
Esas No: 2010/14403
Karar No: 2012/4287
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2010/14403 Esas 2012/4287 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalılardan işveren ...ait işyerinden 01.10.2006 – 16.03.2008 tarihleri arasındaki çalışmaları ayda 20 gün üzerinden kısmi bildirildiği anlaşılan davacı, 20.04.2000 tarihinden itibaren kesintisiz ve tam çalıştığı iddiasıyla, davalı Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiş, Mahkemece, davanın kabulü ile istem hüküm altına alınmıştır.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1’inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanunun 79’uncu maddesidir. Bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davalar kamu düzeni ile ilgili olup, ispatı için özel bir usul öngörülmemiştir. Resmi belge veya yazılı delil esas ise de; somut bilgilere dayanması ve inandırıcı olmaları koşuluyla tanık beyanları ile de ispatı mümkündür. Ne var ki; sigortalı, işe giriş bildirgesi ve imzasını taşıyan puantaj kayıtları, ücret ödeme bordroları ve kısmi süreli iş sözleşmeleri gibi ilgili belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını söylememiş ise, artık söz konusu belgelerin güçlü delil olduğunun kabulü ile aksinin eşdeğer delillerle kanıtlanması gerekmektedir.
Davaya konu somut olayda; davacının, şahsî sicil dosyasında bulunan ve davalı işveren nezdinde işe giriş tarihini 01.10.2006 olarak gösteren işe giriş bildirgesinin, 29.09.2006 tarihinde, yani süresinde davalı Kurum kayıtlarına intikal ettiği, 09.01.2006 tarihli hizmet sözleşmesinde, 30.12.2007 tarihli ibranamede ve eki belgelerde de davacının imzasının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacının imzasını içeren söz konusu bildirge ve sözleşmedeki imzaların aidiyetinin davacı tarafından kabul edilmesi veya inkâr edilip de aidiyeti ehil bilirkişi incelemesiyle saptanması ve davacı tarafından hata-hile-ikrah durumu iddia ve ispat edilmemesi halinde, işbu yazılı belgelerin aksini eşdeğerde delillerle kanıtlanması için davacıya delilleri sorulup toplanmalı, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak; uyuşmazlığa ve dolayısıyla kabule konu dönemde, davacının fiili ve gerçek çalışması bulunup bulunmadığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespit edilmeli, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Öte yandan; davacının, nüfus kayıtlarından 06.04.1985 doğumlu olduğu anlaşıldığından, 506 sayılı Kanun’un 60/G maddesindeki “bu maddenin uygulamasında; 18 yaşından önce Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak, bu tarihten önceki süreler için ödenen Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dâhil edilir” hükmü gereği 18 yaşından önceki çalışmalarının sadece prim ödeme gün sayısına dâhil edileceği hususu göz önünde bulundurulmalıdır.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.