1. Ceza Dairesi 2017/1192 E. , 2018/1859 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
...,
..
SUÇ : Kasten öldürme
HÜKÜM : Sanıklar hakkında faili belli olmayacak ve kanunu tayin ettiği sınırı tecavüz ederek birden fazla kişiyi öldürmek ve yaralamak suçundan dolayı 765 sayılı TCK"nun 450/5, 463/1, 50 maddeleri gereğince cezalandırılmaları istemi ile açılan kamu davasında suç tarihi itibariyle 765 sayılı TCK"nun 102 ve 104.maddesi anlamında 20 yıllık olağan dava zamanaşımı süresinin dolması nedeni ile tüm sanıklar hakkında açılan kamu davasının CMK"nun 223/8 maddesi gereğince düşürülmesine
TÜRK MİLLETİ ADINA
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 21.11.2006 gün ve 2006/2-249-247, 15.07.2008 gün ve 2008/9-95-195, 19.10.2010 gün ve 2010/9-149-105 sayılı kararlarında belirtildiği üzere, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp karara bağlanmayan katılma isteklerinin, temyiz incelemesi sırasında herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını gerektirmiyorsa, karara bağlanması mümkün olduğundan, 5271 sayılı CMK"nun 237/2. maddesi uyarınca, temyiz dilekçelerinin katılma talebi olarak kabulü ile şikayetçiler ..., ..., ... ve ...’un CMK"nun 237/2. maddesi uyarınca, açılan kamu davasına katılan olarak kabulüne karar verilerek yapılan incelemede;
1- Cumhuriyet savcısının yokluğunda verilen hükmü yasal süre olan 30 gün içinde temyiz etmesi gerekirken, yasal süre geçtiktikten sonra gerçekleştiği, şikayetçi ... vekilinin şikayetçiye yapılan tebligat tarihine göre yasal süreden sonra hükmü temyiz ettiği, katılan ..."in temyizinin, maktul ..."e yönelik, katılan ... vekilinin temyizinin, maktul ..."a yönelik, katılan ..."in temyizinin, maktul ..."e yönelik, katılan ..."un temyizinin, maktul ..."a yönelik eylemlerle sınırlı olduğu kabul edilerek, Cumhuriyet savcısının, ... vekilinin ve adı geçen müştekilerin diğer hükümlere yönelen temyiz taleplerinin CMUK"nun 317. maddesi uyarınca ayrı ayrı REDDİNE karar verilmiş, inceleme yalnız maktuller ..., ..., ... ve ..."a yönelik eylemlerden kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
2- Sanıklar hakkında düzenlenen 10/03/2015 tarihli iddianamede gösterilen sevk maddelerine göre; zamanaşımı yönünden sanıklar lehine olan 765 sayılı TCK"nun 102/1. maddesi uyarınca atılı suçun 20 yıllık dava zamanaşımına tabi olduğu, 765 sayılı Yasanın 104/1. maddesinde Cumhuriyet savcısı tarafından iddianame düzenlenmesiyle zamanaşımının kesileceği hükmüne yer verildiği, bu hükmün sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasanın 67/1-a maddesinde de "suçla ilgili iddianame düzenlenmesi" şeklinde korunduğu, iddianamenin düzenlendiği tarihte zamanaşımı süresinin ikmal etmediği anlaşılmıştır.
Çözülmesi gereken hukuki mesele; 5271 sayılı Yasa ile getirilen iddianamenin iadesi müessesesi nedeniyle iddianamenin düzenlenmiş sayılması için kabulünün gerekip gerekmediği hususudur. Belirtmek gerekir ki öncelikle 765 sayılı Yasanın yürürlükte olduğu zamanda iade müessesesi yürürlükte değildi. Bu nedenle yasada bu müessese nazara alınarak bir düzenleme yapılması beklenemeyeceği, ancak; sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasa döneminde iade ve kabul müessesesi yürürlükte olmasına rağmen yasa koyucu benzer düzenlemeyi koruyarak bilinçli bir tercih yapmış, zamanaşımının kesilmesi için iddianamenin düzenlendiği tarihi esas almış, kabulü şartını aramamıştır. Kaldı ki; zamanaşımı tartışması yapılırken zamanaşımı yönünden lehe olan kanun kül halinde uygulanacak olup, süre yönünden 765 sayılı Yasanın, kesilme yönünden ise 5237 sayılı Yasanın uygulanması şeklinde karma bir uygulama yapılması mümkün görülmemiştir.
Somut olayda 15/03/1995 olan suç tarihinden itibaren 765 sayılı Yasa gereğince 20 yıl geçmesi ile zamanaşımının dolacağı ancak 10/03/2015 tarihli iddianamenin düzenlendiği tarihte zamanaşımının kesildiği, 5237 sayılı Yasanın da zamanaşımı yönünden her halde sanıklar aleyhine sonuç doğuracağının anlaşılması karşısında, yargılamaya devamla sanıklar hakkında iddia edilen eylemlerden esasa ilişkin hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve gerekçe ile yazılı şekilde düşme kararları verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, katılanlar ve vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle, hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA, 18/04/2018 günü oybirliği ile karar verildi.