Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/16682
Karar No: 2012/4715

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2010/16682 Esas 2012/4715 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2010/16682 E.  ,  2012/4715 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
    Davacı, Kurumca gecikme zammına faiz uygulanarak haksız tahsil edilen bedelin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davacının verilen kesin süreye uymaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Dava; davacı .... ile bağlı şirketler aleyhine prim borçlarının tahsili amacıyla yapılan icra takiplerinde, davalı Kurum tarafından gecikme zammına kanuni faiz işletilmek suretiyle haksız yere tahsil edilen bedelin ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte istirdadı istemine ilişkindir. Mahkemece; 10.09.2009 tarihli celsede, bilirkişi ücreti olarak 150,00 TL ücret takdir edildiği, bilirkişi ücreti ile talimat giderini yatırması için davacıya 10 günlük kesin mehil verildiği ve kesin mehle riayet edilmediği takdirde dosya kapsamına göre karar verileceği ihtar edilmiş, 05.11.2009 tarihli celsede ise bilirkişi, dosya gidiş-dönüş ve talimat masraflarını yatırması için davacıya 10 günlük kesin mehil verildiği ve kesin mehle riayet edilmediği takdirde dosya kapsamına göre karar verilerek, davanın reddedileceği belirtilmiş olup, 05.11.2009 tarihli ara kararı gereğinin kesin mehle rağmen yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    1-Davacı vekilinin temyiz dilekçesine eklemiş olduğu 09.11.2009 tarihli makbuzda; "bilirkişi ücreti ve masraf" açıklaması adı altında 205,00 TL"nin, .... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin hesabına dosya numarası da belirtilmek suretiyle yatırıldığı, dolayısıyla en son 05.11.2009 tarihinde verilen 10 günlük kesin sürenin son günü olan 16.11.2009 tarihinden önce, davacı tarafından ödenmesi gereken 150,00 TL bilirkişi ücreti ile ara kararında açıkça belirtilmeyen 55,00 TL dosya gidiş-dönüş ve talimat masrafının yatırıldığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla; Mahkemece, davacının verilen kesin mehle rağmen gerekli masrafları yatırmadığından bahisle, davanın reddine karar verilmiş olması, isabetsizdir.
    2-Kabule göre de; karar tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 414. maddesinde; “İki taraftan her biri istimaını talep eylediği şahit ve ehlihibrenin veya talebine mebni icra kılınacak keşif ve sair muamelenin masrafını tediyeye ve buna kifayet edecek meblağı mahkeme veznesine tevdie mecburdur. Hakim tarafından tayin olunan müddet içinde masrafı vermeyen taraf talebinden sarfınazar etmiş addolunur”; Aynı Kanunun 163. maddesinde ise; “Kanunun tayin ettiği müddetler katidir. Bu müddetlerde yapılması lazım olan muamele yapılmazsa o hak sakıt olur. Hakim tayin ettiği müddetin kati olduğuna da karar verebilir. Aksi takdirde tayin olunan müddeti geçirmiş olan taraf yenisini istiyebilir. Bu suretle verilecek müddet katidir. Bir daha verilemez” hükmü yer almaktadır.
    Bu yasal düzenlemeler göstermektedir ki, taraflar; dinlenmesini istedikleri tanık ve bilirkişinin veya yapılmasını istedikleri keşif ve sair işlemlerin masraflarını, mahkeme veznesine yatırmaya mecbur olup; hakim tarafından verilen sürede gerekli masrafı vermeyen tarafın talebinden sarfınazar ettiği kabul edilir. Hakimin, bu masrafların yatırılması konusunda verdiği sürenin kesin olduğunu usulünce karara bağladığı hallerde, kesin süreye uymayan tarafın bu delile dayanma olanağı kalmaz. Kesin süre tarafların yanında hakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde, gereğinin hakim tarafından hemen yerine getirilmesi gerekir.
    Eş söyleyişle; ister kanun, ister hakim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine olanak yoktur. Böylelikle kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, bazen davanın kaybedilmesine neden olmaktadır.
    Bu durumda geciken adaletin, adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun bu amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
    Önemle vurgulanmalıdır ki, mahkemelerin gerek maddi hukuka ve gerekse usul hukukuna ilişkin hak düşürücü ara kararlarının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması ve sonuçlarının sıfatı ne olursa olsun ilgilisine bildirilmesi zorunludur (Hukuk Genel Kurulu’nun 22.11.1972 gün ve...gün ve ....
    Hal böyle olunca, kesin süreye ilişkin ara kararında, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her bir iş için yatırılacak ücretin miktarı, yatırılma merci ve süresinin belirtilmesi, bilhassa tanınan sürenin yeterli ve elverişli olması, tanınan süre
    içinde yapılması istenen işlerin ne olduğunun hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması, kesin süreye uymamanın doğuracağı sonucun açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedilebileceğinin yine açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması, gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.
    Somut olay açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde:
    Az yukarıda da açıklandığı üzere, davacıya verilen kesin sürelerde, sadece bilirkişi ücretinin 150,00 TL olduğu belirtilmiş, dosya gidiş-dönüş ve talimat masrafları ile yatırılma merci ara kararda açıkça belirtilmemiştir. Kesin sürenin amacı ve sonuçları düşünüldüğünde, mahkemenin kesin süreye ilişkin ara kararlarının içerik yönünden Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 163. maddesi ile yerleşik Yargıtay kararlarına uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
    Öyle ki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin İkinci Dairesi tarafından verilen 14.10.2008 tarihli Mesutoğlu/Türkiye davasına ilişkin kararda; yargı mercilerinin usul kurallarını çok sıkı uygulaması ve dar yorumlaması nedeniyle kişilerin, uyuşmazlığın esasının incelenmesinden mahrum bırakılması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1 maddesinin ihlali olarak kabul edilmiştir. Bir iç hukuk kuralı haline gelen .... ve buna dayanılarak verilen bu karar da göz önüne alındığında, hak kaybının önüne geçilecek şekilde değerlendirme yapılması olayın özelliğine daha uygun düşmektedir.
    Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 13.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    ÜÇ.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi