17. Hukuk Dairesi 2016/15413 E. , 2019/4089 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davası yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili ile davalılardan ...’ün, dava dışı asıl borçlu ... Giyim San.ve Üretim İthalat İhracat Tic. Ltd. Şti."nin dava dışı Türkiye İş Bankası ...şubesinden kullandığı kredinin kefili olduğunu, müşterek ve müteselsil borçlu olduklarını, kullanılan kredinin bankaya geri ödenmemesi üzerine asıl borçlu olan şirket ve kredi borcunun kefillerinden olan müvekkili ve davalı ... aleyhine ...İcra Müdürlüğünün 2010/2071 sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin kesinleştiğini, borca kefil olan davalı ..."ün adına kayıtlı taşınmazını, diğer davalı ... "e sattığını, tarafların yakın arkadaş olduklarını ve bu nedenle davalı ...’ın davalı borçlu Ali’nin aciz halinde olduğunu bilebilecek durumda olduğunu belirterek, ...İcra Müdürlüğünün 2010/2071 sayılı dosyası ile devir ve temlik edilen takibe konu alacağın tamamı için, dava konusu taşınmazın, davalı/borçlu adına tapuda kayıtlı iken 11/03/2010 tarihinde diğer davalı ..."e satış suretiyle yapılan tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, hak düşürücü sürenin geçtiğini, icra takibine ait borcun haricen davacıya ödendiğini, davacının kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin dava konusu taşınmazda kiracı olarak oturduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., duruşmada davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Somut olayda, ivazlar arasında önemli bir oransızlık olmadığı sabit olmakla birlikte, İİK"nun 280/1. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği de, hüküm altına alınmıştır.
Mahkemece dava reddedilirken, takibe konu borcun davalı tarafından davacıya 620 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 3 numaralı bağımsız bölümün devri ile haricen ödenmiş olduğu, bu nedenle iptali istenen tasarruf konusunda herhangi bir inceleme yapılmasına gerek olmadığı belirtilmiş ise de, dosyada mevcut, davacı imzasını taşıyan adi yazılı belgede, 19.11.2009 tarihinde ...’e ait 3 nolu bağımsız bölümün
... Bankası kredisi ile 65.000,00 TL"ye alındığı buna karşılık, bankaya 85.000,00 TL ödemeyi kabul ettiğinin yazılı olduğu, davaya konu ...İcra Müdürlüğünün 2010/2071 sayılı takip dosyasının açılış tarihinin 08.03.2010 olduğu ve davacı alacağının konusunu teşkil eden temlikname tarihinin 25.06.2010 tarihi olduğu gözetildiğinde, ayrıca davalı ... tarafından, eldeki dosyanın davacısı ... aleyhine ...İcra Müdürlüğünün 2010/2071 sayılı takip dosyasındaki icra takibinin iptali talebiyle açılan davanın ...İcra Hukuk Mahkemesinin 10/03/2016 tarih ve 2016/21 E- 2016/90 K sayılı kararı ile; “.....İcra Md"nün 2010/2071 E sayılı dosyası üzeriden takip talebinde bulunup ödeme emri gönderdiği ve davalı borçlunun borcu ödeyip alacağı 25/06/2010 tarihli alacağın temliki sözleşmesi ile devir alıp davacı borçlu hakkında takibe devam ettiği ve davacının iş bu davayı açtığı anlaşılmakla, alacağın devir sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması ve usulüne uygun olması, davacı borçlu hakkında takibin kesinleşmiş olması ve borcun ödendiğine dair dosyaya bir belge sunulmamış olduğundan davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 21/09/2017 tarih ve 2016/18889 E- 2017/11103 K sayılı ilamı ile onandığı anlaşılmakla, mahkeme gerekçesinin dosya kapsamına uygun olmadığı görülmektedir.
Bu halde, kredi sözleşmenin 20.11.2009, tasarrufun 11.03.2010, temliknamenin ise 25.06.2010 tarihli olduğu somut olayda, davalı ...’ün diğer davalı ... ile yakın arkadaş olduklarının kabulüne yönelik cevap dilekçesindeki beyanları da gözetilmek suretiyle, davalı ... ile diğer davalı ...’ın arkadaş olup, birbirlerinin mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastını bildikleri veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu kabul edilerek İİK 280. madde gereğince davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 03/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.