9. Hukuk Dairesi 2018/446 E. , 2018/2885 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, sendikal tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, iş akdinin işverence sendika üyeliği/faaliyeti nedeni ile feshedildiğini ileri sürerek sendikal tazminat alacağını istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, iş akdinin sendikal nedenle feshedilmediğini, iş sezonu başında olunmasına rağmen beklenen siparişlerin gelmemesi ve piyasa şartlarına göre gelme durumunun da olmaması sonucu üretimde ve buna bağlı olarak yardımcı işletmelerde işçi azaltılmasına karar verildiğini, işyerinde buna göre çalışma düzeni oluşturulduğunu, davacının işverene karşı sadakat borcunu yerine getirmeyerek işini aksattığını, işyerinde beklenen performansı göstermediğini, iş akdinin bildirimli olarak feshedildiğini, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece "toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, bozma ilamına uyulduğu, taraflara Yargıtay ilamı bozma tensip tutanağı duruşma gün ve saatini bildirir meşruhatlı davetiye usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, hükmün bozulmakla tamamen ortadan kalktığı, bozulan hükmün, sonradan verilen kararın eki olmadığı, her davanın sonunda ancak bir nihai karar olabileceği, bu nedenle bozma kararına uyulduktan sonra HMK 297. maddesine uygun olarak yeni bir hüküm oluşturmak gerektiği, açıklanan hükümlerin ortaya koyduğu bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği olduğu, aksi halin, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratacağı, hatta giderek denilebilir ki, dava içinden davalar doğacağı ve hükmün hedefine ulaşmayacağı, kamu düzeni ve barışının oluşturulamayacağı, dosyaya celbedilen davacının şahsi sicil dosyası, hizmet cetveli, prim tahakkuk cetvelleri, işe giriş bildirgeleri, izin talepleri, ödeme belgeleri, davacıya ait sendika üye kayıt fişi, T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ... Bölge Müdürlüğü"nün cevabi yazıları ve müfettiş raporu, tanık beyanları, bozma ilamında belirtilen şekilde bilirkişi raporu aldırıldığı, davacının ıslah harcı ile harçları tamamladığı, taraflar arasında işverence yapılan feshin sendikal nedene dayanıp dayanmadığı davacının sendikal tazminat alacağı bulunup bulunmadığı hususunda uyuşmazlık bulunduğu, iş müfettişi tarafından düzenlenen inceleme raporunda “sondaj usulü ile görüşülen toplam 9 işçinin ifadeleri ile işyeri kayıtlarının incelenmesinden, şikayet dilekçesinde iddia edilen sendikal baskıya ilişkin bir kanaate varılmadığı” görüş belirtildiği, dinlenilen tanıklardan davacı tanığı ..."in özetle “… işyerindeki yetkililer sendikalı olan bizlere sendika üyeliğimizi sona erdirmemiş halinde hak ettiğimiz alacaklarımızı ödeyeceklerini söylediler… davacı iş akdi ise şirket müdürü ... Bey arasında geçen tartışma nedeniyle sona erdi, tartışma sırasında yanlarında değildim, işyerine polis geldiğini görünce ne olduğunu sorduğumda … haberdar oldum… şirket sahibinin yeğeni tarafından sendikaya üye olan işçiler notere götürüldük ve burada noter masrafı işveren tarafından karşılanmak kaydıyla istifa yönünde beyanlarımız noter huzurunda alındı, işveren tarafından sendikaya üye olan işçilerin tamamı işten çıkarıldı”, davacı tanığı ..."nun özetle “davacının iş akdinin niye sonlandırıldığını bilmiyorum… Ben de işyerinde sendikaya üye olan işçilerdendim. Bana işveren tarafından sendikadan ayrılmam için herhangi bir baskı