17. Ceza Dairesi 2019/11151 E. , 2019/12010 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali
İHBARNAMEDEKİ DÜŞÜNCE : Bozma
Hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından hükümlü ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 142/1-b, 143, 116/4, 119/1-c, 151/1 ve 31/3. maddeleri gereğince 1 yıl 9 ay 20 gün, 1 yıl 4 ay ve 2 ay 20 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına dair Çanakkale Çocuk Mahkemesinin 25/04/2019 tarihli, 2019/73 Esas ve 2019/24 Karar sayılı kararlarının kesinleşmesini müteakip, hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan hükümlere yönelik olarak Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 04/09/2019 tarihli ve 94660652-105-17-9621-2019-KYB sayılı “Kanun Yararına Bozma” talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başavcılığının 11/09/2019 tarihli ve 2019/86799 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istem yazısında;
“Dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk hakkında Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığının 03/05/2013 tarihli ve 2013/3487 soruşturma, 2013/1357 esas ve 2013/539 sayılı iddianamesi ile hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığını ihlal etme ve mala zarar verme suçlarını işlediğinden bahisle kamu davası açıldığı, Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/12/2014 tarihli ve 2013/444 esas, 2014/691 sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuğun mahkumiyetine karar verildiği, bahse konu kararın Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı ve suça sürüklenen çocuk müdafiince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 17. Ceza Dairesinin 04/07/2018 tarih, 2018/1826 Esas ve 2018/9940 Karar sayılı ilamı ile nitelikli hırsızlık ve iş yeri dokunulmazlığını ihlal etme suçları bakımından onanmasına, mala zarar verme suçu bakımından ise bozulmasına karar verilmesine rağmen, suça sürüklenen çocuk hakkında anılan Yargıtay ilamı ile onanması sonucu kesinleşmiş olan nitelikli hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığını ihlal etme suçları bakımından tekrar mahkumiyeti kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nin 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilebilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 tarihli ve 3-2 Esas ve Karar sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağan üstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir.(Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarihli, 2/29-56 Esas ve Karar sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kesinleşen bu karar veya hükümlerdeki aykırılıklar başka suretle giderilmesi mümkün olmadığı takdirde, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna konu edilebilecektir.
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18.09.2007 tarihli, 2007/8-125 Esas ve 2007/186 sayılı kararında açıklandığı gibi, adı geçen hükümlü hakkındaki temyiz edilmeden kesinleşen ilk hüküm, ancak suç tarihinden sonra yürürlüğe giren yasalar yönünden uyarlama yargısının konusu olabilir ve genel yargı ile uyarlama yargısı birlikte yürütülemez. Kesinleşen bir hükümden sonra yeniden kurulan ikinci hüküm hukuki değerden yoksun ve yok hükmünde olduğundan hukuken varlık kazanmayan bir kararın kanun yararına bozma istemine konu edilmesi de mümkün değildir.
Diğer yandan, hukuk sistemimizde hukuken geçersiz nitelikteki kararların kendiliğinden yok sayılmasını düzenleyen bir hüküm bulunmamaktadır. Bu tip kararlar, olağan veya olağanüstü kanun yolları vasıtasıyla, hukuken geçersiz olduklarına ilişkin bir tespit yapılmadıkça şeklen varlıklarını koruyacaktır. Aksi durum, mahkeme kararlarının bağlayıcı olduğuna dair Anayasa"nın 138. maddesine uygun düşmeyeceği gibi, subjektif ve keyfi yaklaşımlarla kararların uygulanmaması gibi hukuka uygun olmayan sonuçların doğmasına da yol açabilecektir.
İnceleme konusu somut olayda:
Hükümlü ... hakkında, Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığının 03/05/2013 tarihli, 2013/3487 Soruşturma, 2013/1357 Esas, 2013/539 numaralı iddianamesi ile hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarını işlediğinden bahisle kamu davası açıldığı, Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/12/2014 tarihli, 2013/444 Esas ve 2014/691 Karar sayılı ilamı ile hükümlünün atılı suçlardan mahkumiyetlerine karar verildiği, söz konusu kararların Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı ve hükümlü ... müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 17. Ceza Dairesinin 04/07/2018 tarihli, 2018/1826 Esas, 2018/9940 Karar sayılı ilamı ile hükümlü hakkında nitelikli hırsızlık suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün onanmasına, iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün düzeltilerek onanmasına, mala zarar verme suçu bakımından ise kurulan mahkumiyet hükmünün bozulmasına karar verildiği, böylece hükümlü hakkında nitelikli hırsızlık ve iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından verilen hükümlerin kesinleştiği; buna karşın Çanakkale Çocuk Mahkemesince yalnızca mala zarar verme suçundan yargılama yapılarak anılan suçtan hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, nitelikli hırsızlık ve iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından da yeniden mahkumiyet hükümlerinin tesis edilmesi, mükerrir karar niteliğinde olduğu için bu kararların hukuki değerden yoksun ve yok hükmünde olduğu anlaşılmakla;Çanakkale Çocuk Mahkemesinin 25/04/2019 tarihli, 2019/73 Esas ve 2019/24 Karar sayılı ilamı ile hükümlü ... hakkında nitelikli hırsızlık ve iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan ikinci hükümlerin hukuki değerden yoksun ve yok hükmünde oldukları tespit edildiğinden, hukuken varlık kazanmayan bu kararlara yönelik kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ VE KARAR:
Yukarıda açıklanan nedenlerle, hukukî değerden yoksun ve yok hükmünde olan, Çanakkale Çocuk Mahkemesinin 25/04/2019 tarihli, 2019/73 Esas ve 2019/24 Karar sayılı ilamı ile hükümlü hakkında hırsızlık ve iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan hükümlere yönelik kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 08/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.