3. Hukuk Dairesi 2017/12093 E. , 2019/6318 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davada karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; yolcu taşımak amacı ile minibüs satın almak istediğini, aradığı özelliklerde araç bulunca ilanı verenlerle irtibat kurup davaya konu ... plaka sayılı aracın satışı konusunda dava dışı ... ile anlaştığını,...Noterliğine gidildiğinde aracın maliki olan ..."e aracılık eden ..."ya belgeleri teslim ettiğini, ... ile satış işlemlerinin yapılıp 32.000,00 TL ödenerek aracın teslim aldığını, daha sonra, ... İlçesinde tescil işlemlerine başlandığında satışın sahte ruhsat ve belgelerle yapıldığı ve aracın çalıntı olduğunun ortaya çıktığını, aynı plakalı aracın sahte belgelerle bir kaç defa satıldığının anlaşıldığını, aracın gerçek sahibi ..."in 02.03.2007 tarihinde... Savcılığına şikayette bulunduğu ve ... Cumhuriyet Savcılığının Türkiye Noterler Birliğine 15.03.2007 tarihli müzekkere yazarak ..."e ait ... Plakalı aracın satışının başka şahıslara yapılmaması için tedbir alınmasının ihtar edildiğini, buna rağmen 06.06.2007 tarihinde ... Noterliğinde işlem yapılarak kendisinin zarar görmesine yol açıldığını ileri sürerek asıl davada ... ve...Noterliğinden, birleşen davada ise ... Noteri olan ....’den 32.000,00 TL"nin 06.06.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar asıl ve birleşen davalarda; ayrı ayrı davanın reddini talep etmişlerdir.
Mahkemece; davacıyı dolandırdığı iddia edilen şahıslar hakkında tüm hukuki yollar denendikten sonra ihmali olduğu iddia edilen 3. şahıslar hakkında talepte bulunulabileceği kanaatiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı ve birleşen davalı ... tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 06.06.2012 tarih, 2011/7334 E. - 2012/9877 K. sayılı ilamı ile; “Birleşen dosyada davalı...’in temyiz isteminin süreden reddine, davacının asıl dosya hakkındaki temyiz itirazlarının reddine, davacının birleşen dosya davalısı Noter ..."e yönelik temyiz itirazları yönünden ise; ... Cumhuriyet Başsavcılığınca .... Asliye Ceza Mahkemesine Noter çalışanı .... hakkında görevi kötüye kullanmaktan dava açıldığı, BK’nın 53. maddesi gereğince, ceza mahkemesinin cezalandırmaya ilişkin kararında belirlenen maddi olguların hukuk mahkemesi yargıcı yönünden de bağlayıcı olduğu, bu nedenle bu davada verilecek hüküm eldeki davayı da etkileyeceğinden sonucunun beklenmesi gerektiği”nden bahisle bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyma kararı verilerek yeniden yapılan yargılama neticesinde; asıl dava açısından verilen kararın kesinleşmiş olduğu gerekçesi ile asıl dava ile ilgili yeniden karar verilmesine yer olmadığına, noter çalışanı Behiye Taş hakkında görevi kötüye kullanmaktan dolayı ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/210 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde sanığın beraatine karar verildiği ve verilen kararın kesinleşmiş olduğu dikkate alınarak ... noteri olan ..."in herhangi bir sorumluluğunun olmayacağı gerekçesi ile birleşen dosya açısından ... aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Ceza mahkemesinin, uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, olayın varlığına ve sanık tarafından işlendiğine ilişkin maddi olgulara ilişkin kesinleşmiş saptaması, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin hüküm oluşturur. Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hakiminin hukuk hakiminden çok daha elverişli bir konumda olmasıdır (HGK.nun 16.09.1981 gün ve 1979/1-131 E., 1981/587 K. sayılı ilamı, ..., Hukuk Davalarında Kesin Hüküm, 1965, s. 22 vd.).
818 sayılı BK’nun, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 06.06.2012 tarih, 2011/7334 E. - 2012/9877 K. sayılı ilamında da işaret edilen 53. maddesinde ise; ceza mahkemesinin beraat kararı suçun sanıklar tarafından işlenmediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayanıyorsa, bu kararın hukuk hakimini de bağlayacağı, bundan başka kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hakimini bağlamayacağı hüküm altına alınmıştır (Turgut Uygur, Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, s. 844).
Somut olayda; noter çalışanı Behiye Taş hakkında görevi kötüye kullanma suçundan ... Asliye Ceza Mahkemesine ait 2009/210 E. - 2010/57 K. sayılı dosya ile yapılan yargılama neticesinde; “...sanığın üzerine atılı suçu işleme kastının olmadığı, sanığın eyleminin görevi ihmal olarak değerlendirilemeyeceği, görevi ihmal kastının da olmadığı gerekçesi ile beraatine” karar verilmiş fakat kararda suçun sanık tarafından işlenmediği kesin olarak tespit edilmemiştir. O halde; bu nitelikteki kararın hukuk hakimini bağlayacağı söylenemez.
O halde mahkemece; ceza mahkemesinin beraat kararı ile yetinilerek eksik incelemeye dayalı karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
2- Somut olayda; temyize konu dosya ve ... Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2009/210 E. - 2010/57 K. sayılı dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava dışı üçüncü şahıslar tarafından çalıntı olan davaya konu aracın, motor şasi numarası değiştirilerek, sahte plaka, sahte motorlu araç tescil belgesi, sahte motorlu araç trafik belgesi ve sahte kimlik belgesi kullanılarak, davalı ... Noterliğinde davacıya satışının yapıldığı sabittir.
Buna göre; davalı noterin 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 162. maddesi kapsamında; stajyer, katip ve katip adayları tarafından yapılmış olsa bile, bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumlu olacağı açıktır. Nitekim somut olayda da; araç maliki olan ...’in doğum tarihi dosya arasında bulunan “nüfus cüzdanı talep belgesi”nden anlaşıldığı üzere 27.12.1960 iken, araç satış sözleşmesi arkasında bulunan sahte nüfus cüzdanı fotokopisinde 01.03.1960 olarak görünmektedir. Bunun yanında, dosya arasında bulunan ... Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2009/210 E. - 2010/57 K. sayılı dosyası kapsamında alınan 20.06.2007 tarihli ekspertiz raporunda; davaya konu araç için düzenlenmiş görünen motorlu araç tescil belgesi üzerinde basılı olması gereken Emniyet Genel Müdürlüğüne ait soğuk mühür izinin bulunmadığı da tespit edilmiştir.
O halde; davacının noter çalışanının dikkatsiz ve özensiz davranışı ile zarara uğradığı sabit olduğuna göre, nedensellik bağının kesildiğinin ispatı davalı notere düşmekte olup, davalı noter tarafından bunun aksi ispat edilememiş, mahkemece bu hususun gözden kaçırılarak yanılgılı değerlendirme ile davanın reddi bozmayı gerektirmiştir.
3- Bunun yanında; dosya arasında bulunan ... Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2009/210 E. - 2010/57 K. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının 25.01.2010 tarihinde talimatla alınan ifadesinde; “Notere gittim, Burhan aracın yanında beklerken ...noterlikteydi, işlemleri yaptıklarını söylediler, şu an hatırladığım kadarıyla ...’in yerine imzayı ... imzaladı, ben de imzaladıktan sonra kaparo dışındaki paranın tamamını noterde ödedim...” şeklinde beyanda bulunduğu bu şekilde araç maliki olan ... yerine sözleşmeyi ... imzaladığı halde bu durumdan şüphelenmeyerek kusurlu davrandığı, dolayısıyla müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü zorunludur.
O halde mahkemece; davacının müterafik kusurunun varlığı da kabul edilerek, yapılacak yargılama sonucu varılacak hüküm dairesinde karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile anılan şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ; Yukarıdaki açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.07.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.