10. Hukuk Dairesi 2010/16851 E. , 2012/4673 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davalılardan... Belediyesinde 10.05.1997 ile 01.10.2004 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde, davacının 14.07.1997 ile 15.12.1999 tarihleri arasındaki çalışmalarının Kuruma bildirildiği, sonrası dönem bakımından ise davacı tarafından her hangi bir delil sunulmadığı ve uzunca bir süreyi kapsayan bu dönemin davalı işverence bildirilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın 5510 sayılı Kanunun 4/I-a bendi kapsamındaki sigortalılara ilişkin olduğu, geçiş hükümlerini içeren aynı Kanunun Geçici 7. maddesi hükmünde “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler” hükmü gözetildiğinde, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Yasanın 6. maddesinde ifade edildiği üzere “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve feragat edilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi karşısında, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu gözetilmelidir. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak her türden kanıtın toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Davacının çalışmalarının geçtiğini ileri sürdüğü işyeri bir yerel yönetim kuruluşu olan belediyeye ait işyeridir. Bu tür kamu kuruluşlarında çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıldır. Dairemizin yerleşmiş görüşleri de bu yönde olup, davalı işverence işe giriş bildirgesinin verilmesi, çekişme konusu dönem haricindeki diğer dönemlerde bildirimin yapılması ve işverene karşı aynı konuda dava açan kişilerin beyanları, 506 sayılı Kanunun 2 ve 6. maddelerinde öngörüldüğü şekilde hizmet akdine dayalı olarak eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığının ispatı açısından yeterli görülmemiştir... Karar sayılı kararlarımız).
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, bordro tanığı ... ile davacı tarafından davalı işveren aleyhine açılan tazminat davası kapsamında dinlenen ve çekişme konusu dönemde görev yapan belediye başkanı ve meclis üyesi olan tanıkların, davacının 2004 yılı yerel seçimlerine kadar davalı Belediyede çalıştığı yolundaki beyanları da dikkate alınmak suretiyle dosya içinde bulunmayan 1999-2004 yıllarına ilişkin olarak dönem bordroları ile işveren belediye nezdindeki puantaj kayıtları, ücret tediye bordroları gibi tüm belgeler ve işyeri dosyası getirtilerek, davacının kayıtlarda görünmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği yada bildirim dışı kaldığı hususunu gereğince ve yeterince araştırarak; işverence; deprem, yangın, su baskını gibi fiili imkansızlık nedeniyle kayıt ve belgelerin gönderilememesi ve buna dair dayanakların belgelendirilmesi halinde, yazılı belge ibraz olunmayan çalışma süreleri yönünden, o dönemde sigortalı ile birlikte çalışan, işverenin bordrolarında kayıtlı olan ve taraflar ile menfaat çatışması olmayan kişilerin somut bilgi ve görgülerine başvurmak, davacı tarafından açılan tazminat davasının da akıbetini araştırmak suretiyle uyuşmazlık konusu hususu, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümleyip; elde edilen delilleri hep birlikte değerlendirip takdir ederek varılacak sonuç uyarınca karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile yazılı biçimde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 13.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.