11. Hukuk Dairesi 2019/3408 E. , 2020/1115 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/03/2017 tarih ve 2016/303 E.- 2017/103 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 08/05/2019 tarih ve 2018/158 E.- 2019/534 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı kurum vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili şirketin 200631, 2001/06686, 174691, 2012/42471, 2010/57597, 2014/10079 sayılı "Şekil", "TURKCELL+Şekil", "TURKCELL+Şekil", "TURKCELLEUROPE", "TURKCELLEUROPE+Şekil", "TKOLEKSİYON" ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı gerçek kişinin, anılan markalarla karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki 2014/103358 sayılı “KAİ+şekil” ibareli marka tescil başvurusunda bulunduğunu, anılan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın davalı kurum tarafından kısmen reddedildiğini, kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK kararıyla reddedildiğini, müvekkiline ait markalar ile davalı marka başvurusunun benzer olduğunu, tescilli oldukları mal ve hizmetlerin de aynı/benzer bulunduklarını, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi uyarınca ortalama tüketici nezdinde karışıklığa yol açabilecek nitelikte olduklarını, müvekkiline ait itiraza mesnet gösterilen marka tescillerinin tanınmış olduklarını, müvekkili markalarının ayırt edici karakteri olan anten ve sinyalin markaların tanınmışlığının en önemli unsuru olduğunu, telekomünikasyon sektörü söz konusu olduğunda toplumda anten ve sinyal görüldüğünde hiç düşünülmeden refleks halinde müvekkilinin akla geldiğini, dava konusu marka başvurunun oluşturulma şeklinin müvekkili markalarının neredeyse aynısı olduğunu, markanın stilize edilen bu halinin yüksek ekonomik değere sahip bulunduğunu, başvuru sahibinin, dava konusu başvuru ile müvekkili markalarının tanınmışlığından faydalanma amacı taşıdığını, davalı marka başvurusunun 556 sayılı KHK’nın 35/1 kapsamında kötü niyetli bir başvuru olduğunu, davalı gerçek kişi ile müvekkili arasında “Turkcell Yetkili Satış Noktası Taahhütnamesi” imzalandığını, davalı yanın müvekkili şirketin markasını bilmemesinin imkansız olduğunu ileri sürerek YİDK’nın 2016-M-5398 sayılı kararının iptalini, tescili halinde başvuru markasının hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili; kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, başvuru kapsamında kalan mal ve hizmetler yönünden dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığını, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesi anlamında aranan şartların somut olay yönünden oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ...; başvuruya konu ibare ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde bir benzerlik bulunmadığını, piyasada bir çok sinyal ve anten odaklı markanın bulunduğunu, kesinlikle başkasının markasından haksız yarar sağlama amacının bulunmadığını, davacı şirket ile uzun yıllara dayanan ticaret anlaşmalarının bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu "KAİ+Şekil" ibareli marka başvurusu ile davacının 200631, 06686, 174691 sayılı "Şekil", "TURKCELL+Şekil", "TURKCELL+Şekil" ibareli markaları arasında benzerlik olduğu ve iltibas riskinin bulunduğu, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi kapsamında aranan mal/hizmetlerin aynı/aynı tür veya benzer olma şartının, dava konusu marka başvurusunun kısmen reddedilen 09.02 “Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi reprodüksiyonu) için cihazlar (veri işlem, haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları dahil)." 09.03 “Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar." 09.10 “Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları (elektrik, elektronikte kullanılan kablolar ve güç kaynakları; piller, aküler dahil)., 35.01 “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri."35.02 “Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri."35.03 “iş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel ise yerleştirme, ise alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi is takibi) hizmetleri.” 