Esas No: 2019/5700
Karar No: 2022/1072
Karar Tarihi: 23.02.2022
Danıştay 4. Daire 2019/5700 Esas 2022/1072 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2019/5700 E. , 2022/1072 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/5700
Karar No : 2022/1072
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … Motorlu Vasıtalar Ticaret A.Ş.'nin 2000 ila 2005 yıllarının muhtelif dönemlerine ilişkin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … ila … sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacının, asıl borçlu şirketin yönetim kurulunun … tarih ve … sayılı kararıyla yönetim kurulu başkan yardımcılığı ve şirket müdür yardımcılığına seçildiği, şirketi ilzam ve temsile şirket kaşesi altında yönetim kurulu başkanıyla birlikte münferiden yetkili kılındığı, dosyada bulunan … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … tarihli yazısında davacının şirket yönetim kurulunun … tarih ve … sayılı kararıyla yönetim kurulu başkan yardımcılığından ayrıldığı belirtilmiş ise de yönetim kurulu üyeliği devam eden davacının şirketi ilzam ve temsil yetkisinin de sona erip ermediğinin anlaşılamadığı, dava konusu ödeme emri içeriği borçların şirketin beyanı üzerine tahakkuk eden 2000 ila 2005 yıllarının muhtelif dönemlerine ilişkin katma değer vergisi, kurumlar vergisi ile özel usulsüzlük cezalarına ilişkin olduğu, borçların tahsili için şirket adına 2001, 2002, 2003, 2005, 2006 ve 2012 yıllarında ödeme emirleri tanzim edildiği, dosyada liste halinde bulunan tablodan söz konusu ödeme emirlerinin 2002, 2003, 2004, 2006 ve 2012 yıllarında normal posta yoluyla, memur eliyle ve ilanen tebliğ edildiği, ara kararına verilen 29/06/2018 tarihli cevapta, şirketin vergi borçları için 4811 sayılı Kanun'dan yararlanılmadığı, ancak 25/03/2003 tarihli dilekçeyle davacının hissesi oranında 4811 Kanun kapsamında tecil ve taksitlendirmenin yapıldığının belirtildiği, öncesinde davacının 05/07/2002 tarihli dilekçeyle … Vergi Dairesi Müdürlüğüne müracaat ederek şirketin vergi borçlarının hissesine düşen bölümü için Konya İli, Sarayönü ilçesinde bulunan taşınmazlarını teminat olarak gösterdiği ve vergi dairesi tarafından bu taşınmazların kaydına 16/07/2002 tarihinde haciz şerhi konulduğu, davacının hissesi oranında taksitlendirilen borcu 2004 yılı içinde tamamen ödemesi nedeniyle 2005 yılında idareye başvurarak hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği, idarece, şirket temsilcisi olduğu ve şirket borcunun tamamından sorumluluğu bulunduğu belirtilerek davacının talebinin reddedildiği, yine ara kararına verilen cevapta, şirket borçlarının 27/05/2011 tarihli dilekçeyle 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırıldığı, ancak ödeme yapılmaması nedeniyle tecilin iptal edilerek kaldırıldığı, sonrasında şirket adına yeniden ödeme emri düzenlenmediğinin bildirildiği, şirket adına kayıtlı … plakalı araca … tarihinde haciz konulduğu, bu haciz işlemi dışında idarece zaman aşımını kesen herhangi bir işlem tesis edilmediği, şirketin … tarih ve … sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yapılan ilan ile kaydının silindiği ve tüzel kişiliğinin sona erdiği, şirket hakkında düzenlenen 2015 tarihli tutanakla da borcu kısmen ya da tamamen karşılayacak herhangi bir mal varlığı bulunmadığının tespit edildiğinden bahisle borcun tahsili için davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla dava konusu ödeme emirlerinin düzenlenerek tebliğ edildiği, şirket tarafından 6111 sayılı Kanundan yararlanmak suretiyle yeniden yapılandırılıp taksitlendirilen vergi borçlarının, yapılandırma tarihi itibarıyla nitelik değiştirip yeni bir borç haline geldiği, eski borç açısından zamanaşımını kesme ve durdurma etkisi olan teminatların yeni borç açısından bu etkisinin devam edeceğinden söz edilemeyeceğinden, yapılandırma tarihini takip eden 2012 yılının başından itibaren zamanaşımının yeniden işlemeye başladığı, 2012 yılında şirkete ait araca haciz işlemi uygulanmakla zamanaşımının tekrar kesildiği, haciz işlemini takip eden 2012 yılının başından itibaren yeniden işlemeye başlayan zamanaşımı süresini kesen başkaca bir işlem yapılmaması nedeniyle zamanaşımı süresinin 31/12/2017 tarihinde dolduğu, her ne kadar yeni vergi borcunun tahsili için şirket adına yeniden ödeme emri düzenlenmemiş ise de 2014 yılında Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yapılan ilan ile sicil kaydı silinen ve tüzel kişiliği sona eren şirket adına yeniden ödeme emri düzenlenemeyeceği dikkate alındığında ödeme emrinin kanuni temsilci adına düzenlenmesi doğru ise de, temsilci adına en geç tahsil zamanaşımının dolduğu 31/12/2017 tarihine kadar ödeme emri düzenlenip tebliğ edilmesi gerekirken, bu süre dolduktan sonra 18/04/2018 tarihinde ödeme emri düzenlendiği ve 24/04/2018 tarihinde tebliğ edildiğinden zamanaşımına uğramış alacağın tahsili için kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, asıl borçlu şirketin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla dava konusu ödeme emirlerinin düzenlendiği, vergi borçlarının vadesinde ödenmemesi üzerine düzenlenen ödeme emirlerinin şirkete usulüne uygun tebliğ edildiği, yapılan mal varlığı araştırmasında hacze kabil herhangi bir mal varlığı unsuruna rastlanılmadığı, yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 23/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.