Esas No: 2021/7290
Karar No: 2022/2122
Karar Tarihi: 23.02.2022
Danıştay 6. Daire 2021/7290 Esas 2022/2122 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2021/7290 E. , 2022/2122 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/7290
Karar No : 2022/2122
DAVACILAR : 1- …
2- …
3- … (Müteveffa)
4- …
VEKİLLERİ : Av. …
DAVALILAR : 1- … - …
VEKİLİ : Av. …
2- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Bursa İli, Osmangazi İlçesi, … Mahallesi sınırları içerisinde bulunan taşınmazların, Hanlar Bölgesi olarak bilinen alanda kalan hanların meydana çıkarılması amacıyla yürütülecek olan "Tarihi ve Kültürel Mirasın Korunması ve Yaşatılarak Gelecek Nesillere Aktarılması" temalı proje çalışmaları kapsamında, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 22/04/2021 tarih ve 31462 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 21/04/2021 tarih ve 3887 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz yönünden iptali istenilmektedir.
DAVACILARIN İDDİALARI : Dava konusu karar ekinde kamulaştırma sınır ve koordinatlarını gösteren krokinin bulunmadığı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 15/f maddesinde sit alanında kalan parsellerin başka hazine arsa veya arazileri ile müstakil veya hisseli olarak değiştirilebilmesine imkan tanındığı, 3194 sayılı İmar Kanununun 13. maddesiyle doğrudan kamulaştırma yapılmasının yasaklandığı, proje kapsamında yer altında veya üstünde yapılacak otopark veya işyerlerinden hisse verilmesi suretiyle proje uygulanabileceğinden doğrudan kamulaştırma yapılamayacağı, bunun tespiti için uygulama (kentsel tasarım) projesinin hazırlanması gerektiği, kentsel tasarım projesi hazırlanmaksızın uygulamaya geçilmesinin ve uygulama imar planının kabul edilmesinin mümkün olmadığı, planda meydan dışında başka fonksiyonların yapılabilmesini engelleyecek bir hüküm bulunmadığı, proje kapsamında işyeri ve dükkan gibi ticari fonksiyonların söz konusu olacağı, planda davaya konu proje alanında yapılaşmaya izin verilmeyeceğine dair hiçbir hüküm bulunmadığı, dayanağı imar planlarının hukuka aykırı olduğu, Kamulaştırma Kanunun 27. maddesi kapsamında acelelik halinin bulunmadığı, aciliyeti gerektiren somut nedenlerin belirtilmediği, acele kamulaştırmanın amacının normal kamulaştırma sürecinin hızlandırılması olduğu, bölgenin fiziksel ve mekansal bütünlüğü bir tarafa bırakılarak, noktasal olarak hiçbir bilmsel-teknik gerekçe ortaya konulmaksızın dar bir bölgede düzenleme yapıldığı, mülkiyet hakkının ihlal edildiği ileri sürülmektedir.
DAVALILARIN SAVUNMASI : Davanın süresinde açılmadığı, davaya konu alanda bulunan tarihi silüeti bozan yapıların yıkılarak bölgenin daha fonksiyonel ve sosyal alanı fazla bir cazibe merkezi haline getirilmesinin planlandığı, davaya konu alanın Bursa kentinin tarihi turistik ve ticari merkezinde yer aldığı, aynı zamanda 2014 yılında UNESCO Dünya Miras Listesine alındığı, bu alanın kısmen Unesco Dünya Miras Alanı, kısmen tampon bölge sınırı içerisinde kaldığı, söz konusu alanda Hanların, Ulucami ve Tarihi Kapalı Çarşısının kentliler ve ziyaretçiler tarafından algılanabilirliğini artırılması, bu alandaki atıl kalmış hanların plan değişikliği ile düzenlenerek kente ve turizme kazandırılması, çevresindeki yine tarihi özellikteki Hisar Bölgesi ile ilişkisini kurmak amacıyla hazırlanan ve Koruma Kurulunca da onaylanan plan ve buna bağlı olarak geliştirilen proje ile tamamen kamu yararının güdüldüğü, projeye göre tarihi eserlerin etrafındaki konut ve ticaret fonksiyonlu alanların meydan fonksiyonu ile değiştirildiği, hanların ve diğer tarihi yapıların etrafını çevreleyen, tarihi dokuya yabancı betonarme binaların yıkılarak tarihi alanların görünürlüğünün ortaya çıkarılacağı, yıkılacak binaların yerine herhangi bir bina yapılmayacağının plan hükümleriyle açık olduğu, peyzaj ve meydan dışında zemin kotu üstünde düzenleme bulunmadığı, zemin kotu altında da sadece kapalı otopark yapılacağı, ticari alan bulunmadığı, projenin detaylı analizler, eylem planı, UNESCO Alan Başkanlığı rapor ve yazıları altlığında oluşturulduğu, plan onayı sonrasında proje kapsamında kamulaştırma işlemlerine başlanıldığı, kamulaştırması biten binaların yıkıldığı, yıkılan kısımların hem görsel kirlilik yarattığı hem alana şantiye görüntüsü verdiği, hem de