10. Hukuk Dairesi 2011/4678 E. , 2012/4164 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Davacı, 1999 yılı Ekim ayından, 2009 Temmuz ayına kadar davalılardan ...’nde temizlik, bahçe bakımı gibi hizmetlerinde bildirimsiz olarak çalıştığını; işe alınma işleminin davalı ... tarafından yapıldığını; ücretinin ise dahili davalı ve Kaymakamlığa bağlı ..."ndan (SYDV) sosyal yardım şeklinde ödendiğini ileri sürerek; diğer davalı ... bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, çalışmanın hizmet akdine dayanmadığını, ücret ödemesi bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece,.... aleyhine açılan davaların husumet yönünden reddine; davalı ... ile davalı ... aleyhine açılan davanın ise kısmen kabulü ile davacının davalı ... Müdürlüğünde 15.10.1999-30.08.2008 tarihleri arasında asgari ücretle kesintisiz çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Hüküm; davacı vekili ile davalılar ... vekili, ... vekili ve Silvan ... vekilleri tarafından temyiz edilmiş olup düzenlenen rapor ile dosya incelendikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
Dava, 5510 sayılı Yasa geçici m.7 uyarınca uygulama alanı bulan; 506 sayılı Yasa m.79/10 uyarınca açılmış hizmet tespiti davasıdır.
506 sayılı Kanun m.2"de hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar sigortalı sayılmışlardır. Hizmet akdi; iş görme, bağımlılık ve ücret unsurlarından oluşmaktadır. Burada söz konusu olan iş, ekonomik bakımdan iş olarak değerlendirilebilen her türlü çalışmayı ifade etmektedir.
Dosya kapsamından davacının SYDV"dan parasal yardım aldığı, karşılığında davalı kamu kurumunda çalıştığı, yaptığı çalışmaların iş görme ve bağımlılık unsurlarını içerdiği, zira davacının bu kamu kurumunda iş gördüğü ve bunu söz
konusu kamu kurumundan aldığı talimatlar doğrultusunda (bağımlılık ilişkisi içinde) gerçekleştirdiği, ... da yaptığı “yardım” karşılığında davacıyı adı geçen kamu kurumunda çalışmaya sevk ettiği görülmektedir. 3294 sayılı .... uyarınca; vakfın anılan yardımı, sosyal amaçlı ve karşılıksız olması gerekir. Somut olayda ise bu ödeme karşılığında bir hizmetin verilmesi söz konusudur. Bu nedenle ödemenin sosyal yardım niteliği ortadan kalkmakta; davacının çalışmalarının karşılığını yani ücreti oluşturmaktadır.
Olayda görülen çok yönlü hukuki ilişki, 4857 sayılı İş Kanunu m.7’de düzenlenen “geçici iş ilişkisi” niteliğinde değerlendirilmelidir. Zira davacı işçiyi, davalı .... işe almakta “sosyal yardım” adı altında ücret ödemekte, fakat diğer davalı kamu kurumunda iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devretmektedir. Bu tür ilişkilerin üç kişinin yani işçi, onun iş akdiyle bağlı olduğu işveren ve bu işverenle geçici işçi sağlama sözleşmesi yapan diğer (geçici) işverenin iradeleriyle oluşan üçlü ilişkiye dayandığı; bu ilişkiye dayanılarak işçinin yapmakta olduğu işe benzer işlerde çalıştırılması koşuluyla başka bir işverene iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devredildiği görülmektedir. Bu anlamda gerçek işveren .... Kamu kurumları ise geçici işverendirler. Anılan düzenlemede yer alan, “…Geçici iş ilişkisi altı ayı geçmemek üzere yazılı olarak yapılır, gerektiğinde en fazla iki defa yenilenebilir…” hükmü ile aynı maddede yer alan geçici iş ilişkisinin kurulabilmesi için, işçinin "devir sırasında yazılı rızasını alma” koşullarının bulunmamasının .... ile sigortalı arasında devam eden varsayımsal (farazi) bağımlılık sebebiyle sigortalılık haklarını etkilemeyeceği düşünülerek, davacının iş görme edimini başkasına sunmasının, bağımlılık ilişkisine zarar verebilecek yoğunluğa ulaşıp ulaşmadığı incelenmeli ve farazi bağımlılık ilişkisinin varlığını koruduğu sürece davacının ....’na bağlı sigortalılığının sürdüğü kabul edilmelidir.
Geçici iş ilişkisinin bulunduğu hizmet tespiti davalarında; husumet asıl işveren .... ile birlikte geçici işverenler olan ilgili kamu kurumuna da yöneltilmelidir. Ancak olayda sözü edilen kamu kurumundan,.... anlaşılmamalıdır. Zira Anayasa m.123/3"e göre, kamu tüzel kişileri ancak kanun yada kanunun verdiği yetkiye dayanılarak kurulurlar. Bakanlıklar, Devlet kamu tüzel kişiliğinin bir davada taraf ehliyetine sahip organlarıdırlar. Bunun dışında bazı genel müdürlüklerin, il özel idarelerinin, köylerin, belediyelerin ve kamu iktisadi teşebbüsler ile bunlara bağlı müesseselerin de tüzel kişilikleri vardır. Somut olayda ise.... tüzel kişilikleri bulunmadığından, husumetin bu kurumların bağlı bulunduğu ilgili ....yöneltilmesi gereklidir. Bu yasal gerekliliğe uyulmadan kaymakamlığa veya ilçe sağlık müdürlüğüne karşı dava açılması halinde; mahkeme kararında olduğu gibi davanın husumet yönünden reddine karar verilemez. Çünkü davacının amacı, Devlet tüzel kişiliğini.... dava etmektir. Davasını yanlış kuruma yöneltmekle, husumette değil temsilcide hata etmiş olmaktadır. Bu durumda, Mahkemece resen temsilcide hataya ilişkin yanlışlık düzeltilerek davaya.... karşı devam edilmesi gereklidir.
Belirtilen yasal düzenlemeler çerçevesinde; temsilcide hata sonucu tüzel kişiliği bulunmayan ... ve... husumet yöneltilerek açılan davada Mahkemece; ilgili bakanlıklara doğru olarak husumet yöneltilmesi sağlanmalı; .... dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilmeli, karşı cevapları alınmalı, gösterecekleri deliller toplanmalı sonucuna göre karar verilmelidir. Usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan, yazılı biçimde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, temyiz edenlerin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle, temyiz eden davacı ve davalıların temyiz taleplerinin kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,06.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.