Esas No: 2018/1500
Karar No: 2022/606
Karar Tarihi: 23.02.2022
Danıştay 13. Daire 2018/1500 Esas 2022/606 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2018/1500 E. , 2022/606 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2018/1500
Karar No:2022/606
TEMYİZ EDENLER : 1. (DAVACI) : ... Petrolcülük Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. ...
2. (DAVALI) : ... Kurumu
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: ... tarih ve ... sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararının, bayilik lisansı kapsamında faaliyet gösteren davacı şirkete, dağıtıcısı haricinde akaryakıt ikmal ettiği ve böylece 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun 8. maddesinin 1. fıkrası ile 2. fıkrasını ihlâl ettiğinde bahisle Kanun'un 19. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendi uyarınca 147.933,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin kısmının iptali ve vekili ile imzalanan vekâlet sözleşmesi gereğince ödeyeceği 15.000,00-TL vekâlet ücretinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 329. maddesi kapsamında davalı idareden tahsiline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nce verilen ... gün ve E:..., K:... sayılı kararda; davacı hakkında 5015 sayılı Kanunun 19. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinin (3) numaralı alt bendi uyarınca 147.933,00-TL idari para cezası uygulandığı, anılan maddenin aynı Kanunun 8. maddesi yönünden iptali istemiyle Danıştay Onüçüncü Dairesinin itiraz yoluyla başvurusu üzerine, Anayasa Mahkemesi'nin 03/05/2016 tarih ve 29701 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan E:2015/109, K:2016/28 sayılı kararıyla iptaline karar verildiğinden; davacıya verilen idari para cezasının yasal dayanağının Anayasaya ve hukuka aykırı olduğu Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararı ile ortaya konulduğundan dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı; davacının vekili ile imzalanan vekâlet sözleşmesi gereğince vekiline ödeyeceği 15.000,00-TL vekâlet ücretinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemine ilişkin kısma ilişkin olarak ise; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 329. maddesinde, kötüniyetli davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan tarafın, yargılama giderlerinden başka, diğer tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekâlet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebileceği, vekâlet ücretinin miktarı hakkında uyuşmazlık çıkması veya mahkemece miktarının fahiş bulunması hâlinde, bu miktar doğrudan mahkemece takdir olunacağı hükmüne yer verilmiş olup, uyuşmazlıkta ise, davacı tarafından dava konusu idari para cezasının aynı olay ve aynı gerekçeyle ikinci kez uygulandığı iddia edilmekte ise de, davacının dağıtıcı dışı yakıt imali yaptığı tespitinden hareketle alınan ilk idari para cezası kararının ... İdare Mahkemesinin yukarıda zikredilen kararında ön araştırma ve soruşturma prosedürü uygulanmadığı gerekçesiyle iptal edilmesi nedeniyle, davalı idare tarafından Mahkeme kararının gereği olarak ön araştırma yapılıp soruşturma raporunun düzenlendiği ve bu raporun Kurula sevki üzerine dava konusu işlemin tesis edildiği, dolayısıyla davalı idarenin yargı kararını uyguladığı ve kötüniyetli olduğundan söz edilemeyeceğinden, bu talebinin kabulüne hukuken olanak bulunmamaktadır.
Belirtilen gerekçelerle; dava konusu işlemin iptaline, davacının vekili ile imzalanan vekâlet sözleşmesi gereğince vekiline ödeyeceği 15.000,00-TL vekâlet ücretinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi isteminin ise reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu, davacı ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, vekâlet sözleşmesi gereğince vekiline ödeyeceği 15.000,00-TL vekâlet ücretinin kendilerine ödenmesi isteminin reddi bakımından Mahkeme kararı gerekçesinin isabetsiz olduğu, alınan idarî para cezasının aynı eylem kapsamında ikinci kez tesis edildiğinin sabit olduğu, kötü niyetli idare tarafından bu şekilde haksız yere dava açma mecburiyetinde bırakıldığı, davalı idare tarafından davacının eylemine karşı Kanun'da öngörülen yaptırım uygulandığı, davacının bu fiili kastî şekilde işlediği dikkate alındığında cezanın miktarının da mevzuata uygun şekilde belirlendiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı ve davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'IN DÜŞÜNCESİ : Davacının temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının 15.000,00-TL vekâlet ücretinin davacıya ödenmesi isteminin reddine ilişkin kısmının onanması gerektiği; davalının temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı şirketin faaliyet gösterdiği kendisine ait akaryakıt istasyonunda yapılan denetimlerde, BA-BS formlarının incelenmesinden Temmuz-Aralık 2011 dönemleri arasında dağıtıcı firması olmayan bir firmadan yaklaşık 32.000.000,00-TL akaryakıt ikmal ettiğinin tespit edilmiş, ... tarih ve ... sayılı Kurul kararı ile davacı hakkında 147.933,00-TL idari para cezası uygulanmış, bu işleme karşı açılan dava sonucunda, işlemin ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararıyla ön araştırma ve soruşturma prosedürü uygulanmadığı gerekçesiyle iptal edilmesi üzerine yürütülen soruşturma sonucunda düzenlenen, soruşturma rapor esas alınarak davacı şirket hakkında dağıtıcı firması haricinde akaryakıt ikmali yaptığından bahisle (2011 yılı için) 147.933,00-TL idari para cezası uygulanmıştır.
Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa'nın "Suç ve cezalara ilişkin esaslar" başlıklı 38. maddesinin birinci fıkrasında, kimsenin, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamayacağı, kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemeyeceği kurala bağlanmıştır.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 2. maddesinde, "Kabahat" deyiminin, Kanun'un karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlamına geldiği; 3. maddesinde, bu Kanun'un, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması hâlinde, diğer genel hükümlerinin, idarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı; "Zaman Bakımından Uygulama" başlıklı 5. maddesinde, 26/09/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümlerinin kabahatler bakımından da uygulanacağı, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından ise derhâl uygulama kuralının geçerli olduğu; bu maddenin atıf yaptığı 5237 sayılı Kanun'un 7. maddesinin ikinci fıkrasında, suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanunun uygulanacağı ve infaz olunacağı kurala bağlanmıştır.
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun 8. maddesinin birinci fıkrasında, bayi lisanslarına ilişkin düzenlemelerin (teknik, güvenlik, kapasite, çevre vb.) Kurum tarafından yapılacağı, bayilerin, dağıtıcıları ile yapacakları tek elden satış sözleşmesine göre bayilik faaliyetlerini yürüteceği, ikinci fıkrasının (a) bendinde ise, bayilerin lisanslarının devamı süresince, bayisi olduğu dağıtıcı haricinde diğer dağıtıcı ve onların bayilerinden akaryakıt ikmali yapılmaması ile yükümlü oldukları kural altına alınmıştır.
Dava konusu Kurul kararının alındığı tarih itibarıyla yürürlükte bulunan hâliyle 5015 sayılı Kanun'un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendinde, 8. maddenin ihlâli halinde sorumlulara altıyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verileceği, aynı maddenin dördüncü fıkrasında ise, bayiler için yukarıda yer alan cezaların beşte birinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
28/03/2013 tarihli ve 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle değiştirilen 5015 sayılı Kanun'un "idari para cezaları" başlıklı 19. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendinin 3 numaralı alt bendinde; 5, 6, 7, 8 ve 17. maddelerin ihlâli hâlinde, sorumlulara sekiz yüz elli bin Türk Lirası idari para cezası verileceği, aynı maddenin 2. fıkrasının (d) bendinde; 8. maddenin ihlâli hâlinde bayiler için (c) bendinde yer alan cezanın beşte birinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Dairemiz tarafından, 5015 sayılı Kanun'un 19. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendinin "Aşağıdaki hâllerde sorumlulara sekiz yüz elli bin Türk Lirası idari para cezası verilir" bölümünün, bendin (3) numaralı alt bendindeki "8. maddenin ihlâli" yönünden Anayasa'ya aykırı olduğu kanaatiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmuş ve Anayasa Mahkemesi'nin 03/05/2016 tarih ve 29701 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 07/04/2016 tarih ve E:2015/109, K:2016/28 sayılı kararıyla; 5015 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi yönünden Anayasa'nın 2. maddesine aykırı bulunarak iptaline ve iptal hükmünün de kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.
7164 sayılı Kanun'un 32. maddesi ile 5015 sayılı Kanun'un 19. maddesi yeniden düzenlenmiş ve maddenin birinci fıkrasının (f) bendinin (3) numaralı alt bendinde, 8. maddenin ihlâli (8. maddenin ikinci fıkrasının (b) bendi hariç) hâlinde yüz yirmi beş bin Türk Lirasından az olmamak ve altı yüz yirmi beş bin Türk Lirasını geçmemek üzere fiilin işlendiği tarihten bir önceki yılda ilgili lisansa konu petrol piyasası faaliyetine ilişkin net satış hasılatının binde onu oranında idarî para cezası verileceği kuralı yer almıştır.
7164 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile 5015 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 6. maddede, "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Kurulca idari para cezası verilmemiş olan ve Kurul tarafından belirlenen niteliği itibarıyla düzeltme imkânı bulunan fiiller için, 20. maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen ihtar yapıldıktan sonra sonucuna göre gerekirse idari soruşturma başlatılarak yaptırımlar uygulanır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce lisansı sonlandırılan veya iptal edilenler hakkında düzeltme imkânı bulunan fiiller için herhangi bir idari işlem tesis edilmez.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Kurul kararına bağlanmış, ancak tahsilatı tamamlanmamış olan idari para cezaları, işlenen fiil için bu Kanunla birlikte daha düşük bir idari para cezası uygulanmasının öngörülmesi hâlinde, ilgili vergi dairesince 19. maddenin ilgili bentlerinde belirlenmiş olan asgari maktu hadden tahsil edilir. Kısmen veya tamamen tahsil edilen idari para cezaları iade edilmez." kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
1- Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi'nin 15.000,00-TL vekâlet ücretinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 329. maddesi kapsamında davacıya ödenmesi istemi yönünden davanın reddine yönelik kısmında hukukî isabetsizlik bulunmamaktadır.
2- Bölge İdare Mahkemesi kararının, bayilik lisansı kapsamında faaliyet gösteren davacı şirketin, dağıtıcısı haricinde akaryakıt ikmal ettiği ve böylece 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun 8. maddesinin 1. fıkrası ile 2. fıkrasını ihlâl ettiğinde bahisle hakkında tesis edilen 147,933,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin Kurul kararının iptaline yönelik kısmı incelendiğinde;
Dava konusu idari para cezasına sebep eylemin gerçekleştirildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan hâliyle 5015 sayılı Kanun'un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendinde, 8. maddenin ihlâli halinde sorumlulara (yeniden değerleme oranında yapılan artırım ile birlikte) yedi yüz otuz dokuz bin altı yüz altmış altı (739.666,00) Türk Lirası idarî para cezası verileceği, aynı maddenin dördüncü fıkrasında ise, bayiler için yukarıda yer alan cezaların beşte birinin (147,933,00-TL) uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
28/03/2013 tarihli ve 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle değiştirilen 5015 sayılı Kanun'un "idari para cezaları" başlıklı 19. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendinin 3 numaralı alt bendinde; 5, 6, 7, 8 ve 17. maddelerin ihlâli hâlinde, sorumlulara sekiz yüz elli bin Türk Lirası idari para cezası verileceği, aynı maddenin 2. fıkrasının (d) bendinde; 8. maddenin ihlâli hâlinde bayiler için (c) bendinde yer alan cezanın beşte birinin (170.000,00-TL) uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirkete 5015 sayılı Kanun'un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendi uyarınca 147.933,00-TL idari para cezası verildiği; anılan kanun maddesinin işlem tarihinde yürürlükte olan hâlinde davacının fiiline karşılık olarak 170.000,00-TL idari para cezası öngörüldüğü dikkate alındığında, 2013 yılındaki kanun değişikliğinin davacının lehine olmadığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla, davacının eylemi için fiilin işlendiği tarihte öngörülen ceza miktarının 2013 yılında yapılan Kanun değişikliğiyle getirilen düzenleme ile öngörülen miktardan daha düşük olduğu anlaşıldığından, daha ağır idarî para cezası öngören ileri tarihli kanun maddesinin davacıya uygulanması mümkün değildir.
Nitekim davalı idare tarafından, davacının lehine olan eski tarihli kanun hükmüne göre işlem tesis edilmiş olup, söz konusu 5015 sayılı Kanun'un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendi ve aynı maddenin dördüncü fıkrasının Anayasa'ya aykırılık taşıdığına ilişkin bir iptal kararı söz konusu olmadığı gibi Anayasa Mahkemesi'nin 03/05/2016 tarih ve 29701 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 07/04/2016 tarih ve E:2015/109, K:2016/28 sayılı kararı, dağıtıcısı dışında akaryakıt ikmal etmeme yükümlülüğünü suç olmaktan çıkarmamıştır.