yaya ve araç trafiğini olumsuz etkilediği, araç ve yaya trafiğinin çok yoğun olduğu bu bölgede projenin en hızlı şekilde hayata geçirilmesinin hedeflendiği, alandaki kamulaştırılacak iş hanı ve apartmanlardaki malikler arasında yabancı uyruklu kişilerin bulunması, miras hisselerinin olması, bunlara yapılacak yurt içi ve yurt dışı tebligatların çok uzun sürecek olması, yıkımların başlaması sebebiyle projenin bir bütün olarak bir an önce hayata geçirilmesinde, yıkım ve düzenleme çalışmalarının bir an önce tamamlanarak araç ve yaya trafiğinin çok yoğun olduğu bölgede trafik ve yaya güvenliğinin bir an önce sağlanmasında zorunluluk bulunduğu, alanın aynı zamanda ticaret ve turizm merkezi olduğu, bir kısmı yıkılan ve şantiye sahasına dönen alanda olağan kamulaştırma ile binaların uzun zamanda peyderpey yıkılmasının yaya ve araç trafiğini tehlikeye sokacağı, bölge esnafının ticaretine zarar vereceği ve turizmin olumsuz etkileneceği, zamana yayılan uzun yıkım ve inşaat nedeniyle genel güvenlik için de potansiyel tehlike oluşturacağı, mümkün olan en kısa sürede projenin tamamlanmasında üstün kamu yararının bulunduğu, alana ilişkin kentsel tasarım projesi hazırlanarak bu projeye göre uygulama yapılacağı, Unesco Alan Başkanlığınca hazırlanan inceleme raporunda ve değerlendirme yazısında Hisar, Türbeler, Tophane ve Hanları birbirine bağlayan bir aksın oluşturulacak olmasının, bu tarihi alanların birbirleri ile ilişkilerini güçlendireceğinin belirtildiği, aynı zamanda davaya konu plan değişikliği ile oluşturulacak meydan alanının Bursa'nın "Yeşil" tanımını da yansıtacak bir kamusal alan oluşturacağı ve Hanlar Bölgesini koruma kullanma dengesinin sağlanacağının da vurgulandığı, dava konusu taşınmazın projede meydan olarak düzenlenmesinin öngörüldüğü, davaya konu taşınmazın kentsel sit alanında kaldığı ve dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının hukuka uygun olduğu savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Davacılardan ..., ... ve ... bakımından davanın reddine, davacılardan Şenol Biner bakımından ise davanın incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …'NUN DÜŞÜNCESİ : Dava, Bursa İli, Osmangazi İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın, Hanlar Bölgesi olarak bilinen alanda yer alan hanların meydana çıkarılması amacıyla yürütülecek "Tarihi ve Kültürel Mirasın Korunması ve Yaşatılarak Gelecek Nesillere Aktarılması" temalı proje çalışmaları kapsamında, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 22/04/2021 tarih ve 31462 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 21/04/2021 tarih ve 3887 sayılı Cumhurbaşkanı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarenin süre itirazı yerinde görülmeyerek uyuşmazlığın davacılardan Şenol Biner açısından incelenmesine geçildi;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik" başlıklı 26. maddesinin 1. fıkrasında, dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verileceği, dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise varsa yürütmenin durdurulması kararının kendiliğinden hükümsüz kalacağı hükmü yer almış, aynı maddenin 2. fıkrasında da, yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçelerin iptal edileceği hükmü yer almıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı …'in dava devam ederken 03/02/2021 tarihinde vefat ettiği, davayı takip hakkı kendisine geçen eş …'in de 26/07/1996 tarihinde vefat etmiş olduğu, Danıştay 6. Dairesince bu hususun bildirilmesi ve mirascılık belgesinin sunulması gerektiği yolunda verilen 30/09/2021 tarihli ara kararına herhangi bir cevap verilmediği görüldüğünden, 2577 sayılı Kanunu'nun yukarıda anılan 26. maddesi kapsamında müteveffa … açısından dava dilekçesindeki talep hakkında bir karar verilmesine olanak bulunmamaktadır.
Uyuşmazlığın diğer davacılar açısından esasının incelenmesinden;
Anayasanın 13. ve 35. maddeleri uyarınca mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla Anayasaya uygun olarak yasayla sınırlandırılması mümkündür. Bu hükümlerden hareketle bir taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının kamulaştırma yolu ile kaldırılması (mülkiyetin el değiştirmesi) ancak kamu yararının karşılanması zorunluluğunun özel mülkiyet hakkının korunmasından üstün tutulması şartına bağlıdır.
