Abaküs Yazılım
4. Daire
Esas No: 2019/1985
Karar No: 2022/1068
Karar Tarihi: 23.02.2022

Danıştay 4. Daire 2019/1985 Esas 2022/1068 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2019/1985 E.  ,  2022/1068 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    DÖRDÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2019/1985
    Karar No : 2022/1068

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
    (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACI) : …
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı adına, ... Süs Bitkileri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve …,…,… sayılı ödeme emirlerinin yargı harçları dışında kalan kısımlarının iptali istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacının sahte fatura kullanımı ile bir ilgisinin olmadığı, söz konusu fiili işlemediği, tarhiyatlara dayanak olan maddi olgunun davacı tarafından gerçekleştirilmediği, hatta davacının şirket yönetimi ile bir ilgisinin bulunmadığı, sadece peyzaj mimarı olarak şantiye şefliği yaptığı hususlarının kesinleşmiş bir yargı kararı ile tespit edildiği, olayın gerçek mahiyeti dikkate alındığında, dava konusu amme alacaklarının dayanağı sahte fatura kullanma eylemlerinde davacının bir kusurunun bulunmadığı anlaşıldığından söz konusu amme alacaklarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen dava konusu ödeme emirlerinin belirtilen kısımlarında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesine göre kanuni temsilcilerin sorumluluğunun, vergiye ilişkin kanuni ödevlerin yerine getirilmesine yönelik olup adli yargı yerince verilen beraat kararı dayanak alınarak vergisel sorumluluk hakkında karar verilemeyeceği, bu bakımdan, davacının kanuni temsilcilik dönemi, ödeme emirleri ile tahsil edilmek istenen alacakların vergilendirme, beyan ve vade tarihlerinde vergi ödevlerini yerine getirmede kusurlu olup olmadığı, alacağın asıl borçlu şirketten usulüne uygun olarak takip edilip edilmediği gibi kanuni temsilcilerin sorumluluğuna gidilebilmesi için aranılan koşullar yönünden gerekli inceleme ve değerlendirme yapıldıktan sonra davanın karara bağlanması gerektiği, dava konusu 1 sayılı ödeme emri yönünden; davacı adına düzenlenen ödeme emri içeriği vergi borcunun nitelik değiştirerek, asıl borçlu şirketin 6552 sayılı Kanun kapsamında taksitlendirilip ödenmeyen borcuna dönüştüğü anlaşıldığından, şirket adına tekrar ödeme emri tanzim ve tebliği sonrasında tahsil olanaksızlığının ortaya konulması şartıyla yapılandırma tarihleri esas alınarak temsilci adına takibe geçilmesi gerekirken davacı adına doğrudan ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı, 4 sayılı ödeme emri yönünden; içeriği vergi borçlarının 2004/3 dönemi katma değer vergisi ve ferilerinden oluştuğu, vadelerinin de 06/06/2017 tarihine rastladığı, davacının 04/06/2004 - 13/03/2006 tarihleri arasında kanuni temsilci vasfına sahip bulunması karşısında anılan borçlardan sorumlu tutulamayacağından söz konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı, 3 sayılı ödeme emri yönünden; içerik borçların 2005/6 ila 12 dönemleri ve 2006/1,2 dönemleri katma değer vergisi ve ferilerinden oluştuğu, davacının kanuni temsilcilik dönemine ilişkin bulunduğu, ancak borçların tahsili için şirket adına düzenlenen 2016/147 sayılı ödeme emrinin, 18/05/2016 tarihinde şirkete tebliğ edildiği, mal varlığı araştırmalarının anılan tarihten sonra yapılması gerekirken şirketin sahip olduğu 4 araca ilişkin haciz bildirilerinin söz konusu tarihten önce 08/04/2016 tarihinde düzenlendiği, 2016/86 sayılı ödeme emrinin ise 03/10/2017 tarihinde şirkete tebliğ edildiği, ancak bu tarihten sonra mal varlığı araştırmasının yapılmadığı, dolayısıyla amme alacağının şirketten tahsil edilemeyeceği ortaya konulmadan davacı adına düzenlenen söz konusu ödeme emrinde de hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından, asıl borçlu şirketin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla dava konusu ödeme emirlerinin düzenlendiği, vergi borçlarının vadesinde ödenmemesi üzerine düzenlenen ödeme emirlerinin şirkete usulüne uygun tebliğ edildiği belirtilerek temyiz isteminin kabulü gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, ödeme emrinin tebliğinden önce tarafına borçların tarh ve tahakkuku ile ilgili herhangi bir tebligatın yapılmadığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde, kanuni temsilciler ile ilgili olarak kusur sorumluluğunun getirildiği, tarhiyata konu eylemler nedeniyle açılan ceza davasından beraat edildiği, yapılandırma başvurusunun şirket hissedarları tarafından yapıldığı, bu dönemde şirketle herhangi bir ilgisinin bulunmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

    TETKİK HÂKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının, … tarih ve …,… sayılı ödeme emirleri yönünden davanın kabulüne ilişkin kısmında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından hukuka aykırılık görülmemiştir.

