Esas No: 2021/778
Karar No: 2022/642
Karar Tarihi: 24.02.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/778 Esas 2022/642 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/778 E. , 2022/642 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/778
Karar No : 2022/642
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Diyarbakır ili, Merkez ilçesi, … köyü, … mezrasında ikamet etmekte iken 1992-1995 yılları arasında meydana gelen terör olayları nedeniyle göç ettiğinden bahisle mal varlığına ulaşamamaktan kaynaklanan zararının karşılanması istemiyle yapılan başvurunun kısmen reddine ilişkin Diyarbakır Valiliği Zarar Tespit Komisyonunun … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Davacının, ikamet ettiği Diyarbakır ili, Merkez … köyü, … mezrasından terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığından bahisle uğradığı zararın 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle davalı idareye başvurduğu, anılan mezrada yapılan keşif sonucunda düzenlenen tutanakta arazi bilgileri yer almamakla birlikte, davacının anılan mezrada bulunan mal varlığına ilişkin tapu kayıtları ile tapulama tutanakları davalı idare tarafından incelendiğinde, söz konusu arazilerin mülkiyetinin ihtilaflı olduğunun tespit edildiği, söz konusu belgelerin 5233 sayılı Kanun kapsamında mülkiyeti gösteren belge olarak kabul edilip edilemeyeceğine ilişkin tereddütler oluşması üzerine İçişleri Bakanlığınca, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünden alınan görüş yazısında, kadastro çalışmaları sonucunda davalı olması nedeniyle kesinleşmeyen taşınmazlara yönelik 5233 sayılı Kanun kapsamındaki başvuruların değerlendirmeye alınması, ancak yargılama sonucuna göre işlem yapılmasının uygun olduğunun belirtildiği, davalı idare tarafından ise ev, ahır ve değirmen zararı olarak toplam 24.590,20-TL'nin davacıya ödenmesine, arazilerin kullanılamadığı sürenin 4 yıl üzerinden hesaplanmasına, ancak söz konusu arazilerin mülkiyetinin ihtilaflı olması, davaların … Kadastro Mahkemesinde devam etmesi nedeniyle, anılan mahkeme tarafından verilecek karardan sonra kesinleşecek tapu kayıtlarına göre arazilerle ilgili zararın 4 yıl olarak ödenmesine karar verildiği, davacı tarafından anılan komisyon kararının iptali istemiyle açılan davada, ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile 5233 sayılı Kanun'un kişilerin mülkiyetinde veya zilyetliğinde bulunan taşınır ve taşınmaz mallar dolayısıyla uğradıkları zararın tazminini kapsadığı, arazilerin mülkiyetine yönelik Kadastro Mahkemesinde devam eden davaların sonuçlanmasını beklemeye gerek bulunmadığı, davacının mülkiyetinde veya zilyetliğinde bulunan arazilerini mezraanın boş kaldığı 4 yıllık süre içerisinde kullanamaması nedeniyle uğradığı zararın tazmin edilmesi gerektiği, dava konusu kararın ev, ahır ve değirmen zararına ilişkin kısmının hukuka uygun olduğuna karar verildiği, bu Mahkeme kararına istinaden yapılan değerlendirme sonucunda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı müfettişlerince hazırlanan 09/07/2010 tarihli rapor esas alınarak davacıya kıraç (arazi) için 50.450,40-TL, değirmen (taşduvarlı) için 3.985,00-TL, ahır (köy tipi kerpiç) için 4.615,00-TL, ev köy tipi kerpiç için 15.990,00-TL olmak üzere toplam 75.040,60-TL ödenmesine ilişkin Diyarbakır Valiliği 4 Nolu Zarar Tespit Komisyonunun … tarih ve … sayılı kararın alındığı, söz konusu kararın iptali istemiyle de bakılan davanın açıldığı,
Olayda, araziye ilişkin zararın tespitinde esas alınan 09/07/2010 tarihli raporda davacının 273 dekarlık arazisinin bulunduğu ve zarar tespitinde bu miktarın dikkate alındığı, 1989 ve 2001 tarihli bir kısım tapu kayıtlarının mevcut olduğu, 1992-1997 yılları arasında 4 yıllık süre için zarar tazmininin talep edildiği, ilgili dönemde arazilerin davacı dışında başkasının kullanımında olduğuna dair bir iddia, bilgi ya da belgenin bulunmadığı, mahkeme kararında, davacının mülkiyetinde/zilyetliğinde bulunan arazilerini (fiili tasarrufunda bulunan) mezranın boş kaldığı 4 yıllık süre içerisinde kullanamaması nedeniyle, uğradığı zararın tazmin edilmesi gerektiğinin belirtildiği, davacının çocukları tarafından muvafakatname verildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacının arazilerini (fiili tasarrufunda bulunan) mezranın boş kaldığı 4 yıllık süre içerisinde kullanamaması nedeniyle uğradığı zararın, ilgili yıllarda davacının mülkiyetinde/zilyetliğinde bulunan araziler tam tespit edilmeksizin ve bu araziler için aynı yıllara ilişkin davacının çocuklarına herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususları birlikte değerlendirilmeksizin, sadece zarar tazmini istenilen 4 yıllık süreden çok sonra düzenlenen 09/07/2010 tarihli rapor esas alınarak tesis edildiği anlaşılan dava konusu işlemin arazi zararlarına ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı, ev, ahır ve değirmen zararına ilişkin kısım için ise daha önce mahkeme kararında bu kısımla ilgili karar verildiğinden ve davacının da bu kısımlara ilişkin herhangi bir talebi olmadığından, bu hususla ilgili karar vermeye gerek olmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 02/12/2019 tarih ve E:2019/3225, K:2019/9061 sayılı kararıyla;
Davacının kendi adına tapuya kayıtlı 273 dönüm kıraç arazisinin bulunduğu, bunun dışındaki arazilerin davacının erkek çocukları .., …, …, … ve … adına kayıtlı olduğu, davacının çocuklarının da aynı köy/mezraya, aynı dönem için başvurularının bulunduğu,
Davacının çocuklarınca sunulan … Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı muvafakatnamenin geçerli olabilmesi için, 5233 sayılı Kanun'un geçmiş olaylar için belirlediği son başvuru tarihi olan 30/05/2008 tarihine kadar komisyona verilmesi gerektiği, bu tarihten sonra sunulan muvafakatnameye itibar edilemeyeceği, davacının çocukları adına kayıtlı arazilerin kendi işlem dosyalarında değerlendirileceğinden, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddi yönünde karar verilmesi gerekirken dava konusu işlemin iptali yönündeki Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılarak, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dava konusu işlemin iptali yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacının mal varlığı tespiti için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı müfettişlerince görevlendirilmiş komisyonca hazırlanan 09/07/2010 tarihli bilirkişi raporunun esas alındığı, bu rapora göre de, davacı adına 273 dönüm kıraç arazi bulunduğu, davacının çocukları …, …, …, … ve … adına köyde tapulu arazinin bulunduğu, …'in işlem dosyasında yapı zararlarının karşılandığı, araziye ilişkin olarak Kadastro Mahkemesinin sonucunun beklenmesine karar verildiği, ayrıca diğer çocuklar … ve …'in adlarına kayıtlı arazilerinin kendi dosyalarında değerlendirileceği, davacının çocukları tarafından sunulan 25/12/2013 tarihli muvafakatnamenin yasal başvuru süresinde (30/05/2008) sunulmadığından değerlendirilemeyeceği, dava konusu işlemin iptaline ilişkin İdare Mahkemesi ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile ... İdare Mahkemesi ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin ... İdare Mahkemesinin temyize konu … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
3. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/02/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Davalı idarenin temyiz istemi kabul edilerek, ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının Danıştay Onuncu Dairesinin 02/12/2019 tarih ve E:2019/3225, K:2019/9061 sayılı kararında yer alan gerekçe doğrultusunda bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.
KARŞI OY
XX- 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun 2.maddesinin (d) bendinde, terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararlar, Kanunun kapsamı dışında tutulmuş; aynı Kanunun 7.maddesinde ise; hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar; yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararların, bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla idarece ödeneceği kurala bağlanmıştır.
Anılan Kanun hükümlerine göre, bir yerleşim yerinde asgari güvenlik düzeyinin gerçekleştirilmiş olmasına ve bu yerde köy korucuları ile bunların aileleri dışındaki diğer köy halkının yaşamasına karşın, yerleşim yerinde yaşayan kişilerin bir kısmının güvenlik kaygıları nedeniyle yerleşim yerini terk etmeleri sonucunda uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın idarece karşılanmasına olanak bulunmamaktadır.
Dava konusu olayda, davacının ikamet ettiği Konaklar mezrasından, terör olayları nedeniyle göç ettiğine ilişkin açık ve somut herhangi bir tespit bulunmadığından, arazi zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında tazminine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen temyiz istemine konu ısrar kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.