22. Hukuk Dairesi 2013/9181 E. , 2013/11391 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin ... Servisi A.Ş."de 17.09.1996 tarihinde işe başladığını, asıl işveren olan ... Servisi A.Ş."nin acentelikler açması ile 1997 yılı başlarında ... Taşımacılık acentesinde görevlendirildiğini, 30.11.2007 tarihinde tekrar asıl işveren bünyesine alındığını, 01.10.2008 tarihinde de ...’e ait acenteye geçişi yapılarak çalışmasının kesintisiz olarak sürdüğünü, fazla çalışmaların makul seviyeye inmesi ile fazla çalışam ücretini talep edince iş sözleşmesinin Nursel İltir tarafından feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... vekili, müvekkilinin davacı işçi ile herhangi bir hukuki münasebetinin olmadığını, bu sebeple kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini belirterek açılan davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalılar vekili cevap dilekçesinde, davacının Halil İbrahim Özen nezdinde 30.09.2008 tarihine kadar çalıştığını, 10.10.2008 tarihinde ibraname imzalayarak tüm haklarını aldığını, 10.10.2008 tarihine kadar Nursel İltir"in yanında çalışmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davacının Yudum Kargo işçisi olduğu anlaşıldığından ... yönünden davanın husumet sebebi ile reddine, davalı ... İltir işletmesinde otuzdan az çalışan bulunduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında temel uyuşmazlık asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı ve bunun işçilik haklarına etkileri noktasında toplanmaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 102. maddesinin birinci fıkrasında “Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimse” olarak tanımlanmıştır. Bu tanıma göre acentelik sözleşmesinin konusu da bir iş görme olup, aracı acente ve ticari işletme adına sözleşme yapma yetkisini haiz acente olmak üzere iki tür acente bulunmaktadır. Her iki acentelik türünde de ticari işletme sahibine tabi olmama (bağımsızlık), acentelik ilişkisinin bir sözleşmeye dayanması, acentenin belirli bir yer veya bölge içinde faaliyet icra etmesi, faaliyetinin süreklilik taşıması ve meslek edinilmiş olması unsurlarının bulunması gerekir. Acentelik sözleşmesinde, müvekkil adına yazılı olarak sözleşme yapma yetkisi verilmediği sürece aracı acentelik söz konusu olacaktır.
Geçerli bir acentelik sözleşmesinde acente, faaliyetini tek başına sürdürebileceği gibi işçi çalıştırmak suretiyle de yerine getirebilir. İşçi çalıştırması durumunda acentenin diğer işverenlerden herhangi bir farkı olmaz. Başka bir anlatımla bir işveren olarak acente, çalıştıracağı işçiler ile iş sözleşmesi akdetmek ve içeriğini belirlemek, işçinin üstlenmiş olduğu iş görme borcunu nerede, nasıl ve hangi çerçevede yerine getireceği konularında yönetim hakkına dayalı olarak işçiye talimat vermek, iş sözleşmesini sona erdirmek gibi işverene ait yetkileri kullanma hakkına sahiptir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinin altıncı fıkrasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi; “bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişki” olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanun"un 2/6 son cümlesi uyarınca asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerden alt işverenle birlikte sorumludur.
Somut olayda kurye olarak çalışan davacının iş sözleşmesi müşteri şikayeti gelmesi, performans düşüklüğü sebebi ile feshedilmiştir. Davalı ... İltir ile davalı ... arasında imzalanan 31.08.2010 tarihli acente sözleşmesi; Dairemiz geri çevirme kararı üzerine dosyaya eklenerek gönderilmiştir. Acentelik sözleşmesi incelendiğinde acentede kullanılacak tüm araçların davalı şirket tarafından temin edileceği, işyeri kira ise kira sözleşmesinin davalı şirket adına düzenleneceği ve kira bedelinin de davalı tarafça ödeneceği, belirlenmiştir. Ayrıca acente tarafından verilecek hizmetlere ilişkin fiyatların davalı şirket tarafından tespit edileceği ve acentenin müşterilere verdiğini hizmete ilişkin davalının denetim hakkının bulunduğu da sözleşme içeriği ile anlaşılmaktadır.
Acente olduğu belirtilen davalı ... İltir"in müşterilerini kendisinin belirleyememesi, kendi adına antetli kağıt kullanamaması gibi bağımsız bir tacirde bulunması gereken yetkilere sahip olmaması ve teslim alınan kargoya konu malların alıcılarına ulaştırılması gibi müşterilerle sözleşme yapma veya aracılık etmenin ötesinde bir iş üstlenmesi dikkate alındığında, somut olayda, 6102 sayılı Kanun"un anılan hükmünde belirtilen acente tanımı kapsamına giren bir ilişki bulunmamaktadır.
4857 sayılı Kanun"da belirtilen “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme” unsuru mevcut olmadığından geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi de bulunmamaktadır.
Dosya kapsamına göre davalı ... ile davalı ... İltir arasında imzalanan acente sözleşmesinin muvazaalı olduğu davacının ... elemanı olduğu anlaşılmaktadır. Davanın Nursel iltir yönünden taraf sıfat yokluğu sebebi ile reddine karar verilmelidir. Davalı ... yönünden davanın esasına girilerek deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken otuz işçiden az çalışan olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 17.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.