1. Hukuk Dairesi 2016/5520 E. , 2019/5354 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, oğlu olan davalı ...’in kendisini tehdit etmesi nedeniyle diğer davalı ...’ya taşınmazlarının satışı için 09/08/2011 tarihinde vekalet verdiğini, bu vekaletle 36 parça taşınmazdaki paylarının 12/08/2011 tarihinde davalı vekil ...arafından diğer davalı ...’e satış suretiyle devredildiğini, yapılan devir işleminin yolsuz olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile satıştan doğan zararının tespiti ile 10.000-TL zararın satış tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsilini istemiş, davacının yargılama sırasında 15/01/2013 tarihinde ölümü üzerine terekeye temsilci atanmış, dava tereke temsilcisi tarafından takip edilmiştir.
Davalılar, davacının kendi iradesi ile satış için vekalet verdiğini, tehdit iddiasının gerçek dışı olduğunu, kaldı ki bu iddianın suç teşkil ettiğini, davacının suç duyurusunda bulunmadığını, yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen ilk karar, Dairece; “...Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sonunda, mirasbırakanın yapmış olduğu temliklere ilişkin iradesinin ikrah nedeniyle fesada uğradığı belirlenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Ne var ki, yargılama sırasında davacı ... öldüğüne göre, mahkemece tüm mirasçıların yasal miras payları oranında adlarına tescil kararı verilmesi gerekirken, Türk Medeni Kanununun 28.maddesi hükmü uyarınca ölümle kişiliğin son bulacağı kuralı gözardı edilmek ve hakimin doğru sicil oluşturma yükümlülüğü ihlal edilmek suretiyle ölü kişi adına tescil kararı verilmesi doğru değildir. Ayrıca, “…davalı ... tarafından 12/08/2011 tarihinde davalı ...’ye sattığı hisselerine ait satışların iptali…”şeklinde hüküm kurulmuş olup, dava konusu işlemle davalı adına oluşan tapu kayıtlarının iptaline karar verilmesi gerekirken, işlemin iptali şeklinde karar oluşturulması da doğru değildir. Öte yandan, 6100 Sayılı HMK 297/2. maddesinde; (1086 Sayılı HUMK’nun 388/son md.) hüküm sonucu kısmında; “istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesine yer verilmiştir. Yasa maddesinin bu açık hükmünün sonucu olarak, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır. Bu nedenle, dava konusu her bir taşınmaz için iptali gereken paylar ve davacıların miras payları da gösterilir şekilde karar verilmesi gerekirken infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulması da isabetsizdir”gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davalı ...Muamer Ekinci"nin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 512.35 TL. bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına, 21/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.