17. Hukuk Dairesi 2016/16164 E. , 2019/4087 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davası sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili ile davalı ..."in 1974 tarihinde evlendiklerini, 1997 yılında davalı ... tarafından açılan boşanma davasının reddedildiği ve kesinleştiği, bu kez 2007 yılında davalı ... tarafından açılan dava sonucu tarafların boşandığı ve kararın temyiz incelemesinden geçerek onandığı, söz konusu davalarda davacı lehine tazminat ve nafakaya hükmedildiği, ayrıca davacı tarafından nafakanın artırılması talepli davalar açıldığını ve bu davalar sonucunda verilen kararlar nedeniyle davalı ...’ten alacaklı olunduğu, davalı borçlunun muvazaalı olarak mal kaçırma kastı ile taşınmazlarını devrettiğini, davalıların akraba veya komşu olduklarını belirterek, davalılar arasında yapılan tasarrufların iptalini ve 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı borçlu ..., işlemlerin muvazaalı olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalılar ... vekilleri ile davalı ..., davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile ...mevkii, 681 ada, 156 Parsel, 50/400 arsa paylı A-2 Blok, 5 numaralı bağımsız bölümdeki taşınmazın 15/07/2013 tarihinde davalı ... tarafından diğer davalı ..."e satışına ilişkin tasarrufun iptaline, ... İcra Müdürlüğünün 2013/14865 sayılı dosyasındaki alacağı karşılayacak miktar yönünden davacıya cebri icra yetkisi
verilmesine, diğer tasarruflar yönünden İİK 284. maddesindeki 5 yıllık hak düşürücü süre dolduğu belirtilerek, bu tasarruflar yönünden davanın hak düşürücü süre nedeniyle ve diğer talep yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Dava TBK"nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir.
2-HMK"nin 33. maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur.
Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davanın niteliği itibarıyla TBK"nın 19. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK"nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3. kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK’nin 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK"nın 283/1. maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. TBK"nun 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında zaman aşımı söz konusu olmaz ve İİK"nın 277 vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz. Mahkemece ileri sürülüşe göre davanın İİK. 277. ve devamı maddelerinden kaynaklanan tasarrufun iptali davası olarak tavsif edilmiş ise de davacı vekili dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayandığı bu halde mahkemenin hukuki tavsif yapamayacağı gözönüne alınarak ve hak düşürücü süre eldeki davaya uygulanmayacağı, davacının talebine göre davanın TBK"nin 19. maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilerek İstanbul İli, Alibeyköy Mh., 176 Ada, 40 parsel, 10 nolu bağımsız bölüm, ...Cd. Mevkii, 89 Ada, 32 ve 33 parsel sayılı 3 (üç) adet taşınmaz yönünden işin esasına girilip toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hak düşürücü süre nedeniyle davanın red edilmesi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 03/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.