzenini ilgilendirdiğini, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı; davalı şirket vekili tarafından verilen istinaf dilekçesiyle, kısmen kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin hükmü esas aldığı, bilirkişi raporunun somut delile dayanmadığı, dinlenen davacı tanıkları ile müvekkili şirket arasında devam eden dava olduğunu, müvekkilinin ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğunu, 2006 yılı ticari defterlerini muhafaza etme zorunluluğunun olmadığını, net tarih belirtilmeden, net tarihlere ilişkin yazılı evrak yada somut evrak sunulmadan hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle HMK"nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili ile davalı işveren şirket vekili istinaf talebindeki gerekçeleriyle ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Hizmet tespitine yönelik talep, 506 sayılı Kanun"un 79/10. ve 5510 sayılı Kanun’un 86. maddesinin 9.fıkrasına dayanmaktadır. Söz konusu düzenlemelere göre, “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.”
Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re"sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Tanık beyanları değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren, işçi ve işyeriyle ilişkileri düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar da dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
Somut olayda,mahkemece prime esas kazanç yönünden verilen karar yerinde olmakla birlikte hizmet tespitine yönelik taleple ilgili olarak yapılan araştırma ve inceleme yeterli değildir.
Mahkemece, davacı ve davalı tanıklarının dinlendiği ancak resen belirlenmek suretiyle bordro tanıklarının dinlenmediği, dinlenen tanık beyanlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığı görülmektedir.
Buna göre Mahkemece, bordro tanıkları resen tespit edilerek çalışmaların varlığı ve süresi yönünden bilgi ve görgülerine başvurulmalı, tanık beyanları arasında çelişki oluşması halinde bu çelişki giderilmeli, bunun dışında sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince araştırılmalı, gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı işveren şirket vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34.Hukuk Dairesi kararının, HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ... Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti."ne iadesine, 11.03.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.