Abaküs Yazılım
13. Daire
Esas No: 2020/3252
Karar No: 2022/644
Karar Tarihi: 23.02.2022

Danıştay 13. Daire 2020/3252 Esas 2022/644 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2020/3252 E.  ,  2022/644 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONÜÇÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2020/3252
    Karar No : 2022/644

    DAVACI: 1- … Koruma Derneği
    2- … Çevre Dostları Derneği
    3- … Çevre Koruma Derneği
    4- … Çevre Koruma Derneği
    5- … Çevre Koruma Kültür ve Sanat Merkezi Derneği
    6- … Balıkçılık Kalkındırma Yaşatma ve
    … Doğa Çevre Koruma ve Güzelleştirme Derneği
    7- … Çevre Koruma Derneği
    8- … Tabipler Odası
    9- …
    10- … Ziraat Odası
    11- … S.S. … Sulama Kooperatifi
    12- … Turunçgil Üreticileri Birliği
    13- … Ziraat Mühendisleri Odası
    VEKİLLERİ : Av. … - Av. …
    Av. …

    DAVALI : … Kurumu
    VEKİLİ : Av. …
    DAVALI YANINDA MÜDAHİL : … Enerji Üretim ve Ticaret A.Ş.
    VEKİLİ : Av. …

    DAVANIN KONUSU :
    Adana ili, … ilçesinde kurulacak ithal kömür yakıtlı, termik-konvansiyonel tipindeki elektrik üretim tesisinde 49 yıl süre ile faaliyet göstermek üzere ... Enerji Üretim Anonim Şirketi'ne üretim lisansı verilmesine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun (Kurul) … tarih ve … sayılı kararıyla verilen … tarih ve EÜ/… sayılı üretim lisansının iptali istenilmektedir.
    DAVACININ İDDİALARI :
    Aynı bölgede çok sayıda termik santralin kurulmasının canlı yaşamını sona erdireceği, termik santral projelerinin milyonlarca insanın yaşama hakkını ihlâl ettiği ve yeni nesillerin sağlıklı olmasını engelleyeceği, sadece … Termik Santrali'nin yılda 3,5 milyon ton, günde 10.000 ton kömür yaktığı düşünülecek olduğunda bu kadar çok kömürün ve doğalgazın yanması sonucunda ekosistemlerde meydana gelecek değişiklikler sonucu Doğu Akdeniz'de canlı yaşamının biteceği, kömürle çalışan termik santrallerin ormanlara, deniz ortamına, havaya ve toprağa zarar verdiğinin bilimsel olarak ispatlandığı, dava konusu lisans verilirken kümülatif etki değerlendirilmesi ve toplumsal maliyet hesabı yapılmadığı, işlemin Anayasa'ya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine, Türkiye'nin taraf olduğu IRENA ve KYOTO protokollerine aykırı olduğu, Yumurtalık ilçe ve köylerinde 2009 yılında 5 kanser vakası görülmüş iken 2014 yılında bu sayının 60 kanser vakası ve 14 kanser çeşidine yükseldiğinin Sağlık Bakanlığı verileri ile sabit olduğu ileri sürülmektedir.

    DAVALININ SAVUNMASI :
    Davanın süresinde açılmadığı, dava konusu işlemin kesin ve yürütülebilir bir işlem niteliğinde olmadığı, lisans sahibi şirketin ÇED Olumlu Belgesi'ni ve diğer tüm yükümlülükleri yerine getirdiği ve termik santraller yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının özendirilmediğine yönelik iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bununla birlikte, dava konusu işlem yargılama devam ederken davalı yanında müdahilin 6446 sayılı Kanun'un Geçici 29. maddesi uyarınca yaptığı başvurunun davalı idarece değerlendirilmesi sonucunda sona erdirildiğinden, davacılarca gerçekleştirilen yargılama giderlerinin ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenecek vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacılara verilmesine, müdahilin yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

    DANIŞTAY SAVCISI …'IN DÜŞÜNCESİ : Dava; Adana ili, Yumurtalık ilçesinde kurulacak ithal kömür yakıtlı, termik-konvansiyonel tipindeki elektrik üretim tesisinde 49 yıl süre ile faaliyet göstermek üzere … Enerji Üretim Anonim Şirketine üretim lisansı verilmesine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun (Kurul) … tarih ve EÜ/… sayılı üretim lisansının iptali istemiyle açılmıştır.
    Danıştay Onüçüncü Dairesinin 25/12/2018 tarih ve E:2011/3904, K:2018/4372 sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş, anılan karar İdari Dava Daireleri Kurulunun 12/03/2020 tarih ve E:2019/2920, K:2020/698 sayılı kararıyla bozulmuştur.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesine göre, Danıştay'ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalarda, temyiz incelemesi sonucu bozulan kararlar üzerine Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurullarının kararlarına uyulması zorunludur.
    Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 12/03/2020 tarih ve E:2019/3904,K:2020/698 sayılı kararında; dava konusu tesise ilişkin ÇED kararları ile ilgili olarak öncelikle dava konusu tesis ile aynı şehir veya coğrafi bölgede lisans verilen ya da ön lisans aşamasına gelen diğer santrallerin bölgeye bir bütün olarak etkilerinin değerlendirildiği kümülatif etki çalışması yapılıp yapılmadığının, gerekirse bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle açıklığa kavuşturulması gerekmekte iken dava konusu üretim lisansının, kümülatif etki çalışması süreci sonucunda verilmesi gereken bir ÇED Kararına dayanıp dayanmadığı hususu hukuken açıklığa kavuşturulmaksızın, eksik inceleme ile verilen Daire kararında hukuki isabet bulunmadığı belirtilerek Daire kararının bozulmasına karar verildiği görüldüğünden bozma kararında belirtilen gerekçeler doğrultusunda işin esası incelendi.
    Anayasa'nın 56. maddesinde, "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir." hükmü yer almaktadır.
    2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 2. maddesinde, çevre kirliliği, çevrede meydana gelen ve canlıların sağlığını, çevresel değerleri ve ekolojik dengeyi bozabilecek her türlü olumsuz etki olarak tanımlanmış, 3. maddesinde, herkesin, çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi ile görevli olduğu ve bu konuda alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlü bulunduğu, 8. maddesinde ise; kirlenme ihtimalinin bulunduğu durumlarda ilgililerin kirlenmeyi önlemekle yükümlü oldukları belirtilmiştir.
    Dava dosyasındaki belgelerin incelenmesinden; bakılan davada ve Adana ili, Ceyhan ilçesinde kurulacak termik-konvansiyonel üretim tesisinde 49 yıl süreyle üretim faaliyeti göstermek üzere, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile … Madencilik ve Elektrik Üretim Sanayi Ticaret A.Ş.'ye verilen … tarih ve EÜ/… sayılı üretim lisansının iptali istemiyle Danıştay Onüçüncü Dairesinin E:2011/4515 sayısına ve Hatay ili, İskenderun ilçesinde kurulacak üretim tesisinde 49 yıl süreyle üretim faaliyeti göstermek üzere, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile Atlas Enerji Üretim A.Ş.'ye verilen … tarih ve EÜ/… sayılı üretim lisansının iptali istemiyle Danıştay Onüçüncü Dairesinin E:2011/4517 sayısına kayıtlı olarak açılan davalarda, anılan Dairece verilen, "yürütmenin durdurulması isteminin reddi" yolundaki kararların, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 21/03/2013 tarih ve YD İtiraz No:2012/222; 25/03/2013 tarih ve YD İtiraz No:2013/20 ve 21/01/2013 tarih ve YD İtiraz No:2012/941 sayılı kararları ile; Dairece yürütmeyi durdurma isteminin reddine karar verilmeden önce, ara kararları ile davalı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığından, ÇED raporlarının hazırlanması, sonuçlandırılması ve ÇED kararlarının verilmesi aşamasında, aynı şehir veya coğrafi bölgede kurulan ya da kurulacak olan termik santrallerin yer ve konumu ile yakıt türleri, daha önce verilen ÇED kararları ve raporları dikkate alınarak santrallerin ve bölgenin bir bütün olarak değerlendirilmesi suretiyle, santrallerin bölgesel bazda çevreye olan etkilerinin neler olacağı konusunda bir değerlendirme yapılıp yapılmadığının ve bu konuda alınan bir kararın bulunup bulunmadığının sorularak, bu hususlara ilişkin bilgi ve belgelerin istenildiği, Bakanlıkça verilen cevapta; ÇED olumlu kararı verilen santrallerin belirtildiği, ÇED Raporunun incelenmesiyle ilgili olarak yapılan çalışmaların, inceleme ve değerlendirilmelerin açıklandığı, başvurusu yapılan projeler hakkında kümülatif etki çalışmasının da istenildiğinin belirtildiği, davacıların en önemli iddialarından birinin, Adana, Mersin ve Hatay'da çok sayıda elektrik üretim santrali kurulduğu ve kurulacağı, bu durumun çevreye yönelik ciddi olumsuz etkilerinin olduğu ve Anayasa'nın 56. maddesi ile 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 2., 3. ve 8. madde hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, bu santrallerin kurulmasına izin veren idari işlemlerin yargısal denetiminde, salt idarelerin açıklamalarıyla sınırlı kalınması halinde, yeterli yargısal denetimin yapılamayacağı, santrallerin çevreye yönelik olası olumsuz etkileri konusundaki endişelerin giderilemeyeceği sonucuna varıldığı, bu itibarla, ara kararlarına verilen cevaplarda belirtilen belgelerin, dava konusu işlemin dayanağı ÇED Olumlu Kararının, projeyle ilgili kümülatif etki çalışmasının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile davalı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan istenilerek ve bu konularla ilgili, gerekirse bilirkişi incelemesi de yaptırıldıktan sonra, inceleme ve değerlendirme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle itirazların kabul edilerek, yürütmenin durdurulması istemleri hakkında Dairece yeniden karar verilmek üzere Daire kararlarının kaldırılmasına karar verildiği;
    Bakılan bu dava ve Danıştay Onüçüncü Dairesinin E:2011/4515 ve E:2011/4517 sayısına kayıtlı olarak açılan davalarda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca verilmiş olan itiraz kabul kararlarının gerekçesine uygun olarak Dairece yapılan ara kararları ile davalı idareden ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığından; Dairelerinin 14/05/2012 tarih ve E:2011/4515 sayılı ara kararında Çevresel Etki Değerlemesi Yönetmeliği uyarınca alınması gereken ÇED kararı için başvuru yapan tüzel kişilerin başvurularının değerlendirilmesi, ÇED raporlarının hazırlanması, sonuçlandırılması ve ÇED kararlarının verilmesi aşamasında, aynı şehir veya coğrafi bölgede kurulan ya da kurulacak olan termik santrallerin yer ve konumu ile yakıt türleri ile daha önce verilen ÇED kararları ve raporları dikkate alınarak santrallerin ve bölgenin bir bütün olarak değerlendirilmesi suretiyle, santrallerin bölgesel bazda çevreye olan etkilerinin neler olacağı konusunda bir değerlendirme (Doğu Akdeniz Bölgesinde kurulan veya kurulacak santraller için yapılan başvurular dahil) yapılıp yapılmadığının ve bu konuda alınan bir kararın bulunup bulunmadığının sorulduğu, anılan ara kararına Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü tarafından verilen 02/07/2012 tarihli cevapta, "...Bakanlığımıza başvuru yapılan projeler hakkında kümülatif etki çalışması da istenilmektedir." ifadesine yer verildiği görülmekte olup, Bakanlık tarafından istenilen kümülatif etki çalışmasının kapsamı ve niteliğinin, uyuşmazlık konusu üretim tesisi için Çevresel Etki Değerlemesi (ÇED) Yönetmeliği kapsamında değerlendirme yapılırken kümülatif etki değerlendirmesinin yapılıp yapılmadığının, bu kümülatif etki değerlendirmesinin kapsamının, ne şekilde yapıldığının ve hangi bölgeleri içerdiğinin, özellikle davacıların iddialarına konu olan Adana, Mersin ve Hatay Bölgesini içerisine alan bir kümülatif etki değerlendirmesinin yapılıp yapılmadığının sorularak, bu konuya ilişkin bütün bilgi ve belgelerin istenildiği;
    Söz konusu ara kararına Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca verilen cevapta; ÇED Yönetmeliği kapsamında alınan ÇED kararlarının verilmesinden sonra ve/veya lisans verme aşamasında, aynı şehir veya coğrafi bölgede birden fazla santralin kurulmasının söz konusu olduğu hallerde, bu santrallerin yer ve konumu ile yakıt türleri ve bölge bazında çevreye olan etkileri dikkate alınarak kümülatif etki çalışması yapılmadığının, ancak ÇED Yönetmeliği'ne tabi termik santral projeleri için Yönetmelik hükümlerine göre oluşturulan inceleme değerlendirme komisyonu tarafından belirlenen ÇED Raporu Özel Formatına göre hazırlanan ÇED Raporu Bölüm IV-Proje Kapsamında Etkilenecek Alanın Belirlenmesi ve Bu Alan İçindeki Mevcut Çevresel Özelliklerin Açıklanmasının istendiği, Projenin İşletme Aşamasındaki Faaliyetler, Fiziksel ve Biyolojik Çevre Üzerine Etkileri ve Alınacak Önlemler başlığı altında yer alan "Bölgenin mevcut kirlilik yükü (hava, su, toprak) dikkate alınarak kümülatif etkilerin değerlendirilmesi" sorusu ile çevreyi etkileyebilecek olası sorunların belirlenmesi, kirleticilerin miktarı, alıcı ortamla etkileşimi konularındaki bilgilerin ÇED Raporunda yer almasının sağlandığının belirtildiği; daha sonra, ara kararı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığından; ESMAP (Enerji Sektörü Yönetim Yardım Programı) fonları ile desteklenen “Türkiye Su Havzaları Yönetimi–P129244” başlıklı Dünya Bankası Analitik ve İstişari Çalışmasının “Kümülatif Çevresel Etki Değerlendirme (KÇED) Teknik Yardım Çalışması” başlıklı 2. Bileşeni kapsamında hazırlanan ve Haziran 2012’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ÇED, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğüne sunulan “Kümülatif Çevresel Etki Değerlendirme Danışma Notu”nun bir ekini oluşturan "Türkiye'deki Hidroelektrik Santralleri İçin Örnek Kümülatif Çevresel Etki Değerlendirmesi Kılavuzu"na benzer şekilde, Türkiye'deki termik santrallerin kümülatif çevresel etki değerlendirmesine yönelik bir çalışma yapılıp yapılmadığının sorularak konuya ilişkin bilgi ve belgelerin istendiği; verilen cevapta; benzer bir kılavuzun bulunmadığının, hava kalitesinin kümülatif etkilerinin değerlendirilmesinin, modellemenin tanımı, tarifi, kapsamı gibi hususları içeren ve 03/07/2009 tarih ve 27277 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış olan Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği'ne göre yapıldığının belirtildiği;
    Termik santraller açısından kümülatif çevresel etki değerlendirmesiyle ilgili olarak ülkemiz açısından bağlayıcılığı olan uluslararası mevzuata ait dokümanların ve uluslararası mevzuat uygulamalarına ilişkin bilgi ve belgelerin istenilmesi üzerine verilen cevapta; termik santral projelerine ilişkin ÇED sürecinde, ulusal mevzuatın yanısıra taraf olunan uluslararası sözleşmelerin de dikkate alındığının belirtildiği; 03/10/2013 tarih ve 28784 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği EK-3'te "Çevresel Etki Değerlendirmesi Genel Formatı"nda yer verilen "Projenin; a)Çevreyi etkileyebilecek olası sorunların belirlenmesi, kirleticilerin miktarı, alıcı ortamla etkileşimi, kümülatif etkilerin belirlenmesi" çerçevesinde, projelerin inşaat ve işletme aşamasında çevresel etkileri ve alınacak önlemler bakımından kümülatif etkilerinin belirlenmesinin hangi kriterlere göre, nasıl belirlendiğinin sorularak, konuya ilişkin bilgi ve belgelerin istenilmesi ile ilgili soruya verilen cevapta; Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği'nin Ek-2.b.1 maddesi uyarınca, emisyonların merkezinden itibaren SKHKKY Ek-4’te verilen esaslara göre tespit edilmiş baca yüksekliklerinin 50 katı yarıçapa sahip alanın, tesis etki alanı olarak belirlendiğinin, tesis etki alanı içerisindeki, ÇED başvurusu yapan projelerden önce işletmeye geçmiş, inşaatı devam eden veya ÇED Olumlu Kararı almış projelerin dikkate alınarak kümülatif çalışma istendiğinin, her bir ÇED raporunda, kendinden önce işletmeye geçmiş, inşaatı devam eden ve/veya ÇED Olumlu Kararı almış projelerin mevcut durum olarak değerlendirildiğinin ve bunun üzerine planlanan proje ilave edilerek kümülatif değerlendirme çalışmasının tamamlandığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
    Doktrinde yer alan tanımı ile Çevresel Etki Değerlendirilmesi ("ÇED"), "değişik ve çok sayıda aşamayı kapsayan, bunların gerçekleştirilmesine ilişkin farklı zaman dilimlerine yayılmış olan, çevresel etkiler konusunda geleceğe yönelik risk olasılıklarının ve bunlara ait önlemlerin belirlenmesini ve sonuçta çevresel etkilerin kabul edilebilir bir duruma indirgenmesini hedefleyen ve bazı etkilerin kabul edilebilir düzeyde giderilemeyeceğini açığa çıkarmak suretiyle çevresel açıdan elverişsiz yatırımların önlenmesini esas alan bir süreçtir (Yılmaz Turgut, Nükhet; Çevre Politikası ve Hukuku, Ankara 2012, s.212'den aynen; Ayrıca bkz. Güler, Çağatay-Çobanoğlu, Zakir; Çevresel Etki Değerlendirmesi, Çevre Sağlığı Temel Kaynak Dizisi, No:36, Ankara 1994, s. 11. ).
    Ülkemizde ÇED, 1983 tarih ve 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 10. maddesinde ve bu Kanun'a dayanılarak hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nde ("ÇED Yönetmeliği") düzenlenmiştir. ÇED Yönetmeliği'nin 6. maddesinin 3. fıkrasında ÇED kararlarının işlevi şu şekilde ifade edilmiştir: "Yönetmeliğe tabi projeler için "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararı veya "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir" kararı alınmadıkça bu projelere hiç bir teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez."
    ÇED sürecinin kısaca özetlenmesi gerekirse; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ilgili projeye yönelik olarak başvurunun yapıldığını, ÇED sürecinin başladığını duyurur ve ÇED başvuru dosyasını yayınlar. Halkı yatırım hakkında bilgilendirmek, projeye ilişkin görüş ve önerilerini almak üzere Komisyonun kapsamı belirlemesinden önce, Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurum ve kuruluşlar tarafından proje sahibinin katılımı ile halkın katılımı toplantısı düzenlenir. Daha sonra ÇED Raporu Bakanlığa sunulur. Komisyon tarafından incelenerek son şekli verilen ÇED Raporu, Bakanlığa sunulur. Komisyon tarafından incelenerek son şekli verilen ÇED Raporu halkın görüş ve önerilerini almak üzere uygun araçlarla görüşe açılır. Bakanlıkça projeyle ilgili karar alma sürecinde bu görüşler de değerlendirilir. Gerekli çalışmaların yapılmasını müteakip Bakanlıkça nihai ÇED Raporunun Bakanlığa sunulması istenir. Bakanlık, Komisyonun rapor hakkındaki çalışmaları ve halkın görüşlerini dikkate alarak proje için "ÇED Olumlu" ya da "ÇED Olumsuz" kararını verir.
    Kümülatif etki değerlendirmesi ise bir projenin, geçmişteki, günümüzde mevcut ve gelecekte makul olarak öngörülebilen insan faaliyetleri ile birlikte çevrede meydana getireceği değişikliklerin incelenmesidir. 03/10/2013 tarih ve 28784 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan ÇED Yönetmeliği'nin 3 nolu ekinde ÇED raporlarında projenin çevreyi etkileyebilecek olası sorunların belirlenmesi, kirleticilerin miktarı, alıcı ortamla etkileşimi, kümülatif etkilerin belirlenmesi gerektiği ifade edilmektedir.
    Belirtilen kümülatif etki değerlendirmesi kavramı, ÇED'de kullanılan geleneksel yaklaşımdan farklı olarak bazı başka değerlendirme kavramlarının dikkate alınmasını gerektirir. Bu farklı kavramlar ise; ilk olarak gelecekteki daha uzun bir zaman dilimi içerisindeki etkilerin değerlendirilmesi ve daha geniş bir alanda (yani bölgesel) etkilerin değerlendirilmesidir.
    Bu bağlamda, dava konusu üretim lisansının hukuka uygunluk denetimi de; lisansın verdiği izin kapsamındaki üretim faaliyetinin, ÇED kararlarının verilmesinden sonra ve/veya lisans aşamasında insan ve çevre sağlığına uyumlu biçimde devam edip etmediğini ortaya koyacak kümülatif bir tespitin yapılmasını gerektirdiği gibi Anayasa, Elektrik Piyasası ve Çevre Kanunu'nun, çevre ve insan sağlığının korunması yolundaki emredici hükümleri karşısında, santrallerin bulunduğu bölgenin topyekün değerlendirilmesi ve çevreye olabilecek olumsuz etkilerinin belirlenmesi suretiyle bütünsel bir çalışmayı zorunlu kıldığı ortadadır. Dolayısıyla davaya konu lisans ile verilmiş üretim izninin, çevreye zararlı olduğu gerekçesiyle iptali için açılan bu davada uyuşmazlığın çözümü; aynı şehir veya coğrafi bölgede mevcut veya kurulacak olan bütün santrallerin yeri, konumu ve yakıt türleri ile bölgeye yapacağı çevresel etkileri yönünden, (hava-su-toprak kirliliğinin önlenmesi, kültür ve tabiat varlıklarının korunması) Doğu Akdeniz Bölgesinde kurulmuş veya kurulacak santraller için yapılan başvurular dahil daha önce verilen ÇED kararları ve raporları da dikkate alınarak bütünsel bir çalışmayı zorunlu kıldığından, bu yönde bir çevresel etki değerlendirmesi yapılıp yapılmadığına bağlıdır.
    Davaya konu lisans ile verilen üretim izninin de başta Anayasa'nın 56. maddesi ile 4628 sayılı Kanun hükümlerinin davalı idareye, elektriğin çevreyle uyumlu şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için gerekli düzenleme ve denetimin yapılması amacıyla verdiği görev ve sorumluluğu dikkate alınarak Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler de gözetilmek suretiyle kümülatif bir çevresel etki değerlendirmesine dayanması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
    Elektrik üretimi için planlanan bir projenin işletme öncesi, işletme sırası ve işletme sonrasında çevre unsurları olarak olumlu veya olumsuz yönde etkilediği alan, "etki alanı" olarak tanımlanmakta, çevresel etki değerlendirmesi de; lisansın verilmesi aşamasında seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinin yanı sıra üretim projelerinin izlenmesi ve kontrolünde de sürdürülecek çalışmaları içermektedir.
    Dosyada mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinden ise, iptali istenen üretim lisansının dava konusu tesis ile aynı şehir veya coğrafi bölgede daha önce ÇED olumlu kararı veya üretim lisansı verilmiş tesislerin yanı sıra kurulacak olan diğer santrallerin de bölgeye verdiği ve/veya vereceği "etki"lerin, bir bütün olarak değerlendirildiği kümülatif bir çevresel etki değerlendirmesi kararına dayanmadığı anlaşılmaktadır.
    Bu itibarla; davaya konu tesis ile aynı şehir veya coğrafi bölgede lisans verilen ya da ön lisans aşamasına gelen diğer santrallerin bölgeye verdiği ve/veya vereceği "etki"lerin, bir bütün olarak değerlendirildiği kümülatif bir çevresel etki değerlendirmesi kararına dayanmadığı anlaşılan dava konusu üretim lisansında Anayasa'ya, ilgili mevzuat hükümlerine ve kamu yararına uyarlık görülmemiştir.
    Açıklanan nedenlerle; dava konusu işlemin iptali gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Dairemizin davanın reddine yönelik 25/12/2018 tarih ve E:2011/3904, K:2018/4372 sayılı kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 12/03/2020 tarih ve E:2019/2920, K:2020/698 sayılı kararıyla bozulması üzerine gereği yeniden görüşüldü:

    MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
    Adana ili, Yumurtalık ilçesinde kurulması planlanan 800 MWm/ 800 MWe kurulu gücündeki ithal kömür yakıtlı, termik-konvansiyonel tipindeki elektrik üretim tesisi için müdahil … Enerji Üretim ve Ticaret A.Ş.'ne … tarih ve EÜ/… numaralı üretim lisansı verilmiştir.
    Üretim lisansına konu tesis bakımından … tarihli ve … sayılı "ÇED Olumlu Kararı" alınmış ve EPDK'ya sunulmuştur. Ayrıca Çevre ve Orman Bakanlığı'nın 27/09/2010 tarih ve 4000 sayılı yazısı ile, şirketin idareye sunduğu modelleme çalışmaları sonrasında santralin kurulu gücünün 635 MWm / 625 MWe olarak değiştirilmesinde sakınca olmadığı bildirilmiştir.
    … Enerji Üretim ve Ticaret A.Ş.'ne verilen … tarih ve EÜ/… sayılı üretim lisansının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    USUL YÖNÜNDEN:
    Dosyanın incelenmesinden, davalı idarenin 02/07/2021 tarihinde kayda alınan dilekçesi ekinde yer alan … tarih ve … sayılı Kurul kararı ile davaya konu edilen … tarih ve EÜ/… sayılı üretim lisansının davalı yanında müdahil şirketin talebi doğrultusunda 11/02/2021 tarihi itibarıyla sona erdirildiği, dolayısıyla sona erdirilen dava konusu üretim lisansının iptali istemiyle açılan davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından, davanın esasının incelenmesine gerek bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. KONUSU KALMAYAN DAVA HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA oybirliğiyle;
    2. Haklılık tespiti yapılamadığından yargılama giderlerinin taraflar ve müdahil üzerinde bırakılmasına ve taraflar lehine vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına oyçokluğuyla,
    3. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
    4. Bu kararın tebliği tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na temyiz yolu açık olmak üzere, 23/02/2022 tarihinde karar verildi.

    (X) KARŞI OY:
    Dava konusu üretim lisansının davalı idarenin daha sonraki bir işlemiyle sona erdirildiği, dolayısıyla davacıların dava açmaktaki amaçlarına ulaştığı, bu nedenle, davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenecek vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacılara verilmesine, davalı yanında müdahilin yargılama giderlerinin ise üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiği görüşüyle, kararın bu kısmına katılmıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi