19. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/6123 Karar No: 2016/1373 Karar Tarihi: 02.02.2016
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/6123 Esas 2016/1373 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı, davacıdan Isuzu marka araç satın almak için anlaştığını ve araç bedeline karşılık müvekkilinin de kefil olduğu senedin verildiğini ancak aracın teslim edilmediğini, bedelsiz kalan senedin icra takibine konulduğunu iddia ederek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile senedin iptaline ve davalı hakkında tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalı, dava konusu senedin sattığı Isuzu marka araç için düzenlendiğini ve aracın davacıya teslim edildiğini ancak bir gün sonra aracın zor satıldığını belirterek iade edip yerine Renault 19 marka araç aldıklarını ve senedin yeni aracın bedeli karşılığı olduğu yönünde anlaşmaya vardıklarını, senet bedelinin ödenmemesi üzerine icra takibi yaptığını belirtmiştir. Mahkeme, icra takibine dayanak yapılan senedin Isuzu marka araç karşılığı verildiği ve aracın davalıya iade edildiği sabit olup, davalı söz konusu senedin başka bir araç karşılığı geçerli olduğunu ileri sürmekle senedin ihdas nedenini talil ettiği ve ispat külfetinin davalıda olduğu, ancak davalının iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığı, bu nedenle davacının davalıya borçlu olmadığı, davacının tazminat isteminin koşulları bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine
19. Hukuk Dairesi 2015/6123 E. , 2016/1373 K. "İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, dava dışı ... davalıdan Isuzu marka araç satın almak için anlaştığını ve araç bedeline karşılık müvekkilininde kefil olarak imzasının bulunduğu senedin verildiğini, ancak aracın teslim edilmediğini, bedelsiz kalan senedin icra takibine konulduğunu iddia ederek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile senedin iptaline ve davalı hakkında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, araç satışından dolayı davacıdan senetli alacağı olduğunu savunarak, davanın reddi ile lehine tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalı 26.11.2013 tarihli duruşmada, dava konusu senedin sattığı Isuzu marka araç için düzenlendiğini ve aracın davacı yana teslim edildiğini, ancak bir gün sonra aracın zor satıldığını belirterek iade edip yerine Renault 19 marka araç aldıklarını ve senedin yeni aracın bedeli karşılığı olduğu yönünde anlaşmaya vardıklarını, senet bedelinin ödenmemesi üzerine icra takibi yaptığını belirtmiştir. Mahkemece, icra takibine dayanak yapılan senedin Isuzu marka araç karşılığı verildiği ve aracın davalıya iade edildiği sabit olup, davalı sözkonusu senedin başka bir araç karşılığı geçerli olduğunu ileri sürmekle senedin ihdas nedenini talil ettiği ve ispat külfetinin davalıda olduğu, ancak davalının iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığı, bu nedenle davacının davalıya borçlu olmadığı, davacının tazminat isteminin koşulları bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, dava konusu bonoda aval veren durumundadır. Bononun tanzim tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nun 614/2. ve dava tarihinde yürürlükte bulunan TTK"nun 702/2. maddesine göre; “Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir.” Anılan yasa hükmü karşısında aval veren sadece senette şekle ait bir noksan bulunması halinde sorumluluktan kurtulabilir. Senedin zorunlu unsurlarının tamam olması, başka bir anlatımla senette şekle ait bir noksan bulunmaması durumunda aval verenin keşideci ile lehdar arasındaki ilişkiden kaynaklanan def"ileri ileri sürerek sorumluluktan kurtulması mümkün değildir.
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olayın değerlendirilmesine gelince, dava konusu bono yasanın öngördüğü zorunlu unsurları taşıdığından senette şekle ait bir noksandan söz edilememektedir. Yerel mahkemenin gerekçesinde yer verdiği “talil” hususu ise aval verenin sorumluluğunu ortadan kaldıracak hallerden değildir. Mahkemece belirtilen yasa hükümleri ve açıklanan hususlar gözetilmeksizin delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 02/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.