4. Hukuk Dairesi 2016/8772 E. , 2017/1782 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen gün ve sayısı yukarıda yazılı kararın; Dairemizin 14/03/2016 gün ve 2015/5617 - 2016/3244 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla HUMK’un 440-442. maddeleri uyarınca tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayetten kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; karar, Dairemizin 14/03/2016 gün ve 2015/5617-2016/3244 sayılı ilamı ile bozulmuştur. Davalı, tarafından kararın düzeltilmesi talep edilmiştir.
Davacı, davalının kendisi hakkında tehdit ve şantajla cinsel saldırı suçunu işlediği gerekçesiyle suç duyurusunda bulunduğunu, yargılandığını ve hakkında beraat kararı verildiğini belirterek, bu süreçte uğradığı zararın davalıdan tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı, elil yetersizliğinden beraat kararı verildiğini, bunun şikayeti haksız hale getirmeyeceğini iddia ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, beraat kararının hiçbir zaman şikayet hakkının kişilik haklarına zarar verecek şekilde hukuka aykırı kullanıldığının ölçüsü olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından temyizi üzerine de Dairemizce; ceza yargılaması ile şikayete konu olguların gerçek olmadığı, bu durumda hak aramadan söz edilemeyeceği, aksine salt zararlandırma amacının söz konusu olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yapılan incelemede; davalının suç duyurusunda bulunması sonucu davacı hakkında kamu davası açıldığı, ayılı ilamı ile verilen beraat kararının da sanığın atılı suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesiyle verildiği anlaşılmıştır. Dosyadaki tüm bilgi ve belgeler değerlendirildiğinde, davalının şikayet hakkını kullanması bakımından yeterli emarenin varlığı benimsenmeli, saptanan olgular ışığında, davalı yönünden hukuka uygunluk nedeninin gerçekleştiği kabul edilmelidir. Mahkeme de bu ilkeler doğrultusunda davanın reddine karar vermiştir. Mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olup kararın onanması gerekirken bozulmuş olduğundan davalının karar düzeltme istemi kabul edilmeli, Dairemizin 14/03/2016 gün ve 2015/5617-2016/3244 bozma kararı kaldırılmalı ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre karar onanmalıdır.
SONUÇ: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440-442 maddeleri gereğince davalının karar düzeltme isteminin kabulüne; Dairemizin karar sayılı bozma kararının kaldırılmasına, yukarıda gösterilen nedenlerle mahkeme kararının ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının önce temyiz
-
eden davacıya yükletilmesine, davalıdan peşin alınan tashihi karar harcının istek halinde geri verilmesine 20/03/2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Dava; haksız şikayete dayandırılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiş, Dairemizce 14/03/2016 gün ve ve karar sayılı ilamı ile bozulmuş, bu kez davalı vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Davacı; davalının şikayeti üzerine tehdit ve cinsel istismar suçları nedeniyle hakkında kamu davası açıldığını, davanın beraatle sonuçlandığını, kararın kesinleştiğini, şikayetin salt zarar vermek amacı ile yapıldığını savunarak tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, şikayet konusunda yeterli emarenin mevcut olduğu ve hak arama kapsamında görülen eylemin hukuka aykırı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının sanık sıfatıyla yargılandığı sayılı dosyasında; tarafların aynı işyerinde çalıştıkları, bir çok kez telefonla görüştükleri; rızaya dayalı olarak birden fazla cinsel ilişkiye girdikleri; durumun, kimliği belirsiz bir kişi tarafından davalının eşine mektup yazılmak suretiyle bildirildiği; bunun üzerine, eşi ve ailesine karşı kendisini haklı bir konumda tutmak isteyen davalının şikayette bulunduğu gerekçeleriyle beraat kararı verilmiş ve temyiz olunmaksızın 21/10/2013 tarihinde kesinleşmiştir.
Olay tarihi itibariyle, 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerinin göz önünde tutulması gerekmektedir.
Kural olarak, ceza mahkemesinin beraat kararı, hukuk mahkemesini bağlayıcı değildir. (818 s.BK.m.53). Ancak, beraat kararı ile maddi olgu saptanmış ise; bu yön, hukuk yargılaması sırasında dışlanamaz ve aksi benimsenemez.
Ceza yargılaması sırasında, şikayete konu olguların gerçek olmadığı saptanmıştır. Şu durumda, hak aramadan söz edilemez. Aksine, salt zararlandırma amacı söz konusudur. Davacının kişilik hakları ile davalının şikayet hakkı arasındaki çatışan yararlar dengesi, davacı aleyhine bozulmuş ve davalı bakımından hukuka uygunluk nedeni de gerçekleşmemiştir.
Şu durumda karar düzeltme isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz. 20/03/2017