11. Hukuk Dairesi 2016/11515 E. , 2018/1718 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Hasımsız olarak görülen davada ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10/12/2015 tarih ve 2015/457-2015/538 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı, ... Mah. ... Sok. No: 10 iç kapı no: 2 adresinde faaliyet gösterdiğini, ticari işletmesinin 22/09/2015 tarihinde yaşanan sel felaketi nedeniyle zarar gördüğünü, işyerinde 2006 - 2007 - 2008 - 2009 - 2010 - 2011 - 2012 - 2013 - 2014 ve 22/09/2015 tarihine ait resmi evrakların, ticari muhasebe defterleri ve bu yıllara ait bir kısım ticari resmi belgelerin zayi olduğunu ileri sürerek zayi belgesi verilmesini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, TTK 82. maddesi uyarınca ancak tacirin saklamakla yükümlü olduğu defter ve belgelerin ziyaa uğraması halinde zayi belgesi verilmesi için tacir tarafından dava açılabileceği, davacının esnaf olduğu, bu nedenle zayi belgesi isteyemeyeceği gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı temyiz etmiştir.
Dava, 6102 sayılı TTK"nin 82. maddesine dayalı olarak açılmış zayi belgesi verilmesi istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiştir. 6102 sayılı TTK"nin 82/7 madde ve fıkrası uyarınca sadece tacirler zayi belgesi isteminde bulunabilirler. TTK"nin 12. maddesinde "Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur." hükmü ile anılan Yasa"nın 11. maddesinde "Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.” Yine TTK’nin 15. maddesinde de "İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır." düzenlemesi bulunmaktadır. Dairemizin yerleşik uygulamaları gereğince, bir kimsenin Vergi Usul Kanunu"na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda"ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez. Kaldı ki, somut olayda davacının ... Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğine kaydının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf - tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiştir.
6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK"nin 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtildiğinden Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekecektir.
Bu itibarla, mahkemece yukarıda yapılan açıklamalar nazara alınmak suretiyle davacının faaliyetinin esnaf faaliyeti olup olmadığı, işin hacmi itibariyle ticari muhasebeyi gerektirip gerektirmediği, ticari faaliyet boyutuna erişip erişmediği değerlendirilip gerekirse bu hususta bilirkişi incelemesi yapılarak davacının tacir-esnaf olduğunun kesin bir şekilde belirlenmesinden sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 06/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.