4. Hukuk Dairesi 2015/11684 E. , 2017/1814 K.
"İçtihat Metni"
Davacı vekili Avukat Hüseyin Safi tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 01/06/2006 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 30/09/2014 günlü kararın Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili, duruşmasız olarak incelenmesi de davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 21/03/2017 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine taraflardan kimsenin gelmediği görüldü, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacının diğer temyiz itirazına gelince;
Dava, haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, davalıların ham petrol hırsızladıklarını, davalılar hakkında sayılı dosyası üzerinden açılan ceza davasında mahkumiyetlerine karar verildiğini, 01/01/2005-20/07/2005 tarihleri arasında davaya konu hırsızlık eylemi dışında üç ayrı hırsızlık olayının daha olduğunu, bu tarihler arasında gerçekleşen ham petrol kaybının büyüklüğü de dikkate alındığında hırsızlanan ham petrolün sadece davalılara ait istasyona kurulan düzenek ile alınabileceğinin açık olduğunu belirterek; hırsızlanan ham petrolün bedeli, hattın eski haline getirilmesi için yapılan giderler ve tamirat sırasında hat kullanılamadığından uğranılan işletme zararının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalıların haksız eyleminin sabit olduğu, bilirkişi tarafından hesaplanan işletme kaybı ile boru hattının eski hale getirme giderinin davalılardan tahsiline karar verilmesi gerektiği, ancak olay zamanı aynı boru hattı üzerinde dört ayrı hırsızlık olayı meydana geldiğinin davacı kurum yazısından anlaşıldığı, davacı tarafından her bir hırsızlık olayı için zararın tam miktarının tespitinin yapılamadığının bildirildiği, bu nedenle toplam zarar miktarının takdiren 1/4"üne tekabül eden ham petrol bedelinden davalıları sorumlu tutmak gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından ve ceza dosyası içeriğinden, davacı kuruma ait ham petrol boru hattının, davalılara ait petrol istasyonunun bulunduğu güzergahtan ve istasyona yaklaşık 150 metre mesafeden geçtiği, sayılı ilamında da belirtildiği üzere; petrol istasyonunun hırsızlığı rahatça yapabilmek amacıyla göstermelik olarak açıldığı ve faal olmadığı, petrol istasyonundan boru hattına 150 metre tünel kazıldığı, tünelin tahta bir düzenek ile desteklendiği, tünele; aydınlatma, havalandırma, sesli diafon ve raylı sistem kurulduğu, bu sistemin özelliğine göre kısa aralıklarla birden fazla kez hırsızlık eyleminin gerçekleştirildiği, davacı kurum tarafından basınç düşmelerinin tespit edilmesi üzerine kolluk kuvvetleri ile birlikte arama çalışmalarının yapıldığı, ancak düzeneğin bu niteliği gereği hemen tespit edilemediği, ancak kazı yapıldıktan sonra hırsızlık eyleminin açığa çıkarılabildiği anlaşılmaktadır.
Davacı kurum,terminalinden pompalanan petrol ile rafinerisinin aldığı petrol arasındaki farkın, diğer bir deyişle hırsızlanan toplam ham petrol miktarının 3.436 m3 olduğunu, olay tarihleri arasında davaya konu olaydan başka üç ayrı hırsızlık olayının daha olduğunu, diğer hırsızlık olaylarında hat üzerine haricen vana takılarak petrol hırsızlandığını, ancak davaya konu olayda fazla miktarda petrol çekmeye müsait bir düzenek ile eylemin gerçekleştirildiğini, her bir hırsızlık olayında kaç m3 petrol hırsızlandığının tespitinin yapılamadığını belirtmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 42. (TBK"nun 50.) maddesinde; “Zararı ispat etmek müddeiye düşer, zararın hakiki miktarını ispat etmek mümkün olmadığı takdirde hakim, halin mutat cereyanını ve mutazarrır olan tarafın yaptığı tedbirleri nazara alarak onu adalete tevfikan tayin eder.” hükmü düzenlenmiştir.
Mahkemece, davaya konu haksız eylem sonucu meydana gelen zararın hakiki miktarının tespit edilememesi nedeniyle, tazminatın takdiren belirlenmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamakla birlikte; toplam ham petrol bedelinden yapılan 3/4 oranında indirim, davaya konu hırsızlık olayının gerçekleştirilmesi için kurulan düzeneğin niteliği ve kapasitesi değerlendirildiğinde fazladır. Diğer bir deyişle davalıların zararın sadece 1/4"ünden sorumlu tutulmaları dosya kapsamına uygun olmamıştır. Olayın oluş şekli gözetilerek hakkaniyet ölçüsünde uygun bir indirim yapılmalıdır. Aksi yönde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, davalıların tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.