(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi 2015/11705 E. , 2016/7826 K.
"İçtihat Metni"
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davalılardan vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava,kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki kısmi itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece ,davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı alacaklı 03/09/2011 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesinde dayanarak 23/05/2014 tarihinde kefil ve kiracı aleyhine başlattığı icra takibi ile 2013 yılından bakiye 13.020,11 TL , 2014 yılı Ocak ayına ait 2.300,00 TL ve kira sözleşmesi gereğince muaccel hale gelen 2014 yılı Şubat ,Mart ,Nisan,Mayıs,Haziran ve Temmuz aylarına ait aylık 2.300,00 TL den 13.800, 00 TL olmak üzere toplam 29.120,11 TL kira alacağından 8.000,00 TL ödemenin mahsubu ile 21.120,11 TL alacağın tahsilini istemiştir.Davalı borçlular süresinde ibraz ettikleri itiraz dilekçesi ile 3.095,00 TL borcu kabul etmiş ,kalan borca itiraz etmişlerdir.Kira sözleşmesinin 2. maddesi ile herhangi bir ayın kirası işlemeden peşin ve net olarak zamanında ödenmediği takdirde ,diğer aylara ait kira bedellerinin kira süresi bitimine kadar işleyecek tüm kira paralarının hiçbir ihtara veya ihbara gerek olmaksızın muacceliyet kespedeceği kararlaştırılmıştır.Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalıların takip konusu dönem kira borcundan sorumlu bulundukları belirtilmiş ve davalılarca yapılan ödemeler mahsup edilerek 5.721,00 TL borçlu oldukları tespit edilmiştir.Mahkemece de borçluların kabulünde olan 3.095,00 TL borç düşülmek suretiyle davalı borçluların itirazlarının 2.626,00 TL kira alacağı üzerinden iptaline karar verilmiştir.
Kiracı aleyhine düzenleme yasağı başlıklı 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 346.maddesinde; kiracıya kira bedeli ve yan giderler dışında başka bir ödeme yükümlülüğü getirilemeyeceği, özellikle kira bedelinin zamanında ödenmemesi halinde ceza koşulu ödeneceğine veya sonraki kira bedellerinin muaccel olacağına ilişkin anlaşmaların geçersiz olduğu, 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun Geçmişe etkili olma başlıklı 2.maddesinde; Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kurallarının gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı, aynı kanunun görülmekte olan davalara ilişkin uygulama başlıklı 7.maddesinde de; Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76"ncı, faize ilişkin 88"nci, temerrüt faizine ilişkin 120"nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138"nci maddesinin görülmekte olan davalara da uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
./..
Kiracıyı koruma amacıyla getirilen TBK.nun 346.maddesindeki bu yasal düzenlemenin kamu düzenine ilişkin olduğu kuşkusuzdur. Bununla birlikte 6217 Sayılı Yasanın geçici 2.maddesinde değişiklik yapan 6353 Sayılı Yasanın 53.maddesine göre; kiracının Türk Ticaret Kanunun"da tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 323, 325, 331, 340, 343, 344, 346 ve 354"ncü maddelerinin 01.07.2012 tarihinden itibaren sekiz yıl süreyle uygulanamayacağı, bu halde kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümlerinin tatbik olunacağı da öngörülmektedir.
6102 Sayılı TTK.nun 12.maddesine "bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Anılan Yasanın 11.maddesinde "Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir." 15.maddesinde de "İster gezici olsun ister bir dükkanda veya sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri 11.maddenin 2.fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır." düzenlemesi bulunmaktadır. Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu"na göre esnaf sayılması, yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. "ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.
Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar göz önünde bulundurularak kiralanan iş yeri olarak kiralandığına göre davalı kiracının tacir olup olmadığı araştırılıp, sözleşmedeki muacceliyet koşulunun geçerli olup olmayacağı belirlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine,26/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.