Sonuç olarak dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte davacının lehine olan mevzuat kapsamında para cezası uygulanmasına ilişkin dava konusu Kurul kararında hukuka aykırılık, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan 7164 sayılı Kanun'un 32. maddesi ile 5015 sayılı Kanun'un 19. maddesinin yeniden düzenlendiği ve maddenin birinci fıkrasının (f) bendinin (3) numaralı alt bendinde, 8. maddenin ihlâli (8. maddenin ikinci fıkrasının (b) bendi hariç) hâlinde asgarî ceza miktarının yüz yirmi beş bin Türk Lirası olarak belirlendiği ve bu düzenlemenin davacının lehine olduğu görülmekle beraber, kanun koyucu, Kurul tarafından karara bağlanmış, ancak tahsilatı tamamlanmamış idarî para cezalarının, işlenen fiil için 5015 sayılı Kanun'un 7164 sayılı Kanun'un 32. maddesi ile değişik 19. maddesinde daha düşük bir idarî para cezası uygulanması öngörülmüş ise asgarî maktu hadden tahsil edilmesini vergi dairesine bir görev olarak vermiştir. İlgili vergi dairesinin kanunen üstlendiği bu görevi yerine getirmesi açısından önemli olan husus, idarî para cezasının keşinleşmesi değil, tahsilatının tamamlanmamış olmasıdır. Dolayısıyla söz konusu düzenleme, tamamen tahsilat aşamasına özgü bir kural niteliğindedir. İdarî para cezasının iptali istemiyle dava açılsın veya açılmasın, bu kuralın tahsilatı tamamlanmamış idarî para cezalarına uygulanması vergi dairesi açısından bir zorunluluktur.
İlgili vergi dairesi, dava açılıp açılmadığına bakılmaksızın tahsilatı tamamlanmamış idarî para cezasının miktarında lehe bir değişiklik varsa bunu tespit etmekle ve uygulamakla yükümlü bulunduğundan, tahsilat aşamasına özgü olan anılan kuralın, idarî para cezasının iptali istemiyle açılan davalarda dikkate alınmasına gerek bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı istinaf başvurusunun reddi yolundaki kararının, ...-TL vekâlet ücretinin davacıya ödenmesi isteminin reddine ilişkin kısmının ONANMASINA oybirliğiyle;
3. Davalının temyiz isteminin kabulüne;
4. Dava konusu Kurul kararının iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin, temyize konu ... İdari Dava Dairesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun 19. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendi uyarınca verilen 147,933,00-TL idarî para cezasına ilişkin kısmının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA oyçokluğuyla,
5. Davalı idare harçtan muaf olduğundan temyiz aşamasında yatırılan toplam ... -TL harcın istemi halinde davalıya iadesine;
6. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'ne gönderilmesine, 23/02/2022 tarihinde kesin olarak karar verildi.
(X) KARŞI OY :
İdarî para cezalarında, ceza verilmesinin dayanağı kuralın yürürlükten kaldırılması veya lehe düzenleme yapılması hâlinde, uyuşmazlığın ortaya çıkan yeni hukukî durum dikkate alınarak sonuçlandırılacağı açık olduğundan, yargı organlarınca, yeni yasal düzenlemenin ilgililerin lehine olup olmadığı araştırılarak karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, lehe kanunun varlığının tespitinin yargı organlarınca yapılması gerektiği, vergi dairesinin böyle bir yetkisinin ve görevinin bulunmadığı, idari para cezalarına ilişkin düzenlemeler incelendiğinde özellikle alt ve üst sınırın belirlendiği ve nispî oranda cezalandırılmanın öngörüldüğü düzenlemede yargı organlarınca gerekli araştırma yapılarak lehe kanunun var olup olmadığı tespit edildikten sonra lehe kanunun varlığı hâlinde idari para cezasının iptaline karar verileceğinden, belirtilen bu gerekçeyle Mahkeme kararının bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.
(XX) KARŞI OY :
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun 8. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde, bayilerin, bayisi olduğu dağıtıcı haricinde diğer dağıtıcı ve onların bayilerinden akaryakıt ikmali yapılmaması ile yükümlü oldukları kurala bağlanmıştır.