Anayasanın "Milletlerarası andlaşmaları uygun bulma" başlıklı 90. maddenin 1. fıkrasında: "Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır." son fıkrasında ise: "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 07.05.2004 günlü, 5170 sayılı Yasanın 7. maddesi) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır." kuralıyla usulüne göre yürürlüğe konulmuş uluslararası andlaşmaların iç hukuk sistemine yansıtılma yöntemi belirlenerek, bu andlaşmalardan temel hak ve özgürlüklere ilişkin olanlarla yasaların aynı konuda farklı hükümler içermesi durumunda uluslararası andlaşma kurallarının esas alınması anayasal gerekliliktir.
20.03.1952 günü kabul edilen İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Sözleşmeye Ek 1 Nolu Protokol Türkiye tarafından 19.03.1954 tarihinde onaylanmıştır. Anılan Protokolun "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde ise: "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." kuralı yer almıştır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3. maddesinde: “İdareler, kanunlarla yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını; bedellerini nakden ve peşin olarak veya aşağıda belirtilen hallerde eşit taksitlerle ödemek suretiyle kamulaştırma yapabilirler” ve 6. maddesinin son fırkasında “Onaylı imar planına veya ilgili bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre yapılacak hizmetler için ayrıca kamu yararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek yoktur.” kuralına yer verilmiştir.
2942 sayılı Yasanın "Acele kamulaştırma" başlıklı 27. maddesinde, 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10 uncu madde esasları dairesinde ve 15 inci madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10 uncu madde esasları dairesinde ve 15 inci madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına (Değişik ibare: 24/4/2001 - 4650/15 md.) 10 uncu maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir. (Ek fıkra: 19/4/2018-7139/29 md.) Mahkemece verilen taşınmaz mala el koyma kararı tapu müdürlüğüne bildirilir. Taşınmaz malın başkasına devir, ferağ veya temlikinin yapılamayacağı hükmü tapu kütüğüne şerh edilir. El koyma kararından sonra taşınmaz mal 20 nci madde uyarınca boşaltılır. Bu Kanunun 3 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktar, ödenecek ilk taksit bedelidir." hükümleri öngörülmüştür.
Anayasa'nın 13. ve 35. madde hükümleri uyarınca mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla Anayasa'ya uygun olarak yasayla sınırlandırılması mümkün olup buna ilişkin düzenlemeler öncelikle kamu yararına dayanmalıdır. Ülkemizin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolüyle de mülkiyet hakkı bir insan hakkı olarak kabul edilmiş ve bu hakkın orantılılık ilkesi çerçevesinde kamu yararı gözetilerek sınırlandırılabileceği ifade edilmiştir. Buna göre, bir taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının kamulaştırma yolu ile kaldırılması (mülkiyetin el değiştirmesi) kamu yararının karşılanması zorunluluğunun özel mülkiyet hakkının korunmasından üstün tutulması şartına bağlıdır.
Bu çerçevede, 2942 sayılı Yasanın 27. maddesi incelendiğinde, kamulaştırma işlemlerinde öngörülen yöntemlerin bir kısmının uygulanmayarak taşınmaza acele el konulabilmesi yolu istisnai olarak başvurulabilecek bir yöntem olarak düzenlendiğinden, madde hükmü ile üç durumda acele kamulaştırma yolu ile taşınmaza el konulmasına olanak tanınmıştır. Bu koşullardan ikisi Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya özel kanunlarda öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olması halleri şeklinde açıkça sayılmak suretiyle üstün kamu yararının ve kamu düzeninin korunmasının gerçekleştirilmesi amacıyla acele kamulaştırma yoluna gidilebileceği belirtilmiştir. Bu kapsamda Cumhurbaşkanına tanınan yetki acele kamulaştırma kararı alma yetkisi değil, kamulaştırma sürecinin olağan yöntemler dışında gerçekleşebilmesine yönelik karar alma yetkisi olması, esasen kamu hizmetlerinin yerine getirilebilmesi amacıyla kamulaştırma işlemini tesis etmesi gereken makamın da Cumhurbaşkanı değil, kamu hizmetini yerine getirmekle yükümlü olan idareler olması karşısında Cumhurbaşkanı kararının, kamulaştırma kararının yerine getirilmesinin kamu yararı ve kamu düzeni nedeniyle olağan