14. Hukuk Dairesi 2016/11192 E. , 2019/5893 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar tarafından, davalılar aleyhine 04/05/2015 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17/03/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava, mirasın hükmen reddi isteğine ilişkindir.
Davacılar, 26/05/2014 tarihinde ölen mirasbırakan ..."ın terekesinin borca batık olması nedeni ile mirası hükmen reddin tespitini istemiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, murisin ölüm tarihi itibariyle terekesinin açıkça borca batık olup olmadığının ve mirasçıların terekeyi kabul anlamına gelen işlemler yapıp yapmadıklarının araştırılması gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 605/2 maddesi hükmü gereğince mirasın hükmen reddine (terekenin borca batık olduğunun tespitine) ilişkin talepler, süreye tabi olmayıp mirasçıların iyiniyetli ya da kötüniyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2). Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca TMK"nin Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına ilişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması zorunludur.
Kanunlarımızda mirasın hükmen reddine ilişkin dava bakımından özel yetki tayin olunmamıştır. Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 576 ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 11. maddesinde sayılan davalardan da değildir. O halde, yetki konusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6. ve 7. maddelerindeki genel yetki kurallarına göre belirlenmesi gerekir. Buna göre, mirasın hükmen reddi davasında yetkili mahkeme, davalının yani tereke alacaklısının davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. Öte yandan, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 14. maddesi uyarınca, bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğu düzenlenmiştir.
Somut olayda, mirasbırakanın prim borcuna ilişkin evrakın mirasbırakanın da bağlı olduğu Edremit Sosyal Güvenlik İlçe Müdürlüğü tarafından düzenlendiği anlaşılmakla Edremit Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğu anlaşılmış ise de davalının yetki itirazı konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru görülmemiştir.
Öte yandan, mirasbırakanın terekesine ilişkin araştırmalar, mirasbırakanın ölüm tarihi esas alınarak yapılmamıştır. Mirasbırakanın ölüm tarihi itibari ile araç kaydı ve bankalardan hesap bilgileri sorulmalı, varsa ölüm tarihindeki değerleri tespit edilerek terekenin aktifine katılmalı ve terekenin borca batık olup olmadığı değerlendirilmelidir. Mirasbırakanın davalı ... Kurumuna ölüm tarihindeki ve güncel borç miktarlarının ayrı ayrı sorulması ve mirasçıların terekenin benimsenmesine yönelik eylemlerinin olup olmadığının da belirlenmesi gerekmektedir.
Mahkemece, belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.09.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.