10. Hukuk Dairesi 2010/9856 E. , 2012/4276 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hacizli taşınmazın kıymet takdirine itiraz ve yeniden kıymet takdiri istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı şirket avukatı tarafından temyizi üzerine verilen ek kararla, hükmün kesin nitelikte olduğu gerekçesiyle temyizin reddine karar verilmesi ve 24.05.2010 tarihli söz konusu ek kararın, davacı şirket avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Özel hukuk gerçek ve tüzel kişileri, üçüncü kişilerden olan alacaklarını “kamu gücü”nün yardımını kullanarak tahsil edebilirler. Söz konusu kamu gücünün yardım ve kullanımına ilişkin usul ve esaslar 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenmiştir. Şüphesiz Devlet de özel hukuk kişisi olarak davrandığında, anılan kanun hükümlerinden yararlanarak alacağını tahsil edecektir. Ancak, kamu hizmetinin karşılanması amacıyla devletin kamu gücüne göre koyduğu mali yükümlerden doğan alacaklar olarak tanımlanan, kamu alacaklarının tahsilinde Devlet kamu gücünün kullanımını Özel Hukuk’tan doğan alacaklar bakımından yetkili kılınan mercilerden istemez. Kamu gücünü, Devlet bizzat, kendisi kullanır. Bu konudaki usul ile ilgililerin hak ve ödevleri 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’la düzenlenmiştir....
6183 sayılı Kanun, İcra ve İflas Kanunundaki belli özellik ve teknikleri bünyesinde toplamış ise de; bir hukuk dalı olarak Kamu Hukuku ve Mali Hukuk kapsamında olup, Kamu Hukuku ve Mali Hukukunun temel ilkelerine ve dolayısıyla “kıyas yasağı” na tabi bulunmaktadır. 6183 sayılı Kanunda hakkında hüküm bulunmayan durumlarda İcra İflas Kanunu hükümlerinin uygulanacağına ilişkin genel bir hüküm de bulunmamaktadır. Bu nedenle; açıkça atıf yapılan durumlar dışında (Örneğin; 6183 SK. m; 21, 100) İcra ve İflas Kanunu hükümleri uygulanamaz. ...
6183 sayılı Kanun kapsamında haczedilen taşınmazların kıymet takdiri anılan Kanun’un 91’inci maddesinde düzenlenmiş olup, kıymet takdirine karşı başvurulacak Kanun yolları gösterilmediği gibi İcra ve İflas Kanunu’na yapılmış açık bir atıf da bulunmamaktadır. Ancak yapılan idari bir işlem niteliğinde olup, söz konusu işleme karşı dava yoluyla iptal ve yeniden bedel tespiti istenebileceği kabul edilmektedir...sayılı, Dairemizin 14.04.2011 tarih, 16453 / 5380 sayılı kararları)
Bu nedenle; davalı Kurum tarafından 6183 sayılı Kanun kapsamında yapılan kıymet takdirine ilişkin işlemin iptali istemli davada uygulama yeri bulunmayan İcra ve İflas Kanununun 128/a maddesinden bahisle, verilen kararın kesin olduğu gerekçesiyle, davacı şirket avukatının temyizinin reddine ilişkin 24.05.2010 tarihli ek kararın BOZULMASINA,
2- İşin esası yönünden yapılan incelemede;
Öncelikle belirtilmelidir ki; arsa niteliğindeki taşınmazlara, banka alımları, açıkça muvazaalı satışlar, artık parsel satışları ve kamulaştırma alanlarındaki satışlar gibi özel amacı olanlar dışındaki satışlar, değerlendirme tarihinden öncesine ait olmaları şartıyla emsal alınmak suretiyle kıymet takdir edilmektedir. 08.12.2000 tarih 2000/1734 sayılı haciz bildirisi ile haczedilen 172 ada 24 parselde bulunan dava konusu taşınmaz, ... mevkiinde bulunan 28.735,98 m² yüzölçümlü arsa ile üzerine inşa edilen fabrika binası, bekçi evi ve deposu ile muhtelif yaş ve çeşitte ağaç ve bina müştemilatından ibarettir. Davalı Kurum komisyonu tarafından düzenlenen 28.07.2009 tarihli kıymet takdir raporunda, taşınmaz değeri 380.000 TL olarak belirlenmişken, mahkemece hükme esas alınan ve 2010 yılında düzenlenen bilirkişi raporunda söz konusu değer 1.407,259 TL olarak belirlenmiştir. Her iki raporda da denetime elverişli emsal değerlendirmesi yapılmadığı ve takdir edilen değerler arasında beş kata yakın fark olduğu anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zamanda yapılan benzer yüzölçümlü emsal satışları bildirmeleri için uygun süre verilmeli, bu arada re’sen emsal celbi yoluna gidilmeli ve aynı bölgede benzer nitelikte mülk sahibi olan birinin de mülk bilirkişisi olarak katılımı sağlanarak inşaat mühendisi ile mimarlardan oluşturulacak bilirkişi kuruluyla yapılacak keşif sonrasında, emsal satışlarla davaya konu taşınmaz nitelikleri karşılaştırılarak arsa bedeli, “... Maliyet Bedelleri”, elektrik tesisatı, trafo ve enerji nakil hattı ve makinelerin değeri esas alınarak ve yıpranma payı da gözetilerek, anılan taşınmazın değeri tespit edilmek üzere bilirkişi kurulundan rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı şirket avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 06.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.