5015 sayılı Kanun'un uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 23/01/2008 tarih ve 5728 sayılı Kanun ile değişik 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendinde, 8. maddenin ihlâli hâlinde, sorumluları hakkında altıyüzbin Türk Lirası idarî para cezası uygulanacağı; dördüncü fıkrasında, bayiler için bu cezanın beşte birinin verileceği öngörülmüştür.
Olayda, davacı şirket hakkında akaryakıt istasyonunda yapılan denetim sonucunda dağıtıcısı dışında başka bir dağıtıcıdan akaryakıt ikmal ederek 5015 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarını ihlâl ettiğinden bahisle, anılan Kanun'un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendi uyarınca 137.357,00-TL idarî para cezası verilmiştir.
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun "İdarî para cezaları" başlıklı 19. maddesi, 6455 sayılı Kanun'un 44. maddesiyle değiştirilerek yeniden düzenlenmiş ve 8. maddenin ihlâli hâlinde uygulanacak idarî para cezası 19. maddenin ikinci fıkrasının (c) bendinde sekizyüzellibin Türk Lirası olarak belirlenerek, bayiler için bu cezanın yine beşte birinin uygulanacağı öngörülmüştür.
Öte yandan, Dairemizce, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun "İdarî para cezaları" başlıklı 6455 sayılı Kanun'un 44. maddesiyle değişik 19. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinde yer alan "Aşağıdaki hâllerde, sorumlulara sekizyüzellibin Türk Lirası idarî para cezası verilir:" kuralının, (3) numaralı alt bendindeki "8. maddenin ihlâli" yönünden Anayasa'nın 2. maddesine aykırı görülerek yapılan itiraz başvurusu üzerine, Anayasa Mahkemesi'nin 07/04/2016 tarih ve E:2015/109, K:2016/28 sayılı kararıyla, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun, 28/03/2013 tarih ve 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle değiştirilen 19. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinin; "Aşağıdaki hâllerde, sorumlulara sekizyüzellibin Türk Lirası idarî para cezası verilir:" bölümünün, 5015 sayılı Kanun’un 8. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline; iptal hükmünün, kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiş olup, anılan iptal kararı 03/05/2016 tarih ve 29701 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak 03/02/2017 tarihinde yürürlüğe girmiş olmasına rağmen kanun koyucu tarafından 5015 sayılı Kanun’un 8. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi yönünden uygulanacak idarî para cezasına yönelik olarak belirlenen sürede yeni bir yasal düzenleme yapılmamıştır.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun "Genel Kanun Niteliği" başlıklı değişik 3. maddesinde, bu Kanun'un, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması hâlinde, diğer genel hükümlerinin ise idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı kurala bağlanmıştır. 5326 sayılı Kanun'un "Zaman Bakımından Uygulama" başlıklı 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümlerinin kabahatler bakımından da uygulanacağı belirtilmiş ve madde ile atıfta bulunulan 5237 sayılı Kanun'un "Zaman Bakımından Uygulama" başlıklı 7. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, 5015 sayılı Kanun’un 8. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan, bayisi olduğu dağıtıcı haricinde diğer dağıtıcı ve onların bayilerinden akaryakıt ikmali yapılmaması yükümlülüğünün ihlâli hâlinde Anayasa Mahkemesi'nin verdiği iptal kararının yürürlüğe girdiği tarihten sonra yeni bir yasal düzenleme yapılmayarak bayiler için cezasızlık durumu gerçekleşmiş olup görülmekte olan bu davada lehe olan bu durumun hukuk devleti ilkesi gereği davacıya da aynen uygulanması gerekir.
Bu itibarla, Anayasa Mahkemesi'nce, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun, 28/03/2013 tarih ve 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle değiştirilen 19. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinin; "Aşağıdaki hâllerde, sorumlulara sekizyüzellibin Türk Lirası idarî para cezası verilir:" bölümünün, 5015 sayılı Kanun’un 8. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi yönünden iptal edilmesi ve kanun koyucu tarafından uygulanacak yaptırım konusunda iptal kararında verilen dokuz aylık süre içerisinde herhangi bir yasal düzenleme yapılmaması karşısında, bu bendi ihlâl eden bayiler için cezasızlık durumu gerçekleştiğinden lehe olan bu hukukî durumdan davacının da yararlandırılması gerekmekte olup, dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.