7. Hukuk Dairesi 2015/1615 E. , 2015/6044 K.
"İçtihat Metni"İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Davalı temyizi yönünden;
6100 sayılı HMK"nun geçici 3.madde 1.fıkrasına göre; “Bölge Adliye Mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun"un geçici 2"nci maddesi uyarınca Resmi Gazete"de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” 2.fıkrasına göre; Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun"un 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454"üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar HUMK"nun 427/2. Maddesi uyarınca temyiz edilemez.
Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra(inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz.
Temyiz sınırından fazla bir alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, hükümde asıl istemin kabul edilmeyen bölümü temyiz sınırını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Kısaca temyize konu edilen miktara bakılarak kesinlik belirlenir.
Alacağın bir kısmının dava edilmesi halinde, kısmi davada kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirlenir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 06.06.1975 gün ve 1975/6-8 sayılı içtihadında “5521 sayılı yasada açık düzenleme olmamakla birlikte, bu Yasa"nın 15.maddesindeki düzenleme gereği HUMK"nun 427. maddesindeki kesinlik sınırının iş mahkemelerinde verilen kararlarda da uygulanması gerektiği, grup halinde açılan davaların salt iş mahkemelerine özgü bir dava türü olmadığı, bu nedenle seri olarak açılan davalarda her dosya için kesinlik sınırına bakılması gerektiği” açıkça belirtilmiştir.
2014 yılında mahkemelerce verilen kararların temyiz edilebilmesi için temyize konu dava değerinin 1.890,00 TL"yi geçmesi gerekir.
Somut olayda, bilirkişi raporu ile hesaplanan ve mahkemece kabule karar verilip davalı tarafça temyize konu edilen miktar 280.25 TL olup karar tarihi itibariyle, temyiz eden davalı aleyhine kabul edilen miktar kesinlik sınırında kaldığından davalının temyiz dilekçesinin reddine karar verilmelidir.
2- Davacı temyizi bakımından;
Davacı işçi dağıtıcı kurye olarak davalı işyerinde taşeron şirketler nezdinde çalıştığını, PTT nin asıl işini yaptığını, bir yıl dolmadan taşeron şirketlerin değiştiğini aynı işçilerin çalışmaya devam ettiğini, yapılan sözleşmelerin muvazaalı olduğunu 31.01.2013 tarihinde haksız ve yazılı fesih bildirimi yapılmaksızın işten çıkartıldığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, yıllık izin, hafta tatili, genel tatil, ücret ve motosiklet bedeli alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili 5584 Sayılı Posta Kanunu 10. maddesine göre PTT idaresinin postaların ayırım ve dağıtım işini ihale yoluyla 3. şahıslara gördürebileceğini, personel yetersizliği nedeni iile hizmet alımı yapıldığını, sözleşmenin muvazaalı olmadığını, davacının kendi işçileri olmayıp ihale alan şirket işçisi olarak çalıştığını belirterek husumet itirazında bulunmuş, ayrıca ... nün ayrı tüzel kişiliği bulunmadığını ve davacıya ait işveren tarafından tutulması gereken belgelerin alt işveren şirketler nezdinde olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemenin 24/12/2013 tarihinde davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verdiği karar davalının temyizi üzerine Dairemizin 2014/3869-11724 E/K sayılı 29.05.2014 günlü kararı ile, “davacıya ait hizmet döküm cetvelinden davacının 31.01.2013 tarihinde işten çıkışı bildirildikten sonra dosyadaki işe giriş bildirgesine ve hizmet cetveline göre 01.02.2013 tarihinde dağıtıcı(posta dağıtım hizmetleri) açıklamasıyla Tayla Turizm isimli şirkette çalışmaya devam ettiği, 01.02.2013-05.02.2013, 14.02.2013-31.03.2013 tarihlerinde sigorta bildirimlerinin yapıldığı, son olarak 01.04.2013 tarihinde işe girişi bildirilip halen çalışmaya devam ettiği anlaşılmaktadır. Davacının fesih tarihi olarak bildirdiği 31.01.2013 tarihinden sonra 01.02.2013 tarihinde posta dağıtımı işinde çalışmaya devam ettiğinin dosyadan açıkça anlaşılmasına göre ve davacının iş akdinin feshedildiğine ilişkin dosyaya bir belge sunulmadığına göre resmi kayıtlar karşısında tanık beyanlarının dikkate alınması mümkün değildir. Davacının iş akdinin devam ettiği anlaşılmakta olup davacının talep ettiği feshe bağlı kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti taleplerinin reddi gerekirken kabulü hatalıdır” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından sözü edilen karar, önceki bozma kararının maddi hataya dayandığı ve bozmaya uyularak verilen kararın hatalı olduğu, 31.01.2013 tarihinden sonra sigorta girişi bulunan işyerlerinin PTT ile alakalı olmadığı ileri sürülerek ve bir kısım belgeler de eklenerek temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, bozma üzerine yerel mahkemece yapılan yargılama sırasında 13/11/2014 günlü duruşmada "Yargıtay bozma ilamını kabul etmiyoruz, iddia edilen sürede müvekkilin kuruma bildirilen çalışması yoktur bu hususun araştırılmasını talep ederiz." şeklinde beyanda bulunmuş, ancak Mahkemece bozmaya uyularak kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı temyiz dilekçesi ekinde çok sayıda belge sunmuş ve kaynak operatörü olarak başka işverenler nezdinde çalıştığını 01.02.2013-05.02.2013 tarihleri arasındaki çalışmasının da PTT ile ilgisi bulunmadığını iddia etmiştir.
Dosya içinde davacının 01.02.2013 tarihinde işe başladığı görülen işyerinin ... sicil numaralı olup işkolunun da 7010 olarak bildirildiği anlaşılmıştır. Hizmet döküm cetvelinde fesihten sonra çalıştığı ... sicil nolu işyerlerinin asıl işveren PTT ile ilgisi olup olmadığı araştırılarak ve tanık beyanlarıyla birlikte yeniden değerlendirilme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi yani araştırmaya yönelik bozma yapılması gerekirken kesin bozma yapılmış olması yönüyle Dairemizin yukarıda esas ve karar numarası belirtilen kararın bu yönüyle maddi hataya dayandığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 4.2.1959 gün ve 1957/13 E, 1959/5 K, ve 9.5.1960 gün ve 1960/21 E, 1960/9 K, sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtay’ca maddi hata sonucu verilen bir karara yerel mahkemece uyulmasına karar verilmesi halinde dahi usulü kazanılmış hak oluşmaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.2.1988 gün ve 1987/2-520 E, 1988/89 K.sayılı kararında, Yargıtay’ca temyiz incelemesinin yapıldığı sırada dosyada bulunan bir belgenin gözden kaçırılması, maddi hata nedeni olarak açıklanmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun kökleşmiş içtihatları maddi hataya dayanan bozma ya da onama ilamının usulü kazanılmış hak oluşturmayacağı yönündedir. (Yargıtay HGK. 17.1.2007 gün 2007/ 9-13 E, 2007/ 17 K.; Yargıtay HGK. 25.6.2008 gün 2008/11-448 E, 2008/ 454 K.).
Yapılacak iş, yukarıda açıklandığı şekilde araştırma yapılarak davacının kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin alacağı hakkında çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz dilekçesinin REDDİNE, davacının temyiz itirazlarının kabulüyle temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 01.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.