Taraflar arasındaki manevi tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen gün ve sayısı yukarıda yazılı kararın; Dairemizin 11/04/2016 gün ve 2015/5927 - 2016/4789 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla HUMK’un 440-442. maddeleri uyarınca tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Temyiz ilamında bildirilen gerektirici nedenler karşısında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun değişik 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin reddine ve aynı kanunun 442/3. ve 4421 sayılı Kanunun 2. ve 4/b-1. maddeleri gereğince takdiren 271,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak hazineye gelir kaydedilmesine ve aşağıda yazılı ret karar harcının karar düzeltme isteyene yükletilmesine 23/03/2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

Dava basın yolu ile kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece ispat edilemeyen davanın reddine dair verilen karar temyiz incelemesi sonucu onanmış, davacının karar düzeltme talebi de Dairemiz çoğunluğunca reddedilmiştir.
Davacı vekili olarak görev yapan müvekkili hakkında, davalı gazetenin 25/01/2014 tarihli sayısında ilk sayfada aşlıklarıyla verilen haberin gerçeğe aykırı olup, müvekkili hakkında karalama ve yanlış algı oluşturma adına yapıldığını, böylelikle davacının kişilik haklarının ihlal edildiğini belirterek manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Dava konusu yazı incelendiğinde, 12. sayfadaki yazının ilk iki paragrafında operasyonunda yaşanan bilgi girilmesi skandalına bir yenisi daha eklendi. Islak imza olmadığı ve delillerin dökümünün alınmadığı için Emniyet tarafından operasyona dönüştürülmeyen soruşturma dosyasının soruşturmayı yürüten savcı yerine koordine eden Başsavcı Vekili ... adıyla kayıt yapıldığı ortaya çıktı. 17 Aralık operasyonunun ile birlikte koordinatörlüğünü yapan Başsavcı Vekili ..."nun soruşturma dosyasını kendi adına kayıt yapmasını hukukçular şaşkınlıkla karşıladı..." ifadelerine yer verildiği, haber içeriğinden, numarası verilen soruşturma dosyasının itfaiyeye yönelik 3. dalga operasyonu ile ilgili olduğu (yazıda bu şekilde ifade edildiği) anlaşılmaktadır.
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki diğer dilekçelerde ısrarlı bir şekilde 2013/167575 sayılı soruşturma evrakının iş bölümü kapsamında müvekkiline ait bir evrak olduğunu, 4483 sayılı Kanun uyarınca İçişleri Bakanlığından soruşturma izni beklenildiğini, haberde belirtilen 17 Aralık operasyonu kapsamındaki itfaiyeye yönelik soruşturma evrakının numarasının ise 2012/50690 olduğunu belirtmiştir. Mahkemece bu yönde hiçbir araştırma yapılmamış ve davanın ispat edilemediği gerekçesi ile reddine karar verilmiştir. Oysa ki 2013/167575 sayılı soruşturma evrakının haberde belirtildiği gibi 17 Aralık operasyonu kapsamında itfaiyeye yönelik soruşturmaya ilişkin olmaması halinde haberin görünür gerçekliğe uygunluğundan söz edilemeyecektir. Mahkemece bu husus araştırılarak sonucuna göre yazı içeriğinin tümünün değerlendirilmesi gerekirken bu husus araştırılmadan diğer gerekçelerin yanında haberin görünür gerçeğe uygun olduğu gerekçesine de dayanılarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp, karar düzeltme talebinin bu nedenle kabulü ile kararın bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan, karar düzeltme talebini reddeden sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum.23/03/2017