11. Ceza Dairesi Esas No: 2017/12403 Karar No: 2019/6994 Karar Tarihi: 03.10.2019
Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/12403 Esas 2019/6994 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, abisinin kimlik bilgilerini kullanarak, kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla resmi belgeye yalan beyanda bulundu. Ancak, mahkeme TCK'nin 206. maddesindeki suçun oluşabilmesi için resmi belgenin beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerektiğini belirterek suçun işlenmediğine hükmetti. Ayrıca, sanığın başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması nedeniyle TCK'nin 268/1 ve 267/1 maddelerindeki suçları işlediği değerlendirildi, fakat bu suçların mahkeme tarafından hatalı şekilde değerlendirilmesi sebebiyle TCK'nin 206/1 maddesinden hüküm kurulması yanlışlığına karar verildi. Mahkeme, sanığın temyiz nedenlerinin yerinde görüldüğünü ve hükmün bu sebeplerden dolayı bozulmasına karar verdi. Detaylı kanun maddeleri şöyle: TCK'nin 206. maddesi (Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu), TCK'nin 268/1 maddesi (Başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçu), TCK'nin 267/1 maddesi (İftira suçu).
11. Ceza Dairesi 2017/12403 E. , 2019/6994 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak HÜKÜM : Mahkumiyet
1- TCK"nin 206. maddesindeki "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak" suçunun oluşabilmesi için, sanığın açıklamaları üzerine oluşturulan resmi belgenin, bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gereklidir. TCK"nin 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için, failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması; TCK"nin 267/1. maddesinde tanımlanan “iftira” suçunun oluşması için ise, yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekir. Somut olayda, 21.05.2014 günlü kolluk tutanakları dikkate alındığında, hırsızlık suçunun şüphelisi olarak yakalanan sanığın, abisi ...’ın kimlik bilgilerini kolluk kuvvetlerine verdiği, olay tutanağı ve göz altına alma kararının abisi ... adıyla düzenlenip imzalandığı ayrıca adli raporun da anılan isimle düzenlendiği, daha sonra nüfus kayıtlarının incelenmesi ile gerçek kimliğinin tespit edilmesi şeklindeki eylemin, işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması nedeniyle TCK"nin 268/1 delaletiyle 267/1. maddesindeki suçu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek TCK"nin 206/1. maddesinden hüküm kurulması, 2- Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun‘un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı itibariyle kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 03.10.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.