1. Hukuk Dairesi 2016/5275 E. , 2019/5368 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis, tazminat, istihkak davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma isteği pul eksikliğinden reddedilip dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis, maddi tazminat ve miras payının istihkakı isteklerine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babası ..."in 319 ada 9 parsel sayılı taşınmazını dava dışı ..."e, ..."in de dava dışı ..."a, ..."in ise mirasbırakanın oğlu olan davalı ..."e satış göstermek suretiyle devrettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, dava konusu taşınmazın imar uygulamasına tabi tutulması sonucu 1142 ada 2, 1139 ada 9 ve 1140 ada 5, 6 ve 7 sayılı parsellerin oluştuğunu, 2 parsel sayılı taşınmazın halen davalı ... adına kayıtlı olduğunu, 5, 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazları davalı ..."in dava dışı üçüncü kişilere satış suretiyle devrettiğini, 1139 ada 9 parsel sayılı taşınmaz üzerinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile yapılan sitedeki 8 adet bağımsız bölümün ise davalı ... ve kardeşleri olan diğer davalılar ... ve ... ile ..."nın eşi ... adlarına tescil edildiğini, hakkı bulunan dairelerin kendisine verilmemesi nedeniyle kira gelirlerinden mahrum kaldığını, davalıların inşaat şirketiyle kötü bir anlaşma yaptıklarını ve bu yüzden de zarara uğradığını ileri sürerek, terekenin tespiti ile miras payının istihkakına, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde tenkise, alacaklarının karşılığı olarak 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, mirasbırakan ..."nın çekişme konusu 319 ada 9 parsel sayılı taşınmazını habersiz bir şekilde sattığını, taşınmazı satın alan ..."ın ihya çalışmaları yaptığı sırada taşınmazın satıldığının öğrenildiğini, taşınmazı geri alabilmek için ..."in ikna edildiğini, davacı da dahil tüm kardeşlerin bir araya geldiğini, davacının "" taşlık, toprak kayalığı ben almam, ne işe yarar?"" diyerek almak istemediğini, kendilerinin bedeli karşılığında taşınmazı satın aldıklarını, tapudaki işlemleri kolaylaştırmak için taşınmazın Ürgüp"te ikamet eden kardeşlerden ... adına tescil edildiğini, devirden ve inşaat çalışmalarından başından beri haberdar olan davacının taşınmazın değerlenmesi üzerine haksız menfaat elde etmeye çalıştığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, mirasbırakan tarafından davalılara yapılan bir temlik bulunmadığı, mirasçılardan mal kaçırma amacıyla hareket ettiğinin ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1925 doğumlu mirasbırakan ..."in 09.11.2009 tarihinde ölümü ile mirasçı olarak davacı kızı ... ile davalı çocukları..., ... ve ..."nın kaldıkları, davalı ..."nın diğer davalı ..."nın eşi olduğu, mirasbırakan ..."nın çekişme konusu 317 ada 9 parsel sayılı taşınmazını 22.08.2001 tarihinde dava dışı ..."e, ..."in de 08.10.2001 tarihinde dava dışı ..."a, ..."in ise 05.12.2001 tarihinde mirasbırakanın oğlu olan davalı ..."e satış suretiyle temlik ettiği, taşınmazda 24.09.2003 tarihinde yapılan imar uygulaması neticesinde, 1101 ada 4 parsel, 1139 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 parsel, 1140 ada 5, 6 ve 7 parsel, 1142 ada 2 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu, 1101 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 14.10.2008 tarihinde Türkiye Elektrik İletim A.Ş. lehine kamulaştırıldığı, 1140 ada 5, 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazların 2010 yılı içerisinde dava dışı üçüncü kişilere satıldığı, 1142 ada 2 parsel sayılı taşınmazın halen davalı ... adına kayıtlı bulunduğu, 1139 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazları davalı ..."in 13.10.2008 tarihinde satış suretiyle dava dışı ... Müh. Mim. Ltd. Şti. ve TML İnş. Taah. Müh. Ltd. Şti"ye 1/2"şer paylarla temlik ettiği, bu taşınmazların 26.12.2008 tarihinde tevhidi ile 1139 ada 9 parsel sayılı taşınmazın oluştuğu, taşınmazda 21.04.2010 tarihinde kat irtifakı kurulduğu, 1. Blok 1 numaralı bağımsız bölüm ile 2. Blok 2 numaralı bağımsız bölümün davalı ..., 1. Blok 2 numaralı bağımsız bölümün davalı ..., 1. Blok 3 ve 4 numaralı bağımsız bölümlerin davalı ..., 2. Blok 1, 3 ve 4 numaralı bağımsız bölümlerin ise davalı ... adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; mahkemece gerekçeli kararda, mirasbırakan tarafından davalılara yapılan bir temlik olmadığı, olayda 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararının uygulama yerinin bulunmadığından bahsedilmiş ise de; mirasbırakanın aracı kullanmak suretiyle de muvazaalı temlikte bulunabileceği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca; yukarıdaki ilkeler gereğince inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.