10. Hukuk Dairesi 2010/14928 E. , 2012/4634 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacıya yersiz ödendiği iddia olunan yaşlılık aylılarının istirdatı, karşılık dava ise kesilen aylığın yeniden ödenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın reddine, karşı davanın kabulüne kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı (karşı davalı) Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Yurt dışında 09.10.1970 – 30.10.1982 tarihleri arasında geçen çalışmasını 2147 sayılı Kanun kapsamında; 01.01.1988 – 20.7.1993 tarihleri arasında geçen çalışmasını 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanan davalıya; 506 sayılı Kanun kapsamında geçen çalışmaları da gözetilerek 01.10.1993 tarihinden itibaren bağlanan yaşlılık aylığının yurtdışından kesin dönüş yapmadığı gerekçesiyle başından itibaren iptal edildiği, ancak Kurumun 5510 sayılı Kanunun 96. maddesini dikkate alarak 18.6.1999-17.10.2009 arası aylıklar toplamı olan 56.214,67 TL’yi borç kaydettiği anlaşılmaktadır.
2147 ve 3201 sayılı Kanunlar, Türk vatandaşlarına yurt dışında çalıştıkları süreleri, döviz karşılığı borçlanma ve buna bağlı olarak yaşlılık sigortasından yararlanma hakkı vermiş ve bu kişilerin, yurt dışındaki ülke sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında sosyal güvenliklerine gerek kalmaksızın Türkiye"de sosyal güvenceye kavuşmalarına hak tanımıştır. Böylece, ... çalışıp belli bir ... kapsamında bulunan ... vatandaşları ile yurt dışında çalışanların sosyal güvenceleri açısından bir farklılık kalmamıştır.
Öncelikle belirtmek gerekirse, 2147 sayılı Kanun uyarınca borçlanan sigortalılara yaşlılık aylığı bağlanması için yurt dışında çalıştığı işten ayrılması ve yurda kesin dönüş yapması gerekmediği Dairemizin ve Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarındandır.
3201 sayılı Kanun yönünden ise; anılan Kanunun 3. maddesinde yer alan ve borçlanma isteminde bulunabilmek için yurda kesin dönüş yapılması gereğini öngören düzenlemenin, Anayasa Mahkemesi’nin 12.12.2002 günlü, .... sayılı kararı ile iptal edilmesi üzerine bu konu, anılan Kanunda değişiklik yapan 29.07.2003 gün ve 4958 sayılı Kanunun 56. maddesiyle yeniden düzenlenmiştir. Buna göre, halen yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarının borçlanabilmeleri kabul edilerek yurda kesin dönülmüş olması koşulu öngörülmemiş ise de, Kanunun 6. maddesinin (A) bendi hükmü gereğince anılan koşulun borçlanan ve borcunu ödeyen sigortalılara yaşlılık sigortasından aylık tahsisi için varlığını koruduğu belirgindir. Bu yönde, ... dışındaki bir ülkenin sosyal sigorta kurumundan işsizlik sigortası yardımı veya hastalık parası alınması, yurt dışında oturulduğunun ve kesin dönüş yapılmadığının, emekli aylığı veya malullük aylığı bağlanması ise, kesin dönüş yapıldığının karinesi olup, bu karinelerin aksi, somut olayın özellikleri içinde belirlenecek aynı güçte kanıtlarla kanıtlanabilir.
Açıklanan yasal mevzuat çerçevesinde somut olayda; öncelikle, 2147 sayılı Kanun kapsamında yaptığı borçlanma ve 506 sayılı Kanun kapsamındaki hizmet süreleri ile varsa askerlik borçlanması gözetildiğinde davalının yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanıp kazanamadığı araştırılıp irdelendikten sonra; bu süreler gözetildiğinde tahsis talep tarihi itibariyle aylığa hak kazandığı sonucuna varılıyorsa 01.10.1993 tarihinden itibaren aylık bağlanması gereklidir. 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlandığı sürelerin sosyal güvenlik bakımından değerlendirilmesinin, başka bir deyişle yaşlılık aylığı bağlanmasında hesaba katılmasının mümkün olabilmesi için, davalının yurt dışından kesin dönüş yapıp yapmadığı araştırılıp, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği dikkate alındığında, kesin dönüş tarihini takip eden aybaşından ise anılan borçlanma süresi de dikkate alınarak aylık bağlanması ve /veya ödenmeye devam edilmesi gereklidir. Yapılacak değerlendirmede, taleple bağlılık ilkesi dışında, talebin istirdat istemine ilişkin olduğu, istirdata konu alacak belirlenir iken, 2147 sayılı Yasaya tabi borçlanma ile ...’deki çalışma ve askerlik borçlanmasına göre davacının 01.10.1993 tarihi itibariyle 2147 sayılı Yasa hükümlerine göre aylığa hak kazandığının kabul edilmesi halinde, Kurumun, 3201 sayılı Yasanın 6. maddesi çerçevesinde 01.10.1993’den kesin dönüş tarihine dek 3201 sayılı Yasaya göre ödenen fark aylıkları istirdata hakkı bulunduğu, kesin dönüş tarihinden itibaren 3201 sayılı Yasaya göre borçlanılan sürelerde ilave edilerek sigortalıya aylık bağlanması gerektiği ve Kurumun anılan tarihden sonra ödediği aylıkları istirdata hakkı bulunmadığı gözetilmelidir.
Mahkemece, yukarıda belirtilen hukuki ve fiili gözetilmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu davanın kabulüne karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı (karşı davalı) avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, 13.3.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.