dışı bir şekilde, acele yöntemlerle yapılmasının gerekliliğini ortaya koyan nitelik taşıması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; Bursa İli, Osmangazi İlçesi, … Mahallesinde uyuşmazlığa konu taşınmazın da yer aldığı kentsel sit alanında bulunan ve UNESCO Dünya Miras Listesine alınan hanların meydana çıkarılması amacıyla Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinin … günlü, … sayılı ve … günlü, … sayılı kararlarıyla kabul edilen 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/1000 ölçekli Reyhan-Kayhan Hanlar Bölgesi Koruma Amaçlı İmar Planı Değişikliği ile bu alanda meydan fonksiyonu öngörüldüğü, anılan kararların Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararlarıyla uygun bulunduğu, yürütülen "Tarihi ve Kültürel Mirasın Korunması ve Yaşatılarak Gelecek Nesillere Aktarılması" temalı proje kapsamında kamulaştırma işlemlerine başlanıldığı, Bursa Büyükşehir Belediye Encümeninin … günlü, … sayılı kararıyla, alanda kalan parsellerin encümenin … günlü, … sayılı kararıyla kamulaştırılmasına karar verildiği, hak sahipleriyle yapılan görüşmelerde kamulaştırma alanının %84'ünü teşkil eden oranda anlaşma sağlanamadığı, kamu menfaati de düşünülerek UNESCO dünya miras alanının çekirdek bölgesinde yer alan hanların meydana çıkarılabilmesi için kamulaştırmaların ivedi olarak tamamlanması gerektiğinden acele kamulaştırma kararı alınmasının uygun olduğuna karar verildiği, bu karar üzerine yapılan başvuru sonucu dava konusu işlemin tesis edildiği, davalı idarelerin savunmalarında da, alanda çok sayıda yabancı uyruklu malik olduğu, bazı maliklerin adreslerinin belli olmadığı, işlemlerin birkaç yılı bulabileceği, yıkılan binaların görsel kirlilik yarattığı, yaya ve araç trafiğinin olumsuz etkilenmesi nedenleriyle projenin en hızlı şekilde hayata geçirilebilmesi için alanda kalan taşınmazların acele kamulaştırılmasına karar verildiğinin belirtildiği, UYAP üzerinden yapılan araştırmada … Asliye Hukuk Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla aralarında uyuşmazlığa konu taşınmazın da yer aldığı taşınmazlara acele el konulmasına karar verildiği, bölgede bulunan başka taşınmaz malikleri tarafından imar planı değişikliklerinin iptali istemiyle açılan davalarda … İdare Mahkemesinin E:…, E:… ve … İdare Mahkemesinin E:… ve E:… sayısına kayıtlı dosyalarda yürütmenin durdurulması istemlerinin reddine karar verildiği, yargılamaların devam ettiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, imar planı kapsamında Hanlar bölgesi olarak bilinen alanın meydan olarak düzenlenmesi projesi çerçevesinde uyuşmazlığa konu taşınmazın kamulaştırılmasında kamu yararı bulunmakla birlikte, taşınmaz maliklerinin büyük çoğunluğu ile uzlaşma sağlanamaması ve projenin bir an önce tamamlanması nedenlerinin tek başına taşınmazların acele kamulaştırılması için yeterli olmadığı, 2942 sayılı Yasanın 27. maddesinin uygulanabilmesi için acele kamulaştırmanın koşullarının gerçekleşmiş olduğunun açıkça ortaya konulmasının gerekmesine karşın, olayda acele kamulaştırma prosedürünün uygulanmasını gerektiren nedenlerin somut olarak ortaya konulmadığı, acelelik halinin, kamu yararının ve kamu düzeninin korunmasını gerektiren hallerin açıklanmadığı anlaşılmakla, dava konusu Cumhurbaşkanı kararında 2942 sayılı Yasa'nın 27. maddesinin amacına, uygulanma koşullarına ve hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, müteveffa …'in dava dilekçesindeki talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davacılar açısından dava konusu Cumhurbaşkanı kararının uyuşmazlığa konu taşınmaza ilişkin olarak iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava konusu taşınmazın bulunduğu alan, … tarih ve …sayılı Bursa Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu kararıyla kentsel sit alanı olarak belirlenmiştir.
Kentsel sit alanında bulunan dava konusu taşınmazın da bulunduğu Hanlar Bölgesi olarak bilinen alan, 2014 yılında UNESCO Dünya Miras Listesine alınmıştır.
Dava konusu taşınmazın bulunduğu alan, Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararıyla, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve … tarih ve … sayılı kararıyla 1/1000 ölçekli Reyhan-Kayhan Hanlar Bölgesi Koruma Amaçlı İmar Planı Değişikliği ile “meydan alanı” olarak planlanmıştır.
Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararıyla; UNESCO miras alanının çekirdek bölgesinde kalan, Çarşıbaşı Meydan Projesi olarak adlandırılan ve 1/1000 ölçekli Bursa Reyhan Kayhan Hanlar Bölgesi Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı kapsamında "meydan" olarak tanımlanan bölgede bulunan taşınmazların Belediyenin XI. beş yıllık imar programına ek olarak alınan, arasında davaya konu taşınmazın da yer aldığı taşınmazların Kamulaştırma Kanununun 3. maddesi uyarınca kamulaştırılması kararı alınmıştır.
Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararıyla; uzlaşma sağlanamayan hak sahiplerinin kamulaştırılması gereken alanın % 84’ünü teşkil ettiği, kamu menfaati de düşünülerek UNESCO dünya miras alanının çekirdek bölgesinde yer alan hanların meydana çıkartılabilmesi için kamulaştırmaların ivedi şekilde yapılması gerektiğinden bahisle arasında davaya konu taşınmazında yer aldığı taşınmazlar için 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırma kararı alınmasının uygun olduğuna karar verilmiştir.
Dava konusu 21/04/2021 tarih ve 3887 sayılı sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile, Bursa İli, Osmangazi İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın Hanlar Bölgesi olarak bilinen alanda kalan hanların meydana çıkarılması amacıyla yürütülecek olan "Tarihi ve Kültürel Mirasın Korunması ve Yaşatılarak Gelecek Nesillere Aktarılması" temalı proje çalışmaları kapsamında, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına karar verilmiştir.
Bakılan dava, dava konusu acele kamulaştırma kararının davacılara ait taşınmaz yönünden iptali istemiyle açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 35. maddesinde: "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmü, 46. maddesinde "Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir yer almaktadır." hükmü yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 No'lu Protokolünün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde: "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." hükmüne yer verilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 1. maddesinde "Bu Kanun; kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmaz malların, Devlet ve kamu tüzel kişilerince kamulaştırılmasında yapılacak işlemleri, kamulaştırma bedelinin hesaplanmasını, taşınmaz malın ve irtifak hakkının idare adına tescilini, kullanılmayan taşınmaz malın geri alınmasını, idareler arasında taşınmaz malların devir işlemlerini, karşılıklı hak ve yükümlülükler ile bunlara dayalı uyuşmazlıkların çözüm usul ve yöntemlerini düzenler" hükmüne, 3. maddesinde "İdareler, kanunlarla ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını; bedellerini nakden ve peşin olarak veya aşağıda belirtilen hallerde eşit taksitlerle ödemek suretiyle kamulaştırma yapabilirler" hükmüne, 27. maddesinde ise; 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10. madde esasları dairesinde ve 15. madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10. maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabileceği, bu Kanunun 3. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktar, ödenecek ilk taksit bedeli olduğu düzenlemesine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usul Yönünden:
Davanın süresinde açılmadığı iddiası bakımından;
Dava konusu işlemin 22/04/2021 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandığı, davacılar tarafından Danıştay Altıncı Dairesinin E:2021/4612 sayılı dosyasında 29/04/2021 tarihinde dava açıldığı, Danıştay Altıncı Dairesinin 01/06/2021 tarih ve E:2021/4612, K:2021/7543 sayılı kararıyla dava dilekçesinin reddine karar verildiği ve dava dilekçesinin süresi içerisinde 12/07/2021 tarihinde yenilendiği dikkate alındığında otuz günlük dava açma süresi içinde dava açıldığından, davalı idarelerin davada süre aşımı bulunduğu yönündeki itirazı yerinde görülmemiştir.
Esas Yönünden:
Davanın; davacılardan …, … ve …'ye ilişkin kısmı ile ilgili olarak;
Özel mülkiyet hakkının korunması gereken temel insan hakları arasında öngörüldüğü, anayasa ve uluslararası sözleşmelerde mülkiyet hakkını korumaya yönelik düzenlemelere yer verildiği, bu düzenlemelerde mülkiyet hakkına müdahalelerin olabileceğinin öngörüldüğü, ancak bu müdahalelerde kamu yararı gerekçesi, kanuni düzenleme gereği ve ölçülülük yada orantılılık gibi uluslararası hukukun genel ilkelerinin varlığının dikkate alınması gerektiği, aksi durumda müdahalenin mülkiyet hakkı ihlaline neden olacağı kabul edilmiştir. Nitekim Anayasa Mahkemesi kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla da bu hususların açık bir şekilde ortaya konulduğu görülmektedir.