    Temyize konu kararın … tarih ve … sayılı ödeme emri içeriği yargı harçları dışındaki amme alacaklarına ilişkin kısmına gelince;
    213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatlar gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yazılı olanlarca bu ödevlerin yerine getirilmemesi yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı, tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmalarının kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacağı düzenlenmiştir.
    6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un “Terimler” başlıklı 3. maddesinde, amme borçlusu veya borçlu teriminin, amme alacağını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısları ve bunların kanuni temsilci veya mirasçılarını ve vergi mükelleflerini, vergi sorumlusunu, kefili ve yabancı şahıs ve kurumlar temsilcilerini ifade ettiği belirtilmiş, tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı terimi ise, amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacakları şeklinde tanımlanmıştır.
    Bu çerçevede, 213 sayılı Kanun'un 10. maddesi hükmüne göre kanuni temsilci sıfatıyla ilgili kişilerin takip edilebilmesi için, asıl borçlu şirket nezdinde vergi borcunun usulüne uygun bir biçimde tarh, tahakkuk ve tebliğ safhalarından geçerek kesinleştirilmesi ve amme alacağının vergi borçlusundan kısmen veya tamamen tahsil imkanının bulunmadığının somut biçimde ortaya konulması, bir başka ifadeyle, asıl borçlu hakkında 6183 sayılı Kanun ile belirlenen takip ve tahsil yollarının tüketilmesi gerekmektedir.
    Dosyanın incelenmesinden; dava konusu … sayılı ödeme emri içeriği amme alacakları için asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin usulüne uygun tebliğ edildiği, asıl borçlu şirket hakkında yapılan mal varlığı araştırması sonucunda amme alacaklarının şirketten tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla ödeme emri düzenlendiği, amme alacaklarının ait olduğu dönemlerde davacının kanuni temsilcilik sıfatını haiz olduğu, öte yandan davacı tarafından söz konusu amme alacaklarının asıl borçlu şirketten tahsil edilebileceğine, diğer bir ifadeyle şirketin vergi borçlarını karşılayacak yeterli mal varlığının bulunduğuna dair somut bir itiraz ileri sürülmediği anlaşılmaktadır.
    Bu itibarla, dava konusu … sayılı ödeme emri içeriği amme alacaklarının yargı harçları haricindeki kısmının 4.287.069,18 TL olduğu dikkate alındığında, asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyeceği açık olan amme alacaklarının tahsili amacıyla davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından Vergi Dava Dairesi kararının belirtilen kısmında hukuki isabet görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Temyiz isteminin kısmen kabul, kısmen reddine,
    2. … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, dava konusu … sayılı ödeme emri yönünden davanın kabulüne ilişkin kısmının oybirliğiyle, … sayılı ödeme emri yönünden davanın kabulüne dair kısmının Üye …'ün karşı oyu ve oyçokluğuyla ONANMASINA,
    3. Anılan Vergi Dava Dairesi kararının dava konusu … sayılı ödeme emri yönünden davanın kabulüne ilişkin kısmının ise Üyeler … ve …'in karşı oyu ve oyçokluğuyla BOZULMASINA,
    4. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 23/02/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


    (X) KARŞI OY :
    Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına bozulan kısım yönünden katılmıyoruz.


    (XX) KARŞI OY :
    Yeniden yapılandırma yasaları olarak da nitelendirilen kimi özel yasalar kapsamında yükümlülere, vergi borcunun, miktarı ve vadesi değiştirilip yeni bir ödeme planına bağlanarak, ödenmesi konusunda kimi koşullarla kolaylıklar sağlanmaktadır. Yeniden yapılandırılan borcun ödenmemesi halinde, diğer bir deyişle yapılandırmaya ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle hakkın kaybedilmesi ve bunun sonucunda yapılandırmanın iptali durumunda tahsil işlemlerine kalındığı yerden devam edilmesi yasa gereğidir.
    Amme alacağının özel yasalara göre ödenmek üzere başvuruda bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması, zamanaşımına olan etkisi dışında, asıl borçluya ait amme borcunun ödenmemesi halinde kanuni temsilcinin/ortağın sorumluluğunu düzenleyen kurallar gereğince, borcun takibinde gelinen aşamayı değiştirmeyeceği gibi matematiksel bir işlem mahiyetinde olduğu, kaldı ki borcun kısmen ödenmesi durumunda bile ortak veya temsilcinin bir hak kaybının olmadığı, bu husus dikkate alınarak idarece işlem tesis edileceği tabiidir.
    Açıklanan nedenlerle, yapılandırılan amme alacakları yönünden uyuşmazlığın esasının diğer kısımlar bakımından incelenmesi suretiyle karar verilmek üzere davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının dava konusu 2018/1 sayılı ödeme emrine ilişkin kısmının yukarıda belirtilen gerekçe doğrultusunda bozulması gerektiği görüşüyle Daire kararına kısmen katılmıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi