Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/7959
Karar No: 2019/5399
Karar Tarihi: 23.10.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/7959 Esas 2019/5399 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/7959 E.  ,  2019/5399 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ :TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davalı ... ve davalı ... tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 17.10.2019 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat Şeref Ertaş ve Avukat Necdet Celal Kılıç ile diğer temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile davalılar ...Tapu Müdürlüğü vd. İzafeten Muhakemat Müdürlüğü vekili Melahat Alaftan geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz eden davalı ... gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:


    -KARAR-

    Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.
    Davacı, ...1. İcra Müdürlüğü"nün 1999/377 sayılı dosyası ile satışa çıkarılan 1610 ada 21 ve 22 parselleri ihale sonucu satın aldığını, ihale edilen taşınmazların tescili için Tapu Müdürlüğüne müracaat edildiğini ancak önceki malik ..."in borcundan dolayı dava konusu taşınmazlar üzerinde haciz işlemleri tesis edilmesi sebebiyle tescil işlemi yapılamadığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların adına tescil edilmesini, mümkün olmazsa taşınmazların bedeline hükmedilmesini istemiştir.
    Davalı idare, zamanaşımı süresinin geçtiğini, her iki taşınmazın tapu kaydında cebri satışa dair şerh bulunmadığını, bu nedenle haciz şerhlerinin cebri satış kararının infazı talebinden önce tesis edilip edilmediğinin anlaşılamadığını, İcra Müdürlüğü"nün cebri satışlarda satışı ve tescili tapu müdürlüğüne bildirme yükümlülüğü olmadığını; davalı ..., taşınmazın ihale yolu ile satıldığından haberdar olmadığını; davalı ..., açılan davayı kabul etmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davalı ... yönünden kayıtların yolsuz tescil niteliğinde olduğu ve taşınmazları devralan davalı ...’nin ilk el konumunda olduğundan TMK’nın 1023.maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı gerekçesi ile davanın davalı ... yönünden kabulüne, diğer davalılar yönünden reddine karar verilmiş, karar; davalı ... tarafından süresinde duruşma istekli ve davalı ... tarafından süresinde, davacı tarafından ise katılma yolu ile temyiz edilmiştir.
    Hemen belirtmek gerekir ki, 10.05.2016 tarihli dilekçe ile vekaletnamesinde temyizden feragat yetkisi de bulunan davacı vekili tarafından temyizden feragat edilmiş olmakla davacının katılma yolu ile temyiz dilekçesinin feragat nedeniyle REDDİNE,
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; eski 1610 ada 21 ve 22 parsel sayılı taşınmazlara taşınmazların o dönem maliki olan davalı ...’ın kredi borcu nedeniyle 05.06.1998 tarihinde dava dışı banka lehine 1. dereceden ipotek tesis edildiği, bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlattığı icra takibi sonucunda taşınmazlara 24.02.1999 tarihinde İİK’nın 150/c maddesi uyarınca haciz şerhi koyulduğu ve taşınmazların 16.06.2000 tarihinde yapılan ihale ile davacıya ihale edildiği, ihalenin 26.06.2000 tarihinde kesinleştiği ancak tescil işlemi için tapu müdürlüğüne herhangi bir yazı yazılmadığı, yukarıda anılan şerh ile diğer tüm takyidatların 13.01.2011 tarihinde tapu kayıtlarından terkin edildiği ve çekişmeli taşınmazların davalı ... tarafından diğer davalı ...’ye 18.01.2011 tarihinde satış suretiyle temlik edildiği, aşamada çekişmeli taşınmazların imar uygulaması sonucunda 4310 ada 2 ve 4314 ada 2 parsellere gittiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanununun 705/1. ve 1022. maddeleri hükümlerine göre taşınmaz mülkiyetinin kazanılması sicile tescil koşuluna bağlıdır. Ayni haklar kütüğe tescil ile doğar, sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.( TMK 1022/1 m.) kurulması kanunen tescile tabi ayni haklar, tescil edilmedikçe varlık kazanamaz.(TMK 1021/1 m.) Değinilen yasa hükümlerinde öngörüldüğü üzere, hukukumuzda ayni hakkın doğumu veya kaldırılması tescil işleminin yapılmış olmasına bağlıdır. Başka bir değişle hak tescil edilmedikçe ayni hak niteliğini kazanamaz; mülkiyetin nakledildiğinden söz edilemez. Diğer taraftan, taşınmazların tescilden önce mülkiyetlerinin geçmesine olanak sağlayan haller Türk Medeni Kanunun 705/2 maddesinde “miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer haller” olarak sayılmış olup eldeki davada, cebri satış sonucu mülkiyetin tescilsiz olarak hak alıcısı davacıya geçtiği kabul edilmelidir.
    Mülkiyeti tescilsiz olarak kazanan kişi, tescilden önce de bir malikin sahip olduğu bütün hak ve yetkilerden yararlanır; fakat bu hak ve yetkiler mülkiyet hakkı tapuya tescil edilmedikçe iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez, çünkü henüz açıklık (aleniyet) kazanmış değildir. İyiniyetli üçüncü kişiler tapu kütüğünde malik olarak gözüken kişiyi gerçek malik olarak kabul etmekte haklıdırlar ( TMK 1023. md.) ve bu kişiden edinmiş oldukları ayni haklar geçerlidir. (TMK 1025 md.) Edinilmiş olan bu haklar mülkiyet hakkı kendisine tescilsiz geçmiş olan kişiye karşı da hüküm ifade eder. ( Prof. Dr. J.G. Akipek, Prof. Dr.T. Akıntürk Eşya Hukuku sh.477) Mülkiyetin tescilsiz kazanımından sonradan yapılan tescil sadece bildirici mahiyeti olup tescile dayanmayan kazanımda malik, tescilden önce de mülkiyet hakkından doğan bütün hak ve borçlara sahiptir, ancak tecil yapılmadıkça tasarruf işlemleri yapılamaz.
    Bununla birlikte; cebri icra yoluyla ve açık arttırma suretiyle yapılan satışlar sonucu bir taşınmazın satın alınması halinde dahi, Türk Medeni Kanunu’nun 932.maddesinde dayanılan tescilin yolsuzluğuna ilişkin dava açılabilir. Davalı ihaleye katılan sıfatını taşıyor ise, olayı bilen, hatta daha ötesi olayı yaratan ve yürüten kişidir. Bu kişinin iktisapta üçüncü kişi sayılmasına olanak
    yoktur. O halde, kaydın illetini teşkil eden ihalenin geçersiz işlemlere dayanması durumunda yolsuz tescilin oluşmasına neden olacağı kuşkusuzdur.
    Diğer taraftan, hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 s. Türk Medeni Kanununun (TMK) 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989., tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.
    Öte yandan, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK"nin 1023. maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1. fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
    Somut olaya gelince; ...1. İcra Müdürlüğünün 1999/377 sayılı dosyasında yapılan ihale sonucu dava konusu taşınmazların davacıya 16.06.2000 tarihinde ihale edildiği ancak ihale sonucunun tapu müdürlüğüne İİK’nın 134 ve devam maddeleri uyarınca bildirilmediği ve taşınmazların ihale alıcısı olan davacıya devredilmediği, bu işlemlerin dışında bulunan davalı ...’nin İİK’nın 150/c maddesine göre koyulan şerh ile ihale tarihinden sonra koyulan tüm hacizler tapu kayıtlarından terkin edildikten sonra taşınmazları devraldığı sabit olup bu durumda usulsüzlüğü iddia edilen işlemlere davalı ...’nin katkısının bulunması halinde oluşan sicilin yolsuzluğundan söz edilebileceği muhakkaktır. Bu hal sicilin illiliği prensibinin bir sonucudur.
    Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, mahkemece gerekli araştırmanın yapılması, davalı ...’nin iyiniyetli olup olmadığı, bir başka ifadeyle Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacağının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir.
    Davalı ...’nin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair itirazların incelenmesine yer olmadığına,02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davalı ... vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin karşı temyiz edenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi