Abaküs Yazılım
4. Daire
Esas No: 2018/2758
Karar No: 2022/1067
Karar Tarihi: 23.02.2022

Danıştay 4. Daire 2018/2758 Esas 2022/1067 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2018/2758 E.  ,  2022/1067 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    DÖRDÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2018/2758
    Karar No : 2022/1067

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
    (…. Vergi Dairesi Müdürlüğü)
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACI) : …
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı adına, … Makine Sanayi İnşaat ve Ticaret Limited Şirketi'nin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … ila … sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; ödeme emirlerinde, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un mükerrer 35. maddelerinin birlikte dayanak olarak gösterildiği, her iki yasa kuralının, amme alacağının konusu ve niteliği ile sorumluluk esasları bakımından birbirinden farklı düzenlemeler içerdiği, kanuni temsilciler yönünden 213 sayılı Kanunun 10. maddesi, sadece vergi borçlarını kapsayan kusur sorumluluğu getirmişken, 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi, vergi dışındaki amme borçlarından ötürü kusursuz sorumluluk halini düzenlediği, buna göre, kanuni temsilcinin hangi maddeye göre takip edildiği bilinmeden, hangi amme alacağından ve ne şekilde sorumlu tutulduğunun da belirlenemeyeceği, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerinin, hukuk kurallarının öngörülebilir olmasını, yasa kurallarının ile idari işlemlerin herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını da kapsadığı, dava konusu işlemlerde bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmadığı, öte yandan, ödeme emrine konu amme alacağının 2010-2015 yıllarına ilişkin olduğu, asıl borçlu şirketin 6652 sayılı Kanun kapsamında vergi borçlarının yapılandırılıp taksitlendirdiği, dolayısıyla, vergi borçlarının nitelik değiştirip yeni borç haline gelmesine rağmen şirket adına bu kapsamda ödenmemiş taksitlerden kalan borç tutarı üzerinden yeniden takip işlemi başlatılarak tüm takip yolları tüketilmeden davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; asıl borçlu şirkete ait olup 6552 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılan vergi borcunun nitelik değiştirip yeni bir borç haline geldiği, bu bakımdan asıl borçlu şirket hakkında yeniden takibin başlatılması gerektiği, yapılandırmanın iptalinden sonra şirket adına yeniden ödeme emri düzenlenmeden kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı, 6552 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılmayan ve asıl borçlu şirket hakkında 2014/Ocak ve Nisan dönemlerinde gerçekleştirilen mal varlığı araştırmaları sonrasında şirkete tebliğ edilen ödeme emirleri açısından ise, ödeme emirleri tebliği sonrasında şirket hakkında yeni bir mal varlığı araştırması yapılmaması nedeniyle alacağın şirketten tahsil imkanının bulunmadığı hususunun idare tarafından kanıtlanamadığı, dolayısıyla bu alacaklar açısından da kanuni temsilci sıfatıyla davacı hakkında takibata geçilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, asıl borçlu şirketin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla dava konusu ödeme emirlerinin düzenlendiği, vergi borçlarının vadesinde ödenmemesi üzerine düzenlenen ödeme emirlerinin şirkete usulüne uygun tebliğ edildiği, yapılan mal varlığı araştırmasında hacze kabil herhangi bir mal varlığı unsuruna rastlanılmadığı, yapılandırmanın iptali üzerine takip işlemlerine kaldığı yerden devam edilmesinin mevzuat gereği olduğu, yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