Anayasa’nın 35. maddesinin ikinci fıkrasında mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği belirtilmek suretiyle mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerin Kanunda öngörülmesi gereği ifade edilmiştir Acele kamulaştırma usulü idareye kamulaştırma işlemlerinin neticelenmesini beklemeden kamulaştırılan taşınmaza el koyma imkânı tanıyan olağanüstü bir kamulaştırma usulüdür. Acele kamulaştırmada, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile Mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın kanunda belirtilen usule göre bilirkişilerce tespit edilecek değeri idare tarafından mal sahibi adına bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir. Acele kamulaştırma usulü, olağan kamulaştırmada malik lehine getirilen usule ilişkin güvenceleri bertaraf etmemekte; yalnızca bu usullerin işletilmesinden önce idareye, kamulaştırılacak taşınmaza el koyma imkânı tanımaktadır. Taşınmaza el konulduktan sonra idare tarafından öncelikle satın alma yolunun işletilmesi, bunun mümkün olamaması durumunda ise Asliye Hukuk Mahkemesinde bedel tespiti ve tescil davası açılması gerekmektedir. Kamulaştırılmasına karar verilen taşınmaza acele olarak ihtiyaç duyulması halinde, 2942 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca kamulaştırma acele usulle yapılmaktadır.
Bu çerçevede, 2942 sayılı Kanunun 27. maddesi incelendiğinde, kamulaştırma işlemlerinde öngörülen yöntemlerin bir kısmının uygulanmayarak taşınmaza acele el konulabilmesi yolu istisnai olarak başvurulabilecek bir yöntem olarak düzenlendiğinden, madde hükmü ile acele kamulaştırmada olağan kamulaştırmaya oranla özel koşulların varlığı aranmış ve üç durumda acele kamulaştırma yolu ile taşınmaza el konulmasına olanak tanınmıştır. Anılan hüküm uyarınca taşınmazların bir an önce kullanılmasına ihtiyaç duyulan, kamu düzenine ilişkin olarak acelilik halinin bulunduğu durumlarda Cumhurbaşkanınca, taşınmazların acele kamulaştırılmasına karar verilebilmektedir.
Acele kamulaştırma istisnai bir yöntem olduğundan, olağan kamulaştırma gerekçeleri dışında aceleliğin varlığına dair şartlarının ortaya konulması gerekmektedir.
Acelelik koşulunun kamu düzenine ilişkin olması gerektiği ve kamu yararının ise, olağan kamulaştırma usulü ile sağlanması amaçlanan kamu yararından farklı olarak, acele kamulaştırma yapılmasını gerektiren, aceleliği zorunlu kılan bir yarar olduğu açıktır.
Uyuşmazlıkta; davaya konu taşınmazın acele kamulaştırılmasına yönelik şartların oluşup oluşmadığı, yani acelelik durumunun bulunup bulunmadığı yönünden bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Dava konusu Cumhurbaşkanı Kararı ile, davaya konu alanın Bursa kentinin tarihi turistik ve ticari merkezinde yer aldığı, aynı zamanda 2014 yılında UNESCO Dünya Miras Listesine alındığı, bu alanın kısmen Unesco Dünya Miras Alanı, kısmen tampon bölge sınırı içerisinde kaldığı, söz konusu alanda Hanların, Ulucami ve Tarihi Kapalı Çarşısının kentliler ve ziyaretçiler tarafından algılanabilirliğini artırılması, bu alandaki atıl kalmış hanların plan değişikliği ile düzenlenerek kente ve turizme kazandırılması, çevresindeki yine tarihi özellikteki Hisar Bölgesi ile ilişkisini kurulmasının, hanların ve diğer tarihi yapıların etrafını çevreleyen, tarihi dokuya yabancı betonarme binaların yıkılarak tarihi alanların görünürlüğünün ortaya çıkarılmasının amaçlandığı, kamulaştırması biten binaların yıkıldığı, yıkılan kısımların hem görsel kirlilik yarattığı hem alana şantiye görüntüsü verdiği, alandaki kamulaştırılacak iş hanı ve apartmanlardaki malikler arasında yabancı uyruklu kişilerin bulunması, miras hisselerinin olması, bunlara yapılacak yurt içi ve yurt dışı tebligatların çok uzun sürecek olması, yıkımların başlaması sebebiyle projenin bir bütün olarak bir an önce hayata geçirilmesinde, yıkım ve düzenleme çalışmalarının bir an önce tamamlanarak araç ve yaya trafiğinin çok yoğun olduğu bölgede trafik ve yaya güvenliğinin bir an önce sağlanmasında zorunluluk bulunduğu, alanın aynı zamanda ticaret ve turizm merkezi olduğu, bir kısmı yıkılan ve şantiye sahasına dönen alanda olağan kamulaştırma ile binaların uzun zamanda peyderpey yıkılmasının yaya ve araç trafiğini tehlikeye sokacağı, bölge esnafının ticaretine zarar vereceği ve turizmin olumsuz etkileneceği, Unesco Alan