10. Hukuk Dairesi 2010/13061 E. , 2012/4389 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığının 15.02.2002 tarihinde sona erdiğinin tespiti ve yaşlılık aylığı bağlanmasını istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçe ile, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava konusu uyuşmazlık, davacının limited şirket ortaklığına dayalı 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığının sona erip ermediği noktasındadır. Mahkemece, davacının vergi kaydının sona erdiği tarih itibariyle, esnaflık faaliyetinin sona erdiği kabul edilerek istemin kabulüne karar verilmiş ise de, Mahkemenin bu hükmü, eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır. Zira, davacının limited şirket ortaklığının devam edip etmediği üzerinde durulmamıştır.
Davanın yasal dayanağı olan 1479 sayılı Kanunun, 22.03.1985 günü yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanunla değişik 24’üncü maddesi gereğince, limited şirket ortaklarının yanı sıra gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar (vergi kaydı bulunanlar) veya esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar ya da kanunla kurulu meslek kuruluşunda usulüne uygun kaydı olanlar zorunlu sigortalı olarak kabul edilmiş iken, anılan düzenleme 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunun 14’üncü maddesiyle değiştirilerek, zorunlu sigortalılık kapsamına, limited şirket ortaklığı bulunanlar yanında, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar alınmış, gelir vergisinden bağışık tutulanlar yönünden ise... ile birlikte aynı zamanda kanunla kurulu meslek kuruluşuna yöntemince kayıtlı bulunma koşulları getirilmiştir. Önemle vurgulanmalıdır ki; ..kaydı, kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı, gelir vergisinden Bağışık olmayanlar yönünden vergi kaydı, zorunlu sigortalılığın dayanak belgeleri niteliğinde olup, anılan kayıtlara sahip kişiler yönünden, ancak, “(diğer) sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalma” ve “herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma” olgularının birlikte gerçekleşmesi durumunda zorunlu sigortalılık söz konusu olabilecektir.
1479 sayılı Yasa kapsamında 01.10.1980 tarihi itibariyle tescil edilen davacının, kamyonculuk işi nedeniyle 14.06.1979-31.12.1993 tarihleri arasında vergi kaydı ve 18.10.1999-15.02.2002 tarihine kadar hangi faaliyet nedeniyle olduğu anlaşılamayan
vergi kaydı, 10.05.1977-15.02.2002 tarihleri arasında esnaf ve sanatkar odası kaydı, 10.07.1984-15.02.2002 tarihleri arasında da esnaf sicil kaydı bulunduğu,... yazısına göre ise de, 27.04.1992 den itibaren devam edegelen .... ortaklığı kaydı bulunmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında, limited şirketin faaliyetlerine devam edip etmediği, şirketin vergi mükellefiyet durumu, kazanç bildirip bildirmediği, ticaret sicili kayıtlarına göre münfesih olup olmadığı, şirkete ait petrol istasyonunun fiilen kimler tarafından işletildiği, davacının ticaret odası üyelik aidatlarını ödeyip ödemediği, toplantılara katılıp katılmadığı yöntemince araştırılarak, sonucuna göre karar verilmelidir.
Diğer taraftan, 1479 sayılı ... Kanunu"nun 22.02.2006 gün ve 5458 sayılı Kanunu 13. maddesi ile değişik Ek 19 maddesi ile, 5510 sayılı Kanuna 5754 sayılı Kanun ile eklenen geçici 17. maddelerine göre;... kayıt ve tescili yapıldığı halde, beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanlar ile, beş yıl ve daha fazla süre prim ödemeyenlerin sigortalılıkları; prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının sigortalılığı ise, tescil tarihi itibariyle durdurulur, prim borcuna ait süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez, bu sürelere ilişkin prim tutarlarına Kurum alacakları arasında yer verilmez. (YHGK 28.06.2006 Tarih ve 2006/21-485-483 sayılı Kararı) Anılan yasal düzenlemeden açıkça anlaşıldığı gibi, beş yıl ve daha fazla prim borcu olmak şartıyla, prim borcu bulunan sürenin sigortalılık süresi olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Mahkemece, öncelikle, davacının beyanı alınarak, uyuşmazlığın, 1479 sayılı Yasanın ek 19 ve 5510 sayılı Yasanın geçici 17. maddelerine göre çözümlenmesinin istenmesi durumunda; davacının, ... sigortalılık süresi ile ödenen primlerin tam olarak karşıladığı aylar Kurum’dan sorulup, sonrasında kalan primi ödenmemiş Bağ-Kur sigortalılık süresinin 5 yıl ve daha fazla olduğunun anlaşılması durumunda, prim ödemelerinin tam olarak karşıladığı ay sonu itibariyle sigortalılığın durdurulacağı gözetilmelidir.
Tahsis talep tarihinden sonra kendi nam ve hesabına çalışmanın varlığı halinde, sosyal güvenlik destek primi kesilmesinin gerekip gerekmediği hususu da, ayrıca irdelenmelidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı biçimde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.