
Esas No: 2019/5909
Karar No: 2020/1057
Karar Tarihi: 03.02.2020
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2019/5909 Esas 2020/1057 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, sahibi olduğu ... ili, ... ilçesi, ... köyü, ... mevkii, pafta no: N38.B.24-C, ada no:101 ve parsel no: 66 da kayıtlı taşınmazın satışı için davalı borçluya vekalet verdiğini, vekaletnameye istinaden davalının anılan taşınmazı 02/12/2010 tarihinde 35.000,00 TL bedelle, İdris Karataş isimli kişiye sattığını, davalı borçlunun kendi yedinde tuttuğu satış bedelini teslim etmediğini, defalarca istenmesine rağmen sonuç alınamayanca ... 13.İcra Müdürlüğünün 2013/18274 Esas sayılı takip dosyası ile 35.000,00 TL asıl alacak ve 8.008,75 TL yasal faizinden olmak üzere toplam 43.008,77 TL tutarlı icra takibi başlattıklarını, yapılan itiraz sonrasında iş bu davayı açmak zorunda kaldıklarını, satış bedelinin tahsiline yönelik başlatılan icra takibine yapılan haksız itirazın iptali ile kötüniyet tazminatının davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Eldeki davada, davacı alacaklı ..."nin davalı-borçlu ..."a 07/08/2012 tarih 27868 yevmiye nolu vekaletname ile süreli vekaletname verdiği, söz konusu satışın da bu süre içerisinde gerçekleştiği, tesadüf olmadığı anlaşıldığından, davalı borçlunun bu vekaletnameye istinaden satış yaptığı, davacı tarafından verilen söz konusu vekaletnameye göre davalı ile güven ilişkisi içerisinde olduğu, davacının bu olaydan haberdar olmamasının imkansız olduğu, satış bedelini almadan satışa izin vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, kaldı ki davacının aynı dönemde, ... ilçesi, ... köyü, 101 ada, 45 parselinde davacı tarafından bizzat tapuya giderek 24/11/2010 tarih ve 19821 yevmiyeli işlem ile davalıya sattığı, yine aynı dönemde başka taşınmazlarını dava dışı şahıslara bizzat sattığı, taşınmaz bedellerini de kendisinin aldığı kuvvetle muhtemel olduğu, davacının anılan satıştan dolayı taşınmazın bedelini davalı borçludan almadığına dair bir belge sunamadığı, bu durumda da davacı iddiasını kanıtlayamadığından davacının davasının reddine mahkemece, karar verilmiştir. Dairemizin 2015/18516 Esas 2017/2635 Karar sayılı kararı ile, "..somut uyuşmazlıkta davalı 29/11/2010 tarihli vekaletnameye istinaden davacı adına taşınmazı dava dışı İdris Karataş"a sattığına göre, davalının bu hususta hesap verme yükümlülüğü bulunmakta olup, ispat yükü davalıdadır ve davalının satış bedelinin davacıya ödediğini ispat etmesi gerekir. Hal böyle olunca mahkemece, anlatılan bu hususlar dikkate alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir..." temel gerekçesiyle bozma kararı verilmiş, davacının sair temyiz itirazları ise reddedilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak, davalı 29/11/2010 tarihli vekaletnameye istinaden davacı adına taşınmazı dava dışı İdris Karataş"a sattığından davalının hesap verme yükümlülüğü gereği ispat yükü davalıda olduğundan ve bu husus ispat edilemediğinden, davanın kabulü ile davalının ... 13. İcra Müdürlüğü"nün 2013/18274 esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmiştir. Ancak, taşınmazın dava tarihindeki değeri bilirkişi raporu ile 15.142,00 TL olarak tespit edilmiştir. Satış senedinde ise taşınmazın 600 TL"ye satıldığı belirtilmiştir. Davacının beyanına göre taşınmazın 35.000,00 TL bedelle satıldığı iddia olunmaktadır. Davacı icra takibini de 35.000,00 TL satış bedeli üzerinden başlatmıştır. Satış senedindeki satış bedeli gerçeği yansıtmadığından, bu hususta beyana da itibar edilemeyeceğinden taşınmazın satış tarihindeki değerinin belirlenmesi gerekmektedir. O halde, bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle taşınmazın satış tarihindeki değeri belirlenerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar vermek gerekmekteyken; değinilen bu yön gözardı edilerek eksik incelemeye dayalı ve yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 2. bentte bozma sebebine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.