Başkanlığınca hazırlanan inceleme raporunda ve değerlendirme yazısında Hisar, Türbeler, Tophane ve Hanları birbirine bağlayan bir aksın oluşturulacak olmasının, bu tarihi alanların birbirleri ile ilişkilerini güçlendireceğinin ve Hanlar Bölgesini koruma kullanma dengesinin sağlanacağının belirtildiği dikkate alındığında dava konusu projenin yapılmasında kamu yararı bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Öte yandan; 1/1000 ölçekli Reyhan-Kayhan Hanlar Bölgesi Koruma Amaçlı İmar Planı Değişikliğine dair … tarih ve … sayılı Meclis Kararının ve bu kararı uygun bulan Bursa Kültür Varlıklarının Koruma Bölge Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptali istemiyle … İdare Mahkemesinin E:… ve E:… sayılı, … İdare Mahkemesinin E:… ve E:… sayılı dosyalarında açılan davalarda yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verildiği, anılan kararlara itiraz edilmesi üzerine, itirazın reddine karar verildiği ve yargılamaların devam ettiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; davaya konu alanda bulunan hanların tarihi özellikteki Hisar Bölgesi ile ilişkisinin kurulmasının, hanların ve diğer tarihi yapıların etrafını çevreleyen, tarihi dokuya yabancı betonarme binaların yıkılarak tarihi alanların görünürlüğünün ortaya çıkarılmasının amaçlandığı, alanın aynı zamanda ticaret ve turizm merkezi olduğu, bir kısmı yıkılan ve şantiye sahasına dönen alanda olağan kamulaştırma ile binaların uzun zamanda peyderpey yıkılmasının bölge esnafının ticaretine zarar vereceği ve turizmin olumsuz etkileneceği, yıkımların başlaması sebebiyle yıkım ve düzenleme çalışmalarının bir an önce tamamlanarak araç ve yaya trafiğinin çok yoğun olduğu bölgede trafik ve yaya güvenliğinin bir an önce sağlanmasında zorunluluk bulunduğu, Hisar, Türbeler, Tophane ve Hanları birbirine bağlayan bir aksın oluşturulacak olmasının, bu tarihi alanların birbirleri ile ilişkilerini güçlendireceğinin ve Hanlar Bölgesini koruma kullanma dengesinin sağlanacağı, davaya konu bölgenin tarihi ve kültürel mirasının korunmasının amaçlandığı hususları dikkate alındığında kamu yararının varlığı da açık olup, şehir merkezinde yer alan davaya konu alanda projenin bütünselliği kapsamında projenin tamamının birlikte yapılması ve davaya konu projenin bir an önce tamamlanmasında acelelik halinin bulunduğu sonucuna varıldığından, taşınmaza el konulmasına imkan veren dava konusu Cumhurbaşkanı Kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Davanın; davacılardan …'e ilişkin kısmına gelince;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinde, bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler ile elektronik işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır, hükmü yer almaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "taraf ehliyeti" başlıklı 50. maddesinde, medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir, hükmüne yer verilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 28. maddesinde ise; kişiliğin çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayacağı ve ölümle sona ereceği, belirtilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 513. maddesinde ise; "Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme, vekilin veya vekâlet verenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile kendiliğinden sona ermiş olur." hükmü yer almaktadır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden, medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyetine sahip olanların, davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, hak ehliyetinin ise kişinin ölümüne kadar devam edeceği, taraflar arasındaki sözleşmenin ise vekilin veya vekalet verenin ölümü ile kendiliğinden sona ereceği anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; davaya konu 21/04/2021 tarih ve 3887 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının iptali istemiyle 29/04/2021 tarihinde davanın açıldığı, Dairemizin 01/06/2021 tarih, E:2021/4612, K:2021/7543 sayılı kararıyla dilekçe ret kararı verilmesi üzerine 12/07/2021 tarihinde dava dilekçesinin yenilendiği, UYAP kayıtlarının incelenmesinden davacı …'in dava açılmadan önce 03/02/2021 tarihinde vefat ettiği, davanın ise anılan davacının vefatından önce 06/03/2020 tarihinde düzenlenen vekaletnameye dayanılarak açıldığı anlaşılmıştır.
Bu durumda; ölümle kişiliğin sona ermesi nedeniyle vekalet ilişkisinin de kendiliğinden sona ereceği, davacı Şenol Biner'in yaşarken düzenlediği vekâletname ile vefatından sonra onun adına dava açılmasının mümkün olmadığı anlaşıldığından, davanın incelenmeksizin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacılardan …, … ve … bakımından DAVANIN REDDİNE,
2.Davacılardan … bakımından ise DAVANIN İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
2.Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen …-TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı idarelere verilmesine,
4. Varsa posta avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacılara iadesine,
5. 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(g) maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 23/02/2022 tarihinde davanın incelenmesizin reddine ilişkin kısmı yönünden oybirliğiyle, davanın reddine ilişkin kısmı yönünden ise oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesinin birinci fıkrasında; “3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10 uncu madde esasları dairesinde ve 15 inci madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10 uncu maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir.” hükmü yer almaktadır. Madde gerekçesinde, acele ve istisnai hallerde, kanunun önceki hükümlerine uyulmasının çeşitli sakıncalar yaratabileceği göz önüne alınarak, kamunun büyük zararlara uğramasının önüne geçebilmek amacıyla acele kamulaştırma kurumunun getirildiği belirtilmiştir.
Kamulaştırma Kanununun "Acele kamulaştırma" başlıklı 27. maddesi uyarınca Cumhurbaşkanına tanınan yetki acele kamulaştırma kararı alma yetkisi değil, kamulaştırma sürecinin olağan yöntemler dışında gerçekleşebilmesine yönelik “acelelik” kararı alma yetkisidir. Zira kamu hizmetlerinin yerine getirilebilmesi amacıyla kamulaştırma işlemini tesis etmesi gereken makam Cumhurbaşkanı değil, kamu hizmetini yerine getirmekle yükümlü olan idaredir. Cumhurbaşkanı yalnızca, kamulaştırma kararının yerine getirilmesinin olağan dışı bir şekilde, acele yöntemlerle yapılmasının gerekliliğini ortaya koyan bir karar almaktadır.
Bu bağlamda, her şeyden önce, her ne kadar 22/04/2021 tarihli ve 31462 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 21/04/2021 tarihli ve 3887 sayılı Cumhurbaşkanı kararıyla, ilgili taşınmazların Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından acele kamulaştırılması şeklinde karar alınmış ise de, bu kararın, taşınmazların kamulaştırılmasında acelelik halinin varlığını ortaya koyan bir karar niteliğinde olduğunun kabulü gerekir.
Bilindiği üzere, İdarenin, “olağan dışı” birtakım durumlar karşısında, kamulaştırmaya konu taşınmazlara daha acil olarak ihtiyaç duyması, anılan taşınmazları bir an önce kullanmaya başlamaya muhtaç olması, bir başka ifadeyle, kamu yararının daha baskın bir hale gelmesi durumunda, olağan usulden ayrılması söz konusu olabilir. Bu doğrultuda, Kamulaştırma Kanununun 27. maddesinde, “olağan dışı” hallerde, belli şartların varlığına bağlı olarak, olağan usuldeki bazı işlemler sonradan tamamlanmak üzere, idarenin kamulaştırmaya konu taşınmaza el koymasına izin verilmiş ve bu istisnai yöntem özel olarak düzenlenmiştir. Acelelik kararının alınması ve ardından kamulaştırma usulü tamamlanmadan idarenin taşınmaza el koyması; taşınmazın çıplak mülkiyetinin malikte kalmak kaydıyla, idareye, taşınmazı kullanma, ondan yararlanma ve üzerinde birtakım tasarrufta bulunma yetkisi veren, kamu hukuku statüsüne dayalı bir işlemdir. Bu işlem, malikin mülkiyet hakkı üzerinde hakkın kullanımının kısıtlanmasına yönelik somut bir sonuç doğuracağından, malikin mülkiyet hakkının korunabilmesi için malike sağlanan güvenceler ve taşınmaza el koyulmasında amaçlanan kamu yararı ile malikin mülkiyet hakkı arasındaki dengenin korunması önem arz etmektedir.
Uyuşmazlıkta, Hanlar Bölgesi olarak bilinen bölgenin mevcut durumu itibariyle yok olmaması ile tarihi ve kültürel mirasın korunması anlamında kamulaştırılmasında kamu yararı bulunduğu açık olsa da, bölgede olağan kamulaştırma usulüyle başlayan sürecin bazı taşınmaz malikleriyle uzlaşma sağlanamadığı ve süreç uzadığı için acele kamulaştırma yöntemine çevrilmesinin mevzuatta yeri olmayıp, istisnai bir yol olarak öngörülen acele kamulaştırma usulünün uygulanabilmesi için yalnızca acelelik şartının varlığı da yeterli değildir. Nitekim yukarıda yer verilen 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesinin gerekçesinde acelelik hali dışında olağan dışı bir durumun varlığına da vurgu yapılmıştır.
Bu durumda, uyuşmazlığa konu taşınmazın kamulaştırılmasında, olağan dışı bir yöntem olan acele kamulaştırma usulünün uygulanmasını gerektirecek şartlar oluşmadığından, dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle, Dairemiz kararının davacılardan ..., ... ve...'ye ilişkin kısmına katılmıyorum.