    TETKİK HÂKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının, dava konusu ödeme emirleri içeriği yapılandırılan amme alacaklarına ilişkin kısmında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından hukuka aykırılık görülmemiştir.
    Vergi Dava Dairesi kararının, dava konusu ödeme emirleri içeriğinde yer alan ve yapılandırma kapsamında bulunmayan amme alacaklarına ilişkin temyiz istemine gelince;
    213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatlar gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yazılı olanlarca bu ödevlerin yerine getirilmemesi yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı, tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmalarının kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacağı düzenlenmiştir.
    6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un “Terimler” başlıklı 3. maddesinde, amme borçlusu veya borçlu teriminin, amme alacağını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısları ve bunların kanuni temsilci veya mirasçılarını ve vergi mükelleflerini, vergi sorumlusunu, kefili ve yabancı şahıs ve kurumlar temsilcilerini ifade ettiği belirtilmiş, tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı terimi ise, amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacakları şeklinde tanımlanmıştır.
    Bu çerçevede, 213 sayılı Kanun'un 10. maddesi hükmüne göre kanuni temsilci sıfatıyla ilgili kişilerin takip edilebilmesi için, asıl borçlu şirket nezdinde vergi borcunun usulüne uygun bir biçimde tarh, tahakkuk ve tebliğ safhalarından geçerek kesinleştirilmesi ve amme alacağının vergi borçlusundan kısmen veya tamamen tahsil imkanının bulunmadığının somut biçimde ortaya konulması, bir başka ifadeyle, asıl borçlu hakkında 6183 sayılı Kanun ile belirlenen takip ve tahsil yollarının tüketilmesi gerekmektedir.
    Dosyanın incelenmesinden; dava konusu ödeme emirleri içeriğinde yer alan ve yapılandırma kapsamında bulunmayan amme alacakları için asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin usulüne uygun tebliğ edildiği, asıl borçlu şirket nezdinde 02/04/2014 tarihinde yapılan mal varlığı araştırması sonucunda amme alacaklarının şirketten tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla ödeme emri düzenlendiği, amme alacaklarının ait olduğu dönemlerde davacının kanuni temsilcilik sıfatını haiz olduğu, öte yandan davacı tarafından söz konusu amme alacaklarının asıl borçlu şirketten tahsil edilebileceğine, diğer bir ifadeyle şirketin vergi borçlarını karşılayacak yeterli mal varlığının bulunduğuna dair somut bir itiraz ileri sürülmediği anlaşılmaktadır.
    Bu itibarla, dava konusu ödeme emirleri içeriğinde yer alan amme alacaklarının toplam değeri dikkate alındığında, asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyeceği açık olan amme alacaklarının tahsili amacıyla davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmakla, Vergi Dava Dairesi kararının belirtilen kısmında isabet görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Temyiz isteminin kısmen kabul, kısmen reddine,
    2. … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, dava konusu ödeme emirleri içeriği yapılandırılan amme alacakları yönünden davanın kabulüne ilişkin kısmının Üye Mehmet …'ün karşı oyu ve oyçokluğuyla ONANMASINA,
    3. Anılan Vergi Dava Dairesi kararının dava konusu ödeme emirleri içeriğinde yer alan ve yapılandırma kapsamında bulunmayan amme alacakları yönünden davanın kabulüne ilişkin kısmının ise Üyeler … ve …'in karşı oyu ve oyçokluğuyla BOZULMASINA,
    4. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 23/02/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


    (X) KARŞI OY :
    Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına bozulan kısım yönünden katılmıyoruz.


    (XX) KARŞI OY :
    Yeniden yapılandırma yasaları olarak da nitelendirilen kimi özel yasalar kapsamında yükümlülere, vergi borcunun, miktarı ve vadesi değiştirilip yeni bir ödeme planına bağlanarak, ödenmesi konusunda kimi koşullarla kolaylıklar sağlanmaktadır. Yeniden yapılandırılan borcun ödenmemesi halinde, diğer bir deyişle yapılandırmaya ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle hakkın kaybedilmesi ve bunun sonucunda yapılandırmanın iptali durumunda tahsil işlemlerine kalındığı yerden devam edilmesi yasa gereğidir.
    Amme alacağının özel yasalara göre ödenmek üzere başvuruda bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması, zamanaşımına olan etkisi dışında, asıl borçluya ait amme borcunun ödenmemesi halinde kanuni temsilcinin/ortağın sorumluluğunu düzenleyen kurallar gereğince, borcun takibinde gelinen aşamayı değiştirmeyeceği gibi matematiksel bir işlem mahiyetinde olduğu, kaldı ki borcun kısmen ödenmesi durumunda bile ortak veya temsilcinin bir hak kaybının olmadığı, bu husus dikkate alınarak idarece işlem tesis edileceği tabiidir.
    Açıklanan nedenlerle, yapılandırılan amme alacakları yönünden uyuşmazlığın esasının diğer kısımlar bakımından incelenmesi suretiyle karar verilmek üzere davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının söz konusu kısmının yukarıda belirtilen gerekçe doğrultusunda bozulması gerektiği görüşüyle Daire kararına kısmen katılmıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi