4. Hukuk Dairesi 2016/14085 E. , 2017/2002 K.
"İçtihat Metni"
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 09/05/2012 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; açılan davanın reddine dair verilen 30/06/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının dava dışı eşi ile evlilik birliği devam ederken gayrimeşru bir ilişki yaşadığını, söz konusu ilişki nedeniyle eşinden ayrılmak zorunda kaldığını belirterek, uğradığı manevi zararın tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı, iddiaların gerçeği yansıtmadığını davacının eşinin evli olduğunu kendisinden gizlediğini beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının eyleminin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu"nun 24/03/2010 gün, 2010/4-129 esas ve 173 karar sayılı ilamı ile 22.03.2017 gün,sayılı kararında da vurgulandığı üzere; gerek Anayasamızda, gerek Medeni Kanunumuzda aile toplumun temeli olarak kabul edilmiş ve aileyi koruyan hükümlere yer verilmiştir. Aile sadece mensubu olan kişiler için değil toplum için de önemlidir ve hem yazılı hukuk düzenimizde hem de örf ve adet hukukumuzda özel bir yere sahiptir. Bu nedenledir ki, ailenin korunmasına yönelik düzenlemeler sadece aileyi değil, tüm toplumu ilgilendirmektedir. Aile mensuplarının birbirlerine karşı yükümlülüklerinin ihlali çoğu zaman toplum düzenini de etkilemekte, yasalar nezdinde koruma önlemlerinin alınması yoluna gidilmektedir.
Böylesi öneme sahip aile kurumuna mensup erkekle, evli olduğunu bilerek kurulan duygusal ve cinsel ilişkinin aile kurumuna ve onun mensubu olan kişilere vereceği zarar kaçınılmazdır ve davalının bunu öngörmemiş olması düşünülemez.
Bu nedenledir ki, evli kişilerle ilişki uzun süre suç sayılmış ve aile kurumu bu yolla da koruma altına alınmak istenmiştir. Bu tür eylemlerin, daha sonraki yasal düzenlemeler sırasında suç olmaktan çıkarılmış olması, bu eylemin ahlaka aykırılığını ve dolayısıyla haksızlığını da ortadan kaldırmayacaktır. Zira, bir eylemin ceza kanununa göre suç teşkil etmemesi ve müeyyidesinin düzenlenmemiş olması, borçlar hukuku hükümlerine göre ahlaka ya da hukuka aykırı olarak kabul edilmesine engel teşkil etmemektedir.
Sonuç itibariyle, davalı iddia edildiği gibi dava dışı evli olduğunu başlangıçta bilmiyorsa da sonradan öğrendiği ve davacının eşi ile evli olduğunu bilerek
duygusal ve cinsel ilişkiye girdiği dosya kapsamından anlaşıldığına göre davalının sorumluluğu ahlâka ve adaba aykırılık nedeniyle gerçekleşen “haksız fiil”den kaynaklanmakta ve dava da yasal dayanağını haksız fiile ilişkin hükümlerden almaktadır.
Şu durumda, davacının kişilik haklarına saldırının varlığının kabulü gerekir.
BK"nın 50 ve 51. maddelerinde haksız eylemin ve bunun sonucunda doğan zararın birden fazla kişi tarafından meydana getirilmesi durumunda zarar görenin dilediği takdirde eyleme katılanların birisinden, birkaçından veyahut tamamından zincirleme olarak sorumlu tutulmalarını isteme hakkına sahip bulunduğu düzenleme altına alınmıştır. Aynı hüküm 6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu"nun 61. maddesinde de tekrar edilmiş olup davacının aynı eylem nedeniyle açmış olduğu boşanma davasında sayılı kararı ile davacı yararına 50.000,00TL manevi tazminata hükmedildiği de gözetilerek boşanma davasında hüküm altına alınan tazminat ile tahsilde tekerrür olmamak üzere kişilik hakları saldırıya uğrayan davacı yararına uygun miktarda bir tazminata hükmedilmesi gerekirken istemin tümden reddine karar verilmesi doğru olmamış,
kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17/04/2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.