22. Hukuk Dairesi 2012/23535 E. , 2013/12311 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, ücret alacağı, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş ve davalı avukatınca da duruşma talep edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin 01.10.1998-12.12.2009 tarihleri arasında davalı işyerinde kurye olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız ve ihbarsız feshedildiğini, haftanın yedi günü 08:00-21:00 saatleri arasında çalıştığını, 2009 yılı Ekim, Kasım ve Aralık ayları maaşlarının ödenmediğini, aylık ücretinin net 645,00 TL olduğunu belirterek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai alacağı, ulusal bayram genel tatil alacağı, ücret alacağı ve hafta tatili alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının devamsızlık yaptığını, bu konuda davacıya ihtarname gönderildiğini, davacının bu ihtarnameye cevap vermediğini ve iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, davacının yaptığı fazla mesai alacaklarının ödendiğini, yıllık izin alacağının bulunmadığını, maaşlarının ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, devamsızlık tutanaklarının davacının iş sözleşmesine son verildikten sonra feshi haklı göstermek için usulen düzenlendiği, işveren tarafından iş sözleşmesinin haklı bir nedene dayanmadan nedensiz olarak feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında ihbar tazminatı yönünden uyuşmazlık söz konusudur.
İhbar tazminatı, belirsiz süreli iş sözleşmesini haklı bir sebebi olmaksızın ve usulüne uygun bildirim süresi tanımadan fesheden tarafın, karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminattır. Buna göre, öncelikle iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu"nun 24 ve 25. madde yazılı olan nedenlere dayanmaksızın feshedilmiş olması ve Kanun"un 17. maddesinde belirtilen şekilde usulüne uygun olarak ihbar süresi tanınmamış olması halinde ihbar tazminatı ödenmelidir. Yine haklı fesih sebebine rağmen işçi ya da işverenin 26. maddede öngörülen hak düşürücü süre içinde fesih yoluna gitmemeleri halinde sonraki fesihlerde karşı tarafa ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğü doğar.
İhbar tazminatı iş sözleşmesini fesheden tarafın karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminat olduğu için, iş sözleşmesini fesheden tarafın feshi haklı bir sebebe dayansa dahi, ihbar tazminatına hak kazanması mümkün olmaz.
Somut uyuşmazlıkta, davacı iş sözleşmesinin maaş, fazla mesai ve hafta tatili ücretlerini talep etmesi üzerine haksız olarak feshedildiğini belirtmiştir. Davalı taraf ise davacının devamsızlığı nedeniyle iş sözleşmesinin sonlandırıldığını beyan etmiştir. Davacı ve davalı tanıkları davacının maaşlarını alamaması nedeniyle işten ayrıldığını beyan etmişlerdir. Bu beyanlar dikkate alındığında davacının iş sözleşmesini ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle haklı nedenle feshettiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davacının haklı nedenle dahi olsa iş sözleşmesini fesheden taraf olduğundan ihbar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gereklidir.
3-Taraflar arasında davacının ücreti konusunda da uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı Kanun"un 32/1. maddesinin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 401. maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücret göz önünde tutularak belirlenir.
Çalışma hayatında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı net 645,00 TL ücret aldığını beyan etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının ücreti hesap ekstresinde davacının hesabına yatan ücrete göre tespit edilmiştir. Mahkemece alınan diğer bilirkişi raporunda davacının hesabına yatan ücrete fazla mesainin dahil olduğu bu nedenle ücretinin ücret bordrosuna göre brüt 698,00 TL olarak belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Davacının hesap ekstresine yatan ücretlere fazla mesai ücretinin dahil olduğu, bu ücret bordrolarında davacının brüt ücretinin 698,00 TL olduğu anlaşılmakla, davacının ücreti brüt 698,00 TL olarak kabul edilerek hesaplama yapılması gereklidir.
4-Davacı fazla mesai alacağı talebinde bulunmasına rağmen mahkemece bu yönden olumlu yada olumsuz bir karar verilmemesi hatalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek olması halinde ilgiliye iadesine, 27.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.