4. Hukuk Dairesi 2015/11863 E. , 2017/2057 K.
"İçtihat Metni"
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı . aleyhine 05/04/1999 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 26/06/2014 günlü kararın Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne ve miktar itibariyle duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, cismani zarar nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı; meslek lisesi öğrencisi iken, davalı şirkete ait işyerinde staj eğitimi yaptığı sırada geçirdiği iş kazası nedeni ile, sağ el 2-3 parmağının uç kısmının kesildiğinden dolayı,bu olaydan kaynaklanan iş gücü kaybı ile manevi zararının giderilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı; görev, husumet ve zamanaşımı itirazında bulunarak, davacının ıslah dilekçesini kabul etmediklerini, ıslah edilen kısım yönünden zamanaşımının dolduğunu beyan etmiştir.
Mahkemece, davacı tarafından ıslah ile artırılan maddi tazminat talebinin ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmaksızın 600,00 TL maddi ve 750,00 TL manevi tazminat isteminde bulunulmuştur. 02/04/2014 tarihli bilirkişi raporunda davacının maddi tazminat miktarının 19.538,37 TL olarak hesaplandığı, davacının 30/04/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını, davanın çeşidi yönünden belirsiz alacak davası olarak ıslah ettiği ve alacak miktarını da artırmıştır. Davalı ıslaha karşı zamanaşımı itirazında bulunmuş, mahkemece kusur indirimi yapılmak suretiyle ıslah edilen miktar dikkate alınarak 12.515,19 TL maddi ve 550,00 TL manevi tazminat hüküm altına alınmıştır.
Dava, 1086 sayılı HUMK döneminde 05/04/1999 tarihinde açılmıştır. 6100 sayılı HMK"nın yürürlüğe girdiği 01/10/2011 tarihi itibari ile davanın ilk aşaması olan dilekçeler aşaması tamamlanmıştır. Davanın karara bağlandığı tarihte 6100 sayılı HMK yürürlüğe girmiştir. 6100 sayılı HMK"nın 448.maddesinde: “Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır.” düzenlemesi yer almakta olup anılan düzenlemeye göre; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal yürürlüğe girecektir. Açılan davanın HMK"nın 107. maddesi kapsamında belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu mahkemece kabul edilerek davacının ıslaha karşı zamanaşımı def"i reddedilmiş, ıslah edilen kısım üzerinden davanın kabulü yönünde hüküm tesis edilmiştir.
Dava açılırken HMK yürürlükte olmadığına, dolayısıyla belirsiz alacak davasından da söz edilemeyeceğine ve dava açılırken fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmadığına göre, artık bu işlemlerin tamamlanmasından sonra yürürlüğe giren HMK"nın 107 maddesi gereği davanın belirsiz alacak davası olarak nitelendirilme imkanı bulunmamaktadır.
Islah, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnalarından olup, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi olarak tanımlanmaktadır. Islah ile taraflar dava sebebini, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilirler. Usulüne uygun olarak açılmış bir davanın bulunması şartı ile davanın tamamen veya kısmen ıslahı mümkündür.
Dava sebebinin veya dava konusunun değiştirilmesi tamamen ıslah halleridir.Davanın kısmen ıslahında ise, dava dilekçesinden sonraki bir usul işleminin ıslahı söz konusudur.
Zamanaşımı ise borcu ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, doğmuş ve var olan bir hakkın istenebilirliğini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu nedenle zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK."nun 133. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler sayılmış olup bunlardan biri de dava açılmasıdır. Davanın tamamen ıslahında dava baştan beri (dava dilekçesinden itibaren) ıslah edildiği için ıslah edilen kısım için de davanın açıldığı tarihte zamanaşımı kesilmiş olur.
Kısmi davada ise zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım için kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder.
Nitekim 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK 107. maddesinde düzenleme altına alınan belirsiz alacak davası ve tesbit davasında davacının iddianın genişletilmesi yasağı olmadan ve karşı tarafın rızasına ve ıslaha da gerek kalmaksızın talep sonucunun arttırılabileceği kabul edilmiş, maddenin gerekçesinde de bu dava ile ilk dava tarihinde zamanaşımının kesileceği belirtilmiştir.
Kaldı ki davacı davasını kısmi dava olarak açmadığı gibi, fazlaya ilişkin haklarını da saklı tutmamıştır.Bu durumda davacı isteyebileceği miktarı dava dilekçesi ile sınırlandırdığından ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığından, ıslah ile artırılan kısım için talebin reddine karar verilmesi gerekirken yerel mahkemece HMK"nın 107 maddesi gerekçe gösterilerek tamamlanmış işleri etkilememek kaydıyla yeni yasanın derhal uygulanacağı gerekçesi ile ıslah edilen kısım için davanın kabulü doğru değildir. Yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 19/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.