17. Hukuk Dairesi 2016/10156 E. , 2019/4051 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, 01/09/2011 tarihinde davalılardan ... Sigorta A.Ş."nin ZMSS"si olduğu araçla davalılardan ...."nin ZMSS"si ..."in maliki, ..."ın sürücüsü olduğu aracın çarpışması sonucu yaralanmalı ve ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, ... Sigorta A.Ş."nin ZMSS"si olduğu araçta yolcu olan davacıların murisi Pavel Nesterov"un hayatını kaybettiğini, ceza davasında alınan bilirkişi raporunda ve ATK raporunda, olayın meydana gelmesinde davalı ..."ın asli kusurlu, diğer araç sürücüsünün tali kusurlu olduğunun bildirildiğini, davacıların eş ve babalarının ölümü ile destekten yoksun kaldıklarını, murisin ölüm tarihi itibariyle aylık gelirinin ortalama 2.190,00 Dolar olduğunu, olay nedeniyle davacıların her ikisinin de manen büyük üzüntü duyduklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (sigorta şirketlerinden poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla ve dava tarihinden itibaren yasal faiz
işletilmek suretiyle) tahsiline, davacıların her biri için 25.000,00 TL olmak üzere toplam 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılar ... ve ..."den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar ... sigorta A.Ş vekili, ... vekili ve davalı ... davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan delillere dayanılarak Davalı ... aleyhine açılan davanın tümden reddine, Diğer davalılar aleyhine açılan davanın kabulü ile a) Taleple bağlı kalınarak, davacı ... için 321.560,30 TL ve davacı Kirill Nesterova için 68.801,00 TL olmak üzere toplam 390.361,29 TL maddi tazminatın davalı ....açısından poliçe limiti olan 200.000,00 TL ile sınırlı olmak kaydıyla ve davalı ...açısından 43.373,48 TL ile sınırlı olmak kaydıyla, davalılar ...., ... Sigorta ...ve ..."dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, maddi tazminata, davalı ... yönünden olay tarihinden (01/09/2011"den) itibaren ve davalılar Işık Sigorta ve ... Sigorta açısından dava tarihinden (02/09/2013"ten) itibaren yasal faiz işletilmesine, b) Olayın oluş şekli, kusur durumu, tarafların sıfatları, işgal ettikleri makam, sosyal ve ekonomik durumları, olay tarihi ve paranın o tarihteki alım gücü, ekonomik koşullar, hak ve nasafet kuralları ile davacıların olay nedeniyle yaşadıkları acı ve üzüntü dikkate alınarak,- Davacı ... için takdiren 25.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden (01/09/2011"den) itibaren yasal faiziyle birlikte davalı ..."dan alınarak bu davacıya verilmesine,- Davacı Kirill Nesterova için takdiren 25.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden (01/09/2011"den) itibaren yasal faiziyle birlikte davalı ..."dan alınarak bu davacıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçe ile davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına delil durumuna uygun düşmemektedir.
İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni
gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı KTK"nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır.Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay"ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.
Bunun yanında, 2918 sayılı KTK"nun 20/d maddesinde “Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri, satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılır. Noterler tarafından yapılmayan
her çeşit satış ve devirler geçersizdir” hükmünü içermektedir. Görüldüğü gibi Yasa"nın 20/d maddesinde tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin ancak noterler tarafından yapılacağı hükmüne yer verilmiştir. Ancak böyle bir satış ve devir işlemi araç üzerindeki mülkiyet hakkını devre elverişlidir. Bu devrin yöntemince aracın kayıtlı olduğu tescil müdürlüğüne bildirilmemesi yüzünden aracın tescil kaydında bir değişiklik yapılmaması satışa konu aracın mülkiyetinin geçişini engellemez ise de, anılan yasa maddesinde belirtilen türden resmi bir satış ve devir işlemi yapılmaksızın, satış işlemine dayalı olarak işleten sıfatının ve araç üzerindeki mülkiyet hakkının devredildiğinin kabulü mümkün değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 06.05.2015 tarih ve 2013/17-2197 E-2015/1302 K sayılı ilamı)
Bu durumda, yukarıda anılan 2918 sayılı KTK"nın 3 ve 20/d maddelerine göre; aracın maliki olan davalı ... tarafından aracın kanunen aranan resmi şekle uygun olarak satışının yapıldığını gösterir herhangi bir kaydın bulunmadığı, yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre haricen satım hususunun davacıya karşı ileri sürülmesinin mümkün olmadığı dikkate alınıp, araç işleteni sıfatı devam eden davalı ... "ın da zarardan sorumlu olduğu gözetilmek suretiyle hüküm tesisi gerekirken; yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı olduğu biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 03.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.