35.06 “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için ilk 34. sınıfta yer alan tüm malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)."ve 38 “Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). Haber Ajansı hizmetleri’ yönünden gerçekleştiği, iptali talep edilen 2016-M-5398 sayılı YİDK kararının hukuka uygun olduğu, davacı şirketlere ait “TURKCELL+Şekil” markasının 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesi anlamında tanınmışlık vasfını haiz olduğu ancak davalının marka başvurusunun davacı tarafından 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesi uyarınca engellenemeyeceği, dava konusu başvurunun, 556 sayılı KHK"nın 35/1. maddesi anlamında açıkça kötü niyetle yapıldığına dair delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin istinaf başvurusunun, dava konusu başvuru ile itiraza mesnet 2010/57597, 2012/42471 ve 2014/10079 sayılı markalara konu işaretler arasında görsel bir benzerlik bulunmadığı, anılan markalarda, iki adet antenden oluşan şekil ile "TURKCELL EUROPE" ve "T.Koleksiyonu" ibarelerine yer verildiği, dava konusu başvuru ile arasındaki tek benzerlik olan anten şeklinin iltibasa yol açmayacağı, davacının 200631, 2001/06686 ve 174691 sayılı markaları ile dava konusu işaret arasında ise iltibasa yol açacak derecede benzerlik bulunduğu, anılan markalarda tıpkı dava konusu başvuruda olduğu gibi anten ve bununla beraber antenin çevresini saran iki adet sinyal dalgasına yer verildiği, dava konusu başvuru ile davacının 200631, 2001/06686 ve 174691 sayılı markalarına konu işaretler arasında yüksek düzeyli bir görsel benzerlik olduğu, başvuru kapsamında yer alan 9/2-3-10. alt sınıflar dışında kalan 9. sınıf ile 11,14,18,22,28. sınıf mallar ve 35/4-5, 42. sınıf hizmetlerle davacının itirazına mesnet ve benzer görülen markalarının kapsamlarında yer alan mal ve hizmetler arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede bir benzerliğin bulunmadığı, her ne kadar başvuru konusu işaret ile itiraza mesnet 200631, 2001/06686 ve 174691 sayılı markalara konu işaretler arasında benzerlik varsa da marka kapsamları arasında iltibasa yol açacak bir benzerlik bulunmadığından somut olayda 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi koşullarının gerçekleşmediği, 556 sayılı KHK"nın 8/4. maddesi uyarınca tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yarar sağlamaktan kast edilenin tanınmış markanın tüketiciler nezdinde sahip olduğu olumlu imajın hukuka aykırı bir şekilde diğer markaya aktarılması olduğu, davacının “TURKCELL+Şekil” ibareli markasının davalı kurum nezdinde tanınmış marka olarak tescilli olduğu, dosyaya alınan ek rapor uyarınca davacı markasının tanınmışlığı konusunda dosyaya yeterli bilgi ve belgenin sunulmadığı, bununla birlikte söz konusu şekil markasının tüketicilerin büyük bir kesimince bilindiği, kendi bilgi ve tecrübelerine göre de davacı markasının tanınmış olduğu, davacının 174691 sayılı markasının tanınmışlığının Yargıtay ilamıyla kabul edildiği, davacının şekil unsurunu da içerir markaları telekomünikasyon sektöründe tanınmış olup, davacı markasının tanınmışlık seviyesi, özellikle markadaki şekil unsurunun yüksek ayırt ediciliği, dava konusu başvurunun, özellikle şekil unsuru yönünden davacı markalarına benzerlik derecesi gözetildiğinde, başvurunun, başvuru kapsamında kalan mal ve hizmetler üzerinde tescili halinde davacı markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, markaların itibarının zarar görebileceği ya da ayırt edici karakterlerinin zedelenebileceği, sadece benzer marka başvurusunda bulunmanın kötü niyetin varlığı için yeterli olmadığı, davalı gerçek kişinin iletişim sektöründe yer almasının ve davacı ile iş ilişkisi içinde olmasının da markalar arasında birebir aynılık olmadığından tek başına kötü niyeti göstermeyeceği, kötü niyetin ispatlanamadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne, YİDK’nın 2016-M-5398 sayılı kararının iptaline, davalı ... adına tescilli 2014/103358 sayılı “KAİ” ibareli markanın hükümsüzülüğüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı kurum vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı kurumdan alınmasına, 10/02/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.