6. Ceza Dairesi 2015/6890 E. , 2018/2223 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Yağma, hakaret
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Zorunlu müdafiliğe ilişkin CMK’nın 150. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 14.02.2012 gün 2011/6–254 esas ve 2012/32 karar sayılı kararlarında açıklandığı üzere,
“Anayasanın 36. maddesinde yer alan; “herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklindeki hükmün, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin, “Adil Yargılanma Hakkı”nı düzenleyen 6. maddesinin 3. fıkrasında;
“Her sanık en azından aşağıdaki haklara sahiptir:
a) …
b)Savunmasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara sahip olmak,
c)Kendi kendini savunmak veya kendi seçeceği avukatın yardımından yararlanmak ve eğer avukat tutmak için mali olanaklardan yoksunsa ve adaletin selameti gerektiriyorsa mahkemece görevlendirilecek bir avukatın para ödemeksizin yardımından yararlanabilmek” biçimindeki düzenleme ile birlikte değerlendirildiğinde varılması gereken sonuç; savunma hakkının temel insan hakları arasında yer alan hak arama hürriyetinin gereği olduğu, avukat tutma hakkının da savunma hakkından ayrı düşünülemeyeceği gerçeğidir. Bu durumda mevzuatımızda zorunlu müdafilik sistemini öngören yasanın amacı, kendisini savunmak için yeterli maddi olanağı bulunmayanların bu hakkı kullanamamalarından kaynaklanabilecek olası hak kayıplarının önlenmesi, dolayısıyla savunma hakkının etkin kullanılabilmesinin sağlanması suretiyle, adil yargılanmanın gerçekleştirilmesidir. Bunun doğal sonucu olarak, maddi olanağı bulunan sanık nasıl ki vekâletname verdiği avukatı serbestçe tayin edebiliyorsa, maddi olanağı olmayan sanığın da aynı şekilde avukatını serbestçe belirleyebilmesi, en azından kendisine tayin edilen avukatı değiştirme hakkının bulunması, daha da ötesi, görülmeye başlayacak davada, kendisine bir avukat atandığının sanığa bildirilmesi gereklidir. Kendisine bir müdafi atandığını bilmeyen ya da müdafi atanmakla birlikte bu avukatın değiştirilmesini isteme hakkına sahip olmayan bir sanığın, bu avukatın tüm tasarruflarından sorumlu tutulması gerektiğini veya bu avukatın yaptığı tüm işlemleri peşinen kabul etmiş sayılacağını söylemek nasıl olanaklı değil ise, böyle bir durumda savunma hakkının tam anlamıyla kullanılabileceğini düşünmek de olası değildir.”
Hal böyle olunca; sanık ... hakkında katılan ..."ya yönelik Erzurum Çocuk Mahkemesinin 09.01.2014 gün 2013/318 esas ve 2014/17 sayılı görevsizlik kararı uyarınca yargılanmasının Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/145 esas sırasına kayıt edilerek yargılamasının yürütüldüğü sırada kendisine zorunlu savunman olarak Av. ... ..."nun atandığı, ancak sanığın yakalamalı olarak 15.11.2014 tarihli duruşmada, önceki duruşma tutunakları okunmadan Baro Başkanlığı tarafından nöbetçi avukat listesinden atanan başka bir zorunlu savunman olan Av. ... ... huzurunda verdiği, sanığa, zorunlu savunman olarak Avukat ... ..."nun atandığının bildirilmediği, daha sonraki duruşmalarada sanığın katılmadığı, kararının sanığın kendisine savunman olarak atandığından haberdar olmadığı Av. ... ..."nun yüzüne karşı, sanığın yokluğunda verildiği, kararı sanık savunmanının temyiz etmediği, gerekçeli kararın 12.12.2014 günü sanığa tebliğ edildiği, bunun üzerine sanığın 15.12.2014 tarihinde temyiz talebinde bulunduğu görülmekle, sanığın kendisine zorunlu savunman olarak Av. ... ..."nun atandığından haberdar olmadığı anlaşıldığından, sanık ..."ın temyiz talebinin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçların sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Oluş ve dosya kapsamı, mağdur ..."nun aşamalarındaki beyanlarına göre, sanığın yağma suçunu gerçekleştirirken silah kullandığına ilişkin beyanlarının olmaması karşısında; eylemin silahla gerçekleştirildiğine ilişkin delillerin nelerden ibaret olduğu karar yerinde gösterilip tartışılmadan 5237 sayılı Yasanın 149/1-(h) bendinin yanında, aynı maddenin (a) bendinden de hüküm kurulmak suretiyle temel cezanın fazla tayini,
2- Suç tarihinde 18 yaşından küçük ve adli sicil kaydına göre herhangi bir hapis cezasına mahkum olmayan sanığa, mağdur ..." ya karşı işlediği hakaret suçu yönünden verilen kısa süreli hapis cezalarının, 5237 sayılı TCK"nın 50/3. maddesi uyarınca aynı hükmün 1. fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin zorunlu olduğu gözetilmeden kanuna aykırı olarak sanığın, suç tarihinden sonra kesinleşmiş mahkumiyet hükmünün esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ..."ın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 27.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.