uygulanmadı. Ben notere kendi isteğimle gidip üyeliğime son verdim ve işyerindeki şefime gidip alacaklarımı alıp işten ayrılmak istiyorum deyip bu mümkün mü diye sordum. Onlar da alacaklarımı alarak işten ayrılabileceğimi söyledi… Noterden sendikadan istifa etmeme ilişkin işlemin parasını ben ödedim ancak daha sonra almış olduğum alacakların içerisine işveren tarafından eklendi”, davalı tanığı ..."in özetle “… elektrikçi olarak üç kişi çalıştıklarını, davacının kısa süre çalıştığını ve işlerin azlığı nedeniyle işten çıkarıldığını, kendisinin sendika üyesi olmadığını, ancak işyerinde sendikal örgütlenme olduğunu, işlerin azlığı dışında davacının sendikal nedenle işten çıkarıldığına ilişkin bir şey duymadığını” şeklinde beyanda bulunduğu, davalı vekilinin dosyaya ibraz ettiği belgelere göre, davalı işyerinin giren ve çıkan işçiler aşağı tabloda gösterildiği, Ekim 2010 tarihinden davacının fesih tarihine kadar 140 işçi işe alınırken, 126 kişinin işten çıktığı, fesih tarihinden sonra 25 kişi işe alınırken 107 kişinin çıkış yaptığının tespit edildiği, Ekim 2010-Ekim 2011 tarihleri arsında toplam 165 kişi işe alınırken 233 işçin işten çıkartıldığı, çıkan işçilerden 41 kişisinin sendikalı olduğu, Ekim 2011 dönemine kadar 63 kişinin sendikadan istifa ettiğinin tespit edildiği, mübrez belgelerden ... İş Sendikası"nın davalı işyerinde gerekli çoğunluğu sağlayamadığının anlaşıldığı, toplam 102 sendikalı işçiden 82 kişinin 13.04.2011 tarihinde sendikaya üye olduğu diğer 20 işçinin ise daha önceden sendikalı olduğu, bu işçilerden 59 kişisinin çok kısa bir sürede (aynı gün, bir hafta içinde ve bir ay gibi) tekrar istifa ettiği, dosyaya ibraz edilen üye kayıt fişlerine göre 106 kişinin sendikalı olduğu, ancak bu isimlerden ... adlı kişinin 2 kez üye olduğu, bu üyelerden 67 kişisinin muhtelif tarihlerde sendika üyeliğinden istifa ettiği, davacının iş akdinin feshinden sonra da sendikalı işçilerden çalışmaya devam edenlerin olduğu, 4857 sayılı İş Kanunu m.20 hükmü uyarınca iş sözleşmesinin feshinde geçerli sebebi ispat etme yükümlülüğü işverene iken, işçi feshin başka bir sebebe (örneğin sendikal sebebe) dayandığını iddia ettiği takdirde, bunu kendisi ispat etmek zorunda olduğu, nitekim 6536 sayılı Yasa m.25/7’ye göre, fesih dışında işverenin sendikal ayrımcılık yaptığı iddiasını işçi ispat etmekle yükümlü olduğu; ancak işçi sendikal ayrımcılık yapıldığını güçlü biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işveren davranışının nedenini ispat etmekle yükümlü olduğu, dosyaya sunulan belgelerden, Ekim 2010 tarihinden davacının fesih tarihine (Nisan 2011) kadar 140 işçinin işe alındığı ve 126 kişinin işten çıktığı, fesih tarihinden sonra ise 107 işçinin sözleşmesinin feshedildiği ve 25 işçi işe alındığı tespit edildiği, davalıya ait işyerinde sendikaya üyelik tarihi ve üyelikten istifa tarihleri dikkate alındığında, 13.04.2011 tarihinde önemli derecede (83 işçinin) üyelik işlemi yapıldığı, feshin hemen bir gün sonra olduğu, fesih tarihinde ve sonrasındaki kısa aralıklarla (aynı gün, 3-5 gün veya yaklaşık bir aylık dönem içinde ) 63 işçinin üyelikten istifa ettiği tespit edildiği, bir ay gibi kısa bir süre içinde özgür iradesiyle sendikaya üye olan 83 işçiden % 76 gibi önemli bir kısmının üyelikten istifa etmeleri hayatın olağan akışına uygun düşmediği, yine üyelikten istifa için noter masrafının işveren tarafından karşılanması, keza alacaklarını alamayan ancak hem haklı fesih hem de hakkını yargı yoluyla alma olanağı olan bir işçinin, kendisini koruma sağlayacak sendika üyeliğine son vermesinden sonra işten ayrılmak istediğini söylemesinin olağan olmadığı, davalı tarafça ileri sürülen ve ekonomik nedene dayanan fesih nedeninin gereği gibi ispatlanamaması, davacının iş akdinin feshedildiği nisan 2011 döneminde (fesih öncesinde) 32 kişinin ve fesih tarihinden sonra da 25 kişinin işe alınması nedeniyle fesihte tutarlılık ilkesine uyulmaması ve ayrıca fesihte son çare ilkesine uyulduğuna dair delillerin ibraz edilmemesi, fesih tarihinde sendikaya önemli derecede üyeliğin gerçekleşmesine rağmen anılan tarihte ve sonrasındaki kısa sürede (aynı gün, 3-5 gün veya yaklaşık bir aylık dönem içinde) sendika üyesi işçilerden % 76 gibi önemli bir kısmının üyelikten istifa etmelerinin ve istifaya ilişkin noter masraflarının işveren tarafından karşılanmasının hayatın olağan akışına uygun düşmemesi, toplu iş sözleşmesi yetkisi için başvuru tarihinde işyerinde çalışanların yarıdan fazlasını üye yapma koşulu dikkate alındığında fesih tarihinde ilgili Sendika’nın yetki için yeterli sayıya ulaşmaya yaklaşması ve fesih süreçlerinin aynı döneme denk gelmesi, fesih sürecinin başladığı 2011/Nisan-Mayıs-Haziran aylarında çıkan işçilerden %47-%67-%43 kadarının sendikalı olması, ancak anılan aylada istifa eden işçiler de dikkate alındığında çıkarılan ve istifa eden işçilerin toplam işten çıkan işçilere oranının %67-%94-%94 olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, yukarıda açıklanan sendikal fesih karinesine ilişkin ölçütlerin önemli bir kısmının somut olayda gerçekleştiği ve davalı işverenliğin fesihteki iradesinin sendikal faaliyetin engellenmesine yönelik olduğu anlaşılmış nitekim aynı davalıya aynı konuda ve tarihlerde açılmış olan davalarda feshin sendikal nedenlerle olduğu konusunda karar verilerek sendikal tazminata hükmedilmiş Yargıtay tarafından kararlar onandığı, davacının dosya ve delil durumuna uygun denetime elverişli bilirkişi raporuna ve alınan sendikal tazminat hesaplama raporuna göre davacının alacağı hüküm altına alındığı, tüm dosya kapsamı dosyaya celp edilen belge ve bilgiler, taraf beyanları tanık anlatımları Yargıtay ilamları bilirkişi heyet asıl ve ek raporları, hesap raporu birlikte değerlendirildiğinde davacının davasının kabulüne karar verildiği" gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Bozmadan sonra ıslah yapılıp, yapılamayacağı hususunda Yargıtay Hukuk Daireleri arasındaki içtihat uyuşmazlığının giderilmesi amacı ile içtihatların birleştirilmesi gündeme gelmiş, konu Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunda değerlendirilmiş ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu"nun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararı ile “ Her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı YİBK.nın değiştirilmesine gerek olmadığına” karar verilmiştir.
Yargıtay Kanunu"nun 45/5. maddesi “ İçtihadı birleştirme kararlarının benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, Dairelerine ve Adliye Mahkemelerini bağlayacağı “ hükmünü içermektedir.
Yargıtay Kanunu"nun 45/5. maddesi karşısında “Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu" nun bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararına göre bozmadan sonra yapılan ıslaha değer